Bu konuyu aslında ‘LGBTKSİAMP’ başlıklı dünkü yazımı yazarken yazmayı planlamıştım.
Beni düşündüren ve aynı zamanda keyif veren insanların entelektüel ürünlerini genelde kendi yazımı yazıp gönderdikten sonra okur ve izlerim.
Oray Eğin ve Ertuğrul Özkök’ün yazılarını ve Yılmaz Özdil’in YouTube yayınını hep bu keyif/dinlenme saatime bırakırım.
dün bu yazıyı düşünürken bu rutinimin dışına çıktım, büyük ihtimalle yazının başlığı çekici geldiğinden olsa gerek Özkök’ün yazısını kendi yazıma girişmeden okudum.
yazısının sonuna doğru baktım, bugün yazdığım konuya hem de sıkı ve güçlü biçimde girmiş.
Dün bir ara tekrar olmasın diye acaba konudan vaz mı geçsem dedim. Elimde yazabileceğim başka konular da vardı.
ama sonra bundan vazgeçtim yine de yazacağım.
biz yazarların eğer bir konu önce başkası tarafından yazıldıysa o konuya girmemenin daha doğru olduğu yolunda bir önyargısı vardır.
ben farklı düşünüyorum, bu konudaki önyargımı yıkacağım, bunun yanında Özkök’ün yazdığı ve benim de bugün gireceğim konu çok önemli ve bu nedenle ne kadar tekrarlansa o kadar iyi olur.
Gerçi biz Türkiye’den sadece çok para kazanmakla adam olunamadığını zaten biliyoruz ama bunu Trump’ın başkanlık yemin töreninde de tekrardan gördük. arkasına dizilip onu dinleyen dolar trilyoneri insanların da henüz adam olamadığını, kişilik gelişmelerinin yarım kaldığını gördüm.
baştan hemen şunu söyleyeyim; bir iş insanının bütün yatırımlarının olduğu, parasının da bulunduğu bir ülkeye başkan seçilen bir insanla uyumlu, anlaşıyor görünmesini, bu çabayı anlamıyor da değilim. Hiçbir Amerikan iş insanı şu an başkan Trump’la çatışmayı göze belki almaz, bunu da kabul etmeye çalışırım.
bu böyle olmakla birlikte ‘eski’ Amerika’da iş insanları en azından düşüncelerini net ve güçlü biçimde söylerdi ve bunun başkanın düşüncesinden farklı olmasından korkmazlardı.
şimdiki yeni Amerika’nın yeni zenginleri öyle görünüyor ki pek bir çapsızmış.
Trump konuşurken kendilerine ters gelmesi gereken ne söylerse söylesin arkasına beşi bir yerde gibi dizilmişler, ifadesiz suratlarıyla dinliyorlar onu.
Trump o konuşmasında ABD’de cinsel faşizm döneminin başladığını ve kendisinin kadın ve erkekten başka bir cins kabul etmediğini açıkladığında bakın ben o arada Zizek’ten ne okuyordum (Cinsel Olan Politik midir? s.66).
“29 mart 2016’da başını Facebook CEO’su Mark Zuckerberg ile Apple CEO’su Tim Cook’un çektiği, ağırlıklı olarak Silikon vadisi menşeli olan 80 kişilik bir yöneticiler grubu ’Tuesday’ dergisinde Kuzey Caroline valisi Pat McCoy’a cinsiyet değiştiren insanların karşı cinse ait halka açık tesisleri kullanmasına yasak getiren bir yasayı kınayan bir mektup gönderdi.
‘Ayrımcılık yapan bu mevzuatı yasa haline getirmeniz karşısında hayal kırıklığına uğradık’ deniyor mektupta.”
şimdi aynı adamlar Trump’ın cinsel faşizmi haber veren konuşmasını sessizce dinliyorlar, üstelik daha önce gururla açıklamış olduklarından biliyoruz; bazıları eşcinsel de.