A crowd waves rainbow flags during the Heritage Pride March in New York on Sunday. Yukarıdaki harfler yıllar boyu zorlu mücadelelerden sonra kendi cinselliklerini topluma kabul ettirenlerin hep birlikte anılması için oluşturuldu.
orijinal çıkış noktası LGBT’ydi tabii ki. bu dört harfin hayattaki cinsel çeşitliliğin tümünü anlatmaya yeteceği düşünülüyordu. sonra baktılar öyle olmuyor, dört harfin dışında kalan oldukça kalabalık bir nüfus var, yeni harfler eklenmeye başlandı.
hayattaki cinsel çeşitliliğin rengi gerçekten de bayraklarında olduğu gibi gökkuşağını oluşturuyordu.
başlıktaki harflerin açılımı şöyle: Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transgender, Kuir, Sorgulayan, Aseksüel, Müttefikler, Panseksüel.
dahil edilmesi gerekenler bir türlü bitmiyordu, hep yenilerini eklemek gereği oluyordu. yeni harf eklemekle başa çıkacak gibi değildi ve belki de alfabedeki harfler bittikten sonra yeni bir cinsellik daha eklenmesi gerekecekti.
sonunda LGBT+ formulüyle çözüm bulundu.
daha doğrusu bulundu sanıldı. bu defa da +’ın anlamı üstüne birçok tartışma çıktı.
üstelik bu tartışmaya girenler cinselliği harf olmaktan çıkarılıp + içine dahil edilenlerden ibaret de değildi.
işin içine maalesef Jacques Lacan ve Slavoj Zizek, Alain Badiou gibi düşünürler de katıldı. onlar da topa girdi ve +’ın anlamı üzerine felsefi düşünme süreci de başladı.
bir önceki cümlede dikkat etmişsinizdir, bu düşünürlerin adını saymadan önce başına bir ‘maalesef’ ekledim.
çünkü bunların bence ortak özelliği arzu edildiğinde aslında kolay basit cümlelerle anlatılabilecek konuları ellerinden geldiğince anlaşılmaz ve içinden çıkılmaz hale istikralı biçimde getirmeleridir.
ben şu aralar ‘Seksin Kısa Tarihi’ adlı bir kitabı yazma hazırlığı içinde olduğumdan bunlar ve benzerlerinin yazmış olduğu her kitabı okuma sürecindeyim.
bazen bir kitabı baştan sona okuduktan sonra bile tek cümle anlamadığım olabiliyor. ama inat ettim, çözeceğim bu insanların ne dediğini, yazmaya da ancak ondan sonra başlayacağım.
bu süreçte Lacan’ın ‘cinsel ilişki yoktur’ ve hatta ‘Kadın diye bir şey yoktur’ dediğini de öğrendim.
Bunları dediğini öğrendim, ama kabul ederseniz ki neden dediğini ve anlamının ne olduğunu öğrenmek öyle kolay olmuyor.
bu aşamada kitabı bunları çözmeden yazmaya başlamam artık imkansız hale gelmiş durumda.
Dahası entelektüel anarşist Slavoj Zizek ‘Cinsel olan Politik midir’ adlı çalışmasında “bu + işareti ‘ve diğerleri’ gibi eksik olan konumların yerini alan bir göstergeden mi ibaret; yoksa kişi doğrudan + olabilir mi’ diye de soruyor (s.74).
kendimi de doğrudan + olarak düşünsem de çalışmamda bu soruyla da uğraşacağım, bunu hissediyorum.
dün yemin töreninde Trump’ın aslında dünyaya savaş açtığını yazmıştım.
ama yazı eksik kaldı. sadece dünyaya değil amerikan toplumuna da savaş açtı Trump.
kendi cinselliklerini topluma kabul ettirmek ve bunu özgürce yaşayabilmek için yıllardır mücadele etmiş insanlara ‘Benim için sadece iki cins vardır. Kadın ve erkek’ cümlesini kurabildi konuşmasında. böylece Trump kaybedeceği bir savaşa daha girmiş oldu.
o cümlesiyle cinsel faşizmin başladığını da ilan etti başkan, ama Amerikan toplumunun bunu sert biçimde savaşmadan kabul edeceğini hiç düşünmüyorum.