Malumunuz geçici olarak adını ‘Seksin Kısa Tarihi’ koyduğum bir kitap çalışmasına başlamış durumdayım.
Şu anda kaynak okuma ve hayal etme aşamasında olmama rağmen bu çalışmada hayli önemli bazı problemler olacağını şimdiden hissediyorum:
1-Örneğin birçok televizyon yayıncısı arkadaş konuştuğumda kitabın adının bile tanıtımını yapmamda hayli zorluk çıkaracağını söyledi bana.
Seksin sadece kelime olarak söylenmesinin bile bana tanıtımda bu tür bir zorluk çıkaracağını ve kitabın tartışılmasını engelleyebileceğini üzülerek anlamış durumdayım. Seksin kendisi henüz bildiğim kadar yasaklanmadı ama seks denmesinin bile pek hoş karşılanmayacağı düşünülüyor olsa gerek.
***
Sansürcü zihniyet seksin aile ortamına fazla uygun olmadığını düşünebilir. Aslında haklı olabilirler çünkü malumunuz insanın arzularını tam doyuran türde seksin aile ortamına pek uygun olmadığı da söylenebilir. Ama neredeyse yüzyıllar boyunca çeşitli toplumlarda otoriteler sekste normalin ne olduğunu tanımlamış ve onu kontrol altına almak için sekste normali tanımlayarak bunun aile içinde kalmasını kurallar getirerek sağlamaya çalışmıştr.
***
Peki otoriteler bunda başarılı olabildi mi? Hayır tabii ki olamadılar.
çünkü cinsellik kuralların ve daha da önemlisi bunların kodlanmış ihlallerine dayanır. dolayısıyla tam olarak düzenlenmesi imkansızdır.
***
müdahale iyi niyetle olsa da şunu bilin ki müdahalelerin sonucunda ortaya ne çıkacağını katiyen bilemezsiniz ve sonunda nelerin yaşanacağı müdahaleyi yapanları bile şaşırtır.
***
Viktorya döneminde İngiltere’de cinsellik ağır baskı altına alınmış ve otorite sıkı kurallar getirmiştir. Aynı dönemde İngiltere’de Avrupa tarihinin en büyük sado-mazoşist ve fetişistik seks pratiği ve yazınında patlama yaşandı. Kraliçe Viktorya’nın da sarayda gizlice porno okumaya meraklı olduğu biliniyor.
Erotikanın klasiği sayılan takma isimli Walter’in yazdığı ‘My Secret Life’ da bu dönemde yazılmıştı.
Michel Foucault otoriter baskının yoğun olduğu dönemlerde ülkelerde cinsel fantezilerde patlama yaşandığını, çünkü otoriter düzen beyinin yaratıcı enerjisini engellediğinde bu enerji cinsel hayattaki fantezi hayallerine kayıyor Foucault’a göre. Bu son dediğimin bir örneği şu aralar Türkiye’de de yaşanıyor.
***
Evet kitabımda ’öğüt vericiler’ ve ahlak koyucular tarafından ’terbiyesiz, sakıncalı’ olarak damgalanan konulara da gireceğim. Çünkü seks beynin kara deliğiyle ilgilidir.
Ama temelde ’terbiyesiz’ konuları felsefi söylemle verecek bir dil bulmam veya yaratmam da gerekecek.
başarabilecek miyim hep birlikte göreceğiz ama şunu en azında şimdiden biliyorum, bunca okumadan, bunca çabadan sonra kitabım çıktığında sadece adında seks var diye tanıtmakta zorlanırsam doğrusu üzülürüm. Aslında ‘seksin kısa tarihi’ çok güzel bir kitap başlığıydı, ama galiba şimdi maalesef buna yeni bir ad bulmak zorunda kalacağım.