Gerçi Ekrem İmamoğlu şu an bile Paris’te İstanbul’un 2036 yılı olimpiyatına ev sahipliği yapabilmesi için canla başla çalışıyor. Bazılarınız İstanbul’un tarihi, global ikonik şehir olarak konumunun bu ev sahipliğini almamıza yetebileceğini düşünebilir.
Bu belki bazılarınızı üzecektir ama bunun katiyen yetmeyeceğini bize Paris olimpiyat açılış töreninde net olarak gösterdi.
Eşim gibi siz de bu açılış törenine takmış olduğumu düşünüyor olabilirsiniz. haklısınız, taktım da. çünkü o sadece bir açılış töreni seremonisi değildi. Bu şov ayrıca 21’nci yüzyılda modern insan olmanın gereklerinin anlatıldığı çağımızın hümanizm şovuydu. işte bu yüzden ben bu törenin her bir anının sanki zor bir felsefe kitabı okunuyormuş gibi çalışılması ve anlaşılmasının gerektiğini düşündüğümden bu açılış törenine gerçekten de takmış durumdayım.
Paris bir olimpiyata ev sahipliği yapmanın kendisine çok yakıştığını kadın haklarına, cinsler arasında eşitliğe ve özgürlüğe, LGBT’ye özgür hayat alanı sağlanmasına nasıl da bağlı olduğunu göstererek anlattı. Sonuna kadar, bütün kalbimle destekliyorum. Gerçekten de bu çağda bir şehrin olimpiyata ev sahipliği yapabilmesine sadece altyapısının varlığı veya tarihinin zengin olması yetmiyor. Bunların yanında ve bence daha önemli olarak şehrin ortamı ve yaşamıyla kadınların ve LGBT haklarına duyarlı olması olmazsa olmazların başında geliyor.
Peki istanbul bunu yapabilir m?
benim bu konuda hayli şüphem var. bu şüphem sadece iktidar yapısının kadın ve LGBT haklarına neredeyse düşmanmış gibi davranmasından kaynaklanmıyor.
iktidarın kafa yapısından bundan başka şey de beklemek pek mümkün değil zaten.
Asıl sorun iktidarda değil sivil toplumda.
Habermas’ın tanımladığı kamusal alanda öyle birbirimizden ayrışmışız, bazıları ile aramızda iletişim kanalları öyle kopmuş durumda ki kamusal alanda bir diyalog bir uzlaşma sağlayıp ülkemizi modern ve özgürlükçü yapabilmek maalesef mümkün görünmüyor.
Düşünsenize ben Paris olimpiyat açılış töreninde kadın ve LGBT haklarına verilen önem ve gösterilen duyarlılıktan neredeyse zevkten kendimden geçmişken bazıları kin ve nefretle bunun LGBT’yi yaygınlaştırmak için kurulmuş global komplonun parçası olduğunu düşünebiliyor.
bir insanın doğuştan gelen cinselliğini sonradan farklılaştırıp değiştirmenin imkanız olduğunu bile bilmeyen bu insanlar farklı cinsteki insanlara kin ve nefretlerini komplo teorisiyle kusuyor.
bu nedenle bu taş devri kafası ülkemde var oldukça ve onların cahil insanlara özgü kaba sesleri bizlerden daha gür çıktığı sürece Ekrem İmamoğlu ne kadar çaba gösterirse göstersin, medeniyet seviyesini hiçbir zaman yukarıya çekemeyeceğinden, İstanbul olimpiyat ev sahipliğini bugüne kadar olduğu gibi alamamayı yine sürdürecek.