21 Temmuz pazar günü ‘İkonik Resim’ başlıklı yazımda Mark Tanney’in 1984 tarihli ‘Triumph of New York School’ (New York Okulunun Zaferi) tablosunu anlatmış ve sanat tarihinde çok önemli bir global değişimi, güç kaymasını anlatan bu tablonun önemine dikkat çekmiştim,
İkinci Dünya savaşı öncesinde Paris kültürde, sanatta dünyanın başkentiydi. yeni fikirler trendler hep Paris’te çıkar ve dünyayı etkisi altına alırdı. Dünyanın dört bir yanından, özellikle de Amerika’dan sanatçılar, kültür insanları yeni ve modern olanı öğrenmek için kısa süreliğine de olsa Paris’e göç edip oradaki yeni fikirleri çalışırdı.
İkinci Dünya savaşı Paris’in bu gücüne ve müthiş çekiciliğine son verdi. Savaştan zaferle çıkan ABD son derece detaylı ve üstünde iyi düşünülmüş bir devlet politikası uygulayarak, açıkça söyleyeyim, dünyanın sanat başkenti olmak ünvanını Paris’in elinden ‘çalarak’ onu New York’a verdi.
Bu süreç hakkında yapılmış olan bence en değerli çalışma Serge Guilbaut’nun ‘New York Modern Sanat Düşüncesini Nasıl Çaldı – Soyut dışavurumculuk, özgürlük ve soğuk savaş’ başlıklı kapsamlı ve önemli çalışmasıdır.
Uzun yıllardır sanatın anlamını, sanatçı olarak nasıl yaşamak gerektiğini Paris’e bakarak anlamaya çalışmış ve sürekli geçici göçlerle insanlarına Paris’te eğitim, kültür aldıran New York’un ikinci dünya savaşının hemen ertesinde yeni dünya gücü olarak ortaya çıkan ABD’nin resmi devlet politikalarının da desteğiyle dünyanın yeni sanat başkenti olma ünvanını Paris’in elinden nasıl alabildiğini anlamak için bu değerli çalışmayı mutlaka okumalısınız.
Mark Tanney’in tablosunda yenilmiş Fransız ordusuyla anlaşma imzalamak için masaya oturmuş zafer kazanmış Amerikan ordusu görülüyor ve İkinci Dünya savaşının hemen sonrasında sanatın başkenti ünvanını New York’un Paris’in elinden aldığı gerçeği resimdeki bu ordu zaferi sembolüyle anlatılıyordu.
New York’un sanatın ve kültürün başkenti olmasından sonra Amerika Paris’in eski gücünü nasıl kaybetmiş olduğunu hep anlatıp durdu.
Ben kültürde sanatta, olağanüstü parlak ve derin bir geleneği olan Paris’in ABD’den öcünü mutlaka alacağını biliyor ve olmasını da bekliyordum.
Beklediğim an Paris olimpiyatının açılış töreninde gerçekleşti.
Bence fransızlar olimpiyat açılış töreninde şıklık, zarafet, kültür ve sanatı bilgiyle harmanlayarak 1946’nın öcünü alıp sanatın ve kültürün başkenti olma unvanını New York’un elinden geri aldı. Bu muhteşem açılış töreni bence Fransa’nın yeniden dünya oyuncusu (world player) olmasının başlangıç atışıydı.
world player öyle sadece askeri güçle filan olacak bir şey değil. bu çağda bunun için sanatta ve kültürde öncü olmak da gerekiyor. bu konular söz konusu olduğunda zarafetiyle, şıklığıyla, sanatçı duyarlılığıyla Fransızların üstüne olabilecek başka ülke de yok.
Paris bu gösterisiyle kadınlara ve LGBT haklarına nasıl önem verdiğini de dünyaya gösterdi. Umarım açılış törenini TRT sunucularının mükemmel yorumlarıyla seyretmiş olan Türkiye de Paris’in bu medeni tavrından kendine bir ders çıkarır.
23 Aralık 2024 - Yanı başımızdaki tehlikenin bilemiyorum farkında mıyız?
22 Aralık 2024 - Düşünmeyi besleyen tartışma… Yeniden
21 Aralık 2024 - Yılbaşı yaklaşırken
20 Aralık 2024 - Sokak sanatının büyük sanatçısı
19 Aralık 2024 - Serdaramus’un 2025 yılı için 10 Beyaz Türk kehaneti