Ormanda yerden istenmeyen mantar fışkırması gibi bir süredir İstanbul’da şehrin her yerinde komedi kulüpleri açılıp duruyor.
Zehirli mantar benzetmesi bilinçli yapılmıştır, komedi kulüp ortamı hakkı verildiğinde sosyal ve kültürel açıdan gerçekten zehirli bir etki yapabilir, çünkü komedi ancak yıkıcı ve rahatsız edici olduğu zaman işini hakkıyla yapmış olur.
merak etmeyin mizahın yıkıcı ve rahatsız edici boyutuna yarın gireceğim (hem de ne gireceğim, göreceksiniz) biraz sabredin.
bugün ise ağırlıkla mizahçı çekirge (çırak) olarak ustam kabul ettiğim Henny Youngman’dan hayatın en gizemli en çözümsüz konularından evlilik kurumu hakkında ışık tutacağını umduğum bazı düşünceler aktaracağım. bunun esas olarak insanları rahatsız etmesi, hakarete uğramış gibi hissettirmesi gereken mizah konusuna bir altlık, bir giriş olmasını umuyorum.
Henny Youngman bir gün sahnede şovunu yaparken sıra eşini anlatmaya geldiğinde konuya giriş için ‘şimdi alın eşimi’ demişti.
bu girişin ardından birkaç dakika sessiz kaldıktan sonra konuya devam edecek yerde espriyi ‘Rica ediyorum, lütfen alın onu’ diyerek tamamlamıştı (Now the my wife… please take her).
Eşi hakkındaki duygularını bu şekilde net ortaya koyan Henny Youngman stand-up şovunda eşi ve evlilik hakkında birbiri ardına gelen salvolarına ondan sonra başlamıştı:
– ‘Ben eşimi benimle her yere götürüyorum, ama maalesef o her seferinde geri dönüş yolunu buluyor.’
-‘Tam 41 yıldır aynı kadına aşığım. bunu anladığı takdirde yemin ederim eşim beni öldürür.’
-‘mutlu bir evliliğin gizemi hala gizem olarak kalmayı sürdürüyor.’
-‘birçok insan bana mutlu evliliğimizin sırrını soruyor. aslında çok basit, haftada iki defa dışarıda yemek için restorana gidiyoruz, biraz loş ortamda mum ışığı, tatlı bir müzik, biraz dans. eşim bunu salı günleri yapıyor, ben ise cuma günleri.’
-‘bir gece eve geldiğinizde evdeki kadın size aşk, şefkat ve anlayış gösteriyorsa bunun anlamı nedir biliyor musunuz? sizin yanlış bir evde olduğunuzdur.’
-‘ben birlikte sokağa çıktığımızda eşimin elini daima sımsıkı tutarım. çünkü biraz bırakırsam anında alışverişe başlayacağından korkarım.’
-‘evlenmeden benim ne yaptığımı sorarsanız… Arkadaş istediğim hemen her şeyi yapıyordum.’
-‘bir gece yatakta eşim bana sırtını dönmüşken sırtına dokundum ve sevgili olarak bana 1 ile 10 arasında bir not verecek olsan kaç verirdin, diye sordum. kadın bana döndü ve bir süre baktıktan sonra, 1/3, 2/5 gibi kesirli hesaplarda küçüklüğümden beri iyi değilimdir biliyor musun. bu yüzden sana bir not veremiyorum, dedi.’
büyük hakaret mizahı ustası Jimmy Carr’ın şovunda dediği gibi bugünkü türde one-liner espriler yarınki asıl konumuza giriş için sadece bir ısınma turuydu. yarın mizahın asıl amacı olması gerekene, hemen herkesi rahatsız eden mizah konusuna gireceğim. hazır buna girmişken Cem Yılmaz ve kulüplerdeki mizahçılar açısından asıl sorunun ne olduğunu da tartışacağız yarın.
yarına tam bir hazırlık olsun diye bugünü yine Henny Youngman’dan şu evlilik mizahıyla bitireyim:
‘biraz tasarruf yapmak için bir gün eşime, biraz yemek yapmayı bilseydin şefi hemen kovardık, dedim. o da bana, eğer sevişmeyi biraz becerebilseydin şefi senden önce ben kovardım, dedi.’
Yarın pedofiller hakkında bir espri bile olacak bilmem anlatabiliyor muyum?
bir defa başlayınca kendimi maalesef tutamıyorum:
‘bir gün eşimin elini tuttum ve haydi ilk tanıştığımızdaki gibi sevişelim, dedim. Tamam dedi ve 100 doları benden peşin istedi.’
yazı yazdığım ve düşündüğümde benim için zaman duruyor gibi. bu yüzden yarın sanat yazısı günü olduğunu unutmuşum, şimdi farkına vardım. rahatsız edici ve yıkıcı mizah yazısı pazartesiye kaldı maalesef…