Oray Eğin Paris olimpiyatları süresince o şehirdeydi ve spor ve sporcu kokan ortamdan çok etkilendiği için olsa gerek talihsiz ve bence ona hiç yakışmayan bir karar vererek büyük ihtimalle kendisinin de spora başlayacağını yazdı.
Onun bendeki imajı etrafı delici gözlemleyen gözlerle şık bir masada prosecco’sunu yudumlarken gördüğü hemen her şey hakkında yıkıcı, tahrip edici yorumlar yapmaktan ibaretti. şimdi yeni sporcu kimliğine nasıl alışacağım, katiyen bilemiyorum.
Ama buna rağmen arkadaşlarımın bir sorunu olduğunda onlara yardımcı olmak için engel tanımayan her zamanki cesur kararlılığım nedeniyle hangi dalda spora başlayacağını açıklayamayan Oray’a bir öneride bulunmak istiyorum.
Oray kendine plaj voleybolu dalını seçerse hem çok yakışır, hem de sporsuz hayattan sporlu yaşama geçişi kolaylaşır diye düşünüyorum. ben şahsen onu halter, güreş dalında filan hayal edemiyorum, ama plajda kendisi gibi yarı çıplak erkeklerle birlikte kolaylıkla hayal edebiliyor ve o dalda bu yüzden son derece parlayacağını düşünüyorum.
bu arada plaj voleybolu dediğim anda aklıma ikinci dünya savaşında Nazilerden kaçıp Kaliforniya’ya göç eden Theodor Adorno’nun Kaliforniyalı genç adamların düzgün bembeyaz dişlerini görünce ettiği ‘bunlar çok Hegelci dişler’ lafı geliyor. derin bir insan olarak çoğunlukla konuşması da derin anlamlarla dolu olduğundan bu dediğinin ne anlama geldiğini bugüne kadar hiç kimse çözemedi.
bu düşünce sürecimin sonucunda ben eğer bir gün spor yapmaya karar verirsem bu hangi dalda olur diye de düşündüm. bakın ‘eğer’ diyorum bu benim aile geleneğim nedeniyle büyük bir ‘eğer’dir. örneğin dedem hayatı boyunca rakı içerken diğer eliyle bıyığını ovuşturma hareketinden ibaret bir spor yaptı. babamın da tek sporu yanındaki sehpadan aldığı rakı bardağını ağzına götürme hareketinden ibaretti.
ben sporu daha üst düzeye çıkardım. en azından yürüyorum. Büyüklerimden farklı olarak kendi içkimi kendim yenilediğimden, en azından üç dört kez mutfağa gidip geliyorum, orada da hem buzdolabını açarken, hem de buz alırken ekstra efor sarfedip kalori yakıyorum.
bu yoğun spor hayatıma rağmen bugün Oray nedeniyle olimpiyat havasında olduğumdan ben de olimpik atlet olsaydım acaba hangi dalda mücadele ederdim diye biraz hayal kurdum.
uzunca arayıp araştırdıktan sonra benim en risksiz yapacağım spor dalının sırıkla atlamak olduğunu gördüm.
bu karara varmamda son olimpiyatta bu dalda yarışan Fransız sporcu Anthony Ammirati’nin başına gelenleri öğrenmem etkili oldu doğrusunu isterseniz.
Ammirati herkesin gözü önünde canlı yayında atlayışını yaparken penisi son anda sopaya takılmıştı ve elenmişti adamcağız.
işte böyle bir şeyin bana olması imkansız olduğundan, böyle bir risk bende katiyen olmadığından bu dal bana çok uygun görünmeye başladı..
hala bilmeyenler için tekrardan söyleyeyim, benim penisim uzun süre önce ortadan tamamen kaybolmuş durumda.
bazı uzmanlar bunu penisimin beynimden gelebilecek sapık cinsel uyarılara uymamak içn intihar ederek kendini ortadan kaldırmasına bağlıyor.
nedeni neyse ne, işin özeti benim sırıkla atlarken o engele takılmam imkansız olduğundan yarıştan elenmem de imkansız. Oray’ın plaj voleybolunda başarılı olacağına nasıl inanıyorsam, ben de bu dalda çok başarılı olacağım.
Oray voleybolda başarılı olmasa da plajda eminim ki başka başarıları olacaktır. ben de sırıkla atlamada dereceye giremesem de Anthony Ammirati’ye bir yetişkin sitesinden gelen web kamerası şovu için 250 bin dolarlıklık teklif belki bana da gelir. Bu web kamerası şovunu ona teklif eden CamSoda’nın başkan yardımcısı Daryn Parker TMZ’nin haberine göre Ammirati’ye bu teklifi içeren mektubunda “Bana kalsa, herkesin gördüğü şey için seni ödüllendirirdim” dediği belirtildi.
Acaba aynı şirket ‘kimsenin göremediği şeyi için seni ödüllendirirdim’ diye yazıp bana da bir web kamerası şovu teklif edebilir mi?