Sosyal iletişime girmeye mecbur kalmayayım diye evden artık çıkmama kararı almıştım ama Ali Congun’un istanbul için yakın olarak sayılabilecek bir uzaklıktaki bir mekanda stand-up şovu olacağını duyunca dayanamadım, ruh halim geçici olarak biraz düzelir gibi oldu, tamam gideceğim dedim.
Hatta be defa evden çıkma fikrim sadece teorik kalmadı bu defa kendimi bile şaşırtarak işi pratiğe de döktüm, sokağa çıktım.
mizahtaki en parlak zekalardan birisi olduğunu düşündüğüm ve you tube şovlarını büyük keyifle izlediğim Ali Congun’u bir de ‘live’ görmek fırsatı benim için kaçırılmaması gereken bir fırsattı.
Ha tabii ki bu defa evden kolay çıkmamın bir diğer nedeni de Rana’nın bana ‘bu defa da son anda geri dönersen sen kıtır kıtır büyük zevkle keserim’ demesiydi. Bunu Ali Congun adamı benim şov gücüm evden çıkardı diyerek övünmesin diye söylüyorum.
beni çok güldüren ve mutlu eden şovundan sonra kulise giden bir arkadaşımız aracılığıyla sağolusun bir mesaj yolladı Ali, hemen ayrılmasın da görüşelim dedi.
umarım neden sen de kulise girtmedin diye sormazsınız çünkü bunu benim utanmadan yapabilmem için önceden hayli yoğun bir sakinleştiriciyi almam ve üstelik hapları suyla değil viskiyle içmem gerekir.
tamam zevkle görüşelim de bunu duyar duymaz beni yine anti sosyallik basıverdi. hemen eve kaçmak istedim.Rana çok nazik biçimde ‘seni bu masaya evcil bir mahlukat olarak gerekirse zincirle bağlarım hiçbir yere kıpırdayamazsın’ deyince beklemeye başladım.
ben mizahçının aklını gözlerine bakar bakmaz anlarım. geçmişte sadece mizah yazarken bunu bende de denemeye çalıştılar ama başaramadılar. çünkü bir gözümü göseler de 360 derecelik şaşılığım olduğundan bir türlü diğer gözümü de bulup ona bakamadılar. sonunda herhalde biraz zeki olmalı diye bir ara sonuca varmak zorunda kaldılar.
Ali Congun’un son derece zeki olduğunu şovlarından zaten biliyordum ama gözlere yakından bakar bakmaz bunu hayli yüksek bir zeka olması gerektiğini bile düşündüm ve ne yalan söyleyeyim biraz kıskandım da doğrusu.
Bence bu zekanın şovdaki zirve noktası y harfi ile başlayan ve k ile biten, başlangıç ve sondaki harfin yanında birer de a harfi olan ve ortada da iki r harfi yan yana bulunan kelimeyi sahnede bir defa bile ağzına almadan bunun hakkında hayli uzun bir espri yapabilmesiydi.
toplumun her kesiminden seyircisi olan Ali Congun şovlarında bir stand-up komedyeni için kaçınılmaz olan seviyeli terbiyesizliği bence çok yerinde ve güzel yapıyor. ama onu bir çok insan açısından daha ilginç yapan yanı toplumun yapısını iyi tanıması ve toplumla kendini de hedef almayı ihmal etmeden dalga geçebilmesiydi.
açıkça söyleyeyim buluşmamızın başında bana üstadım demesi ve mizah yazılarını bayılarak okurdum diye konuşması, bunu fazla itiraf etmek istemesem de, çok mutlu etti beni.
iki komedyen olarak buluşmamıza bu attığım başlık tabii ki Jerry Seinfel’in ‘Comedians in Cars geting coffee’ şovundan esinlendi. Seinfeld benim zeki bir komedyen gözlerinden anlaşılır teorime istisna olması gerken bir kişi. bu şovunda her bölüm için özel seçilen bir arabada iki komedyen sohbet ederken kahve içmeye giderler ve kahvelerini yudumlarken de sohbeti sürdürürler. hiçbir şey hakkındaydı bu şovu da Seinfeld’in ve çok da ucuza mal edilirdi. ama yine de çok seyredilmişti. Congun kardeşim ile sohbet ederken acaba biz de benzer bir şov yapsak ne olurdu dye düşündüm.
Ama zekamın ona yetişemeyeceği korkumdan olsa gerek ona bu konuyu hiç açmadım ve büyük ihtimalle ona bu şovu hatırlatmasın diye kahve almayı bile teklif etmedim o gece.