Bazı durumlarda bir yazıyı insanın gözüne sokar gibi birkaç defa daha yayınlamak gerekli olabiliyor. bunu işten kaçtığım veya yeni konularda yazı yazmaya üşendiğim için yaptığımı sanmayın. konu bulmak ve yazmakta hiçbir sorunum yok, aksine bu işi sadece yaşamak için değil zevk aldığım için de yapıyorum.
ancak bugünkü durumlarda olduğu gibi bazen yine hatırlatma yapmak gerekebiliyor. Ülkemizde insanların çoğunluğunun yakın ve yaklaşmakta olan büyük tehlikeyi göremediğini ve medyanın büyük çoğunluğunun da sanki her şey normalmiş gibi Amerika’yı tartışmaya çalıştıklarını görüyorum maalesef.
ama ne yazık ki benim bildiğim, yaşayarak öğrendiğim bazı gerçekler var. Trump’ın ilk başkanlığı dönemi boyunca Washington’da muhabirlik yaptığımdan Trump başkanlığının ne anlama geldiğini ve onun gerçek amacının ne olduğunu bütün korkunçluğuyla görüp anladım. Dolayısıyla Trump ikinci başkanlık dönemine başlarken bugün bunları yeniden anlatmasam, korkularımı bastırıp içimde tutsam, sizlerden saklasam ileride kendimi katiyen af edemeyecektim. Bugün size Trump ve destekçilerinin korkunç fikirlerinin sonucu olabilecek Armageddon’un ne anlama geleceğini yeniden anlatacağım.
Benim için korkularımın başlangıç başlangıç tarihi 1993’te Washington’daydı. Hangi aydı bilmiyorum ama o gün şehrin büyük kitap dükkanlarından birine biblical fiction (incil temalı kurgu) kavramı altında bilinen bir kitabı sormaya gitmiştim. yazarının adını ve kitabın başlığını verdiğimde satıcı kız bana sanki uzaydan gelmişim gibi bakmıştı.
galiba bu tür kitaplar arayanlar yoğunlukla Amerika’nın incil kuşağı (Bible belt) denen güney bölgelerinde olabildiğinden kız yanlış zamanda yanlış şehirde olduğumu düşünmüş olmalıydı (o günlerde Clinton ABD başkanıydı).
kızcağız tabii ki o gün çalıştığı yere çok yakın bir sokakta ileride amerikan Evanjelizminin en sert unsurlarının bir araya geldiği bir düşünce üretim merkezi kurulacağını ve bu merkezde Trump’ın başkan seçildiği resmen açıklanmadan saatlerce önce bunu kutlama partisi yapılacağını ve partiye bütün kurumlardan önemli isimlerin (daha sonra dışişleri bakanı ve savunma bakanı olacak kişiler dahil olmak üzere) katılacağını tabii ki tahmin edemezdi.
Benim neden durup dururken dini hikayelere merak sardığımı soracak olursanız onu da hemen anlatayım.
Çünkü bir gün önce Pentagon’da bana İsrail ve amerikan çifte vatandaşı olan, uzun vadeli planlar bölümünden bir sivil görevli tarafından Türkiye’den de toprak alınması da öngörülen bir alanda kurulması düşünülen kürt devletinin haritası gösterilmişti.
Pentagon’daki bu görüşme sonrasında Dupont Circle’daki Çin lokantasında yediğimiz yemekte aşırı dindar ve evanjelist kesime de çok yakın o yetkili reel politik açıklamalar dışında, ileride dini yazılara göre kopma (rupture) olduktan ve İsrail’de ilk savaşın yaşanmasından sonra ikinci ve nihai savaşa kadar geçecek geçici barış döneminde yahudilerin bir kısmının güvende yaşayacağı bir ülkeye ihtiyacı olacağını ve bunun da sınırımızda kurulacak kürt devleti olacağını da anlatmıştı.
ben gayet tabii ki o gün adamın saçmaladığını düşünmüştüm, ama yine de dediği her şeyi tam anlayayım diye anlattığı olayların yer aldığı bir kitabı bulmak için ertesi gün kitap dükkanına gitmiştim.
saçmaladığını düşünmüştüm, dedim ama anlatılanlar hem ilgimi çekmiş, hem de beynime kazınmıştı. Sonra ileriki yıllarda baktım ki Amerika’daki gerçek gücü elinde tutan birçok isim bana anlatılan hikayedeki olaylara inanıyor.
Çoğu inanmanın da ötesinde İsrail ve Gazze’de bugün yaşanan türde olaylarla başlayacak bir Armageddon’a (nihai savaş) veya tüm zamanların sonu kavramına ciddi biçimde inanıyor ve görevlerinin de bu sonu hazırlamak olduğunu düşünüyordu.
hala onların çoğunun saçmaladığını düşünüyorum ve ciddiye almamaya da çalışıyorum. Ama tabii ki benim ne düşündüğüm önemli değil, bana saçma ve gayriciddi gelse de bunlara gönülden inanan ciddi, güçlü insanlar grubu ve onları takip eden milyonlarca insan var. Bu yüzden ben kendimi katiyen ciddiye almam ama bunu (en azından bugünlük) sizlerin yapmasını rica ediyorum, çünkü bugün size çoktan başlamış olduğu yönünde birçok işaret alınmakta olan bir Armageddon (Son savaş) süreci inancını anlatmaya çalışacağım.
özellikle amerikan Evanjelist çevrelerinde ve Israil’deki aşırı dindarlar ve Kabala’ya inananlar arasında anlatılan ve maalesef inanılan, dini metinlerle de desteklenen hikayeye göre örneğin Türkiye ile israil arasındaki bir savaş kendi başına sonu getirmeyecek ama sonu getirecek büyük savaşa (Armageddon) giden süreci başlatacak.
Bunlara göre Armageddon günü aynı zamanda İsa mesihin dünyaya indiği gün olacak. Bu inanç olduğu için Amerika’da aşırı dinci çevreler İsrail’e canları pahasına destek verir. İsrail açıklarına yaklaşan savaş gemilerinin temelinde de bu destek var. ABD’de evanjelist çevrelerin başkanıymış gibi hareket eden Trump’ın gücü de sürdüğünden başkan Biden ve demokrat parti adayı bu çevreleri kendi taraflarına çekmek için bu gelişmelere en azından karşı çıkamıyordu.
Armageddon İsrail’in kuzeyinde bulunan Meggidio tepesinin olduğu yerde yaşanacakmış. Buna inanan insanlara göre kutsal kaynaklar bunu hem emrediyor, hem de mutlaka olması gerektiğini söylüyor.
Armageddon günü İsrail’e düşman olan bazı ülkelerin Meggidio’ya gelip koalisyon kuracağı düşünülüyor. Aralarında Türkiye ve İran’ın mutlaka olacağına inanılan bu koalisyon İsrail’le çok kanlı ve mutlaka nükleer silahların da kullanılacağı bir savaşa girişecek.
Bu hikâyeye gerçeği anlatıyormuş gibi inananlar o gün dünyada iyi ve kötünün savaşı olacağını söylüyor. Bazıları taraflara GOG ve MAGOG adını veriyor. Bizler de YECÜC ve MECÜC diyoruz.
Savaşları tetikleyen aşırı dinci çevreler o savaşta gökten yere inecek İsa mesihin iyiden yana taraf olacağını, kötüler koalisyonunu yeneceğini ve İsrail’in zaferinin yaşanacağını düşünüyor.
bence deliliğin sınırlarında olması gereken bu insanlar İsa dünyaya gelmeden önce üçüncü tapınağın inşa edilmesi gerektiğine inanıyor. Bu üçüncü tapınağın gök kubbede olduğuna inanılıyor ve yeniden inşanın o gök kubbedekinin izdüşümünün olduğu yere yapılması gerektiğini söylüyorlar.
Şimdi yine sıkı durun, o izdüşümün olduğuna inanılan yerde şimdi Mescid-i Aksa var. yani bunlara göre nihai savaş öncesinde Mescid -i Aksa’nın yıkılıp yerine yeni bir mabet yapılması gerekeceğine inanılıyor. bence bunun olacağı yok ama bu yeni mabedin hem yahudilere hem de Hıristiyanlara hitap edecek türde masonik bir mabet olması bekleniyormuş.
Biblical fiction kavramı altında Türkiye ile Israil’in gireceği büyük savaşı anlatan birçok da roman var. bunlardan biri maalesef benim de sadece meraktan okuduğum ’Turkey invades Israil: Halfway to Argameddon(High Time to Awake)’. Craig White’ın yazdığı bu kitap 2014 yılında piyasaya çıktı.
Bugün yaşananların da anlatıldığı bu anlatıların hepsinde Türkiye’nin kötüler tarafında tanımlanması ilginçtir. Bununla da kalmıyor ABD’deki Hıristiyan Evanjelik çevreler; dergilerinde, radyolarında Türkiye ve onun bütün liderleri isimleri verilerek kötünün yanında duranlar olarak tanımlandı uzun süre.
bu yayınların dozu Rahip Brunson Türkiye’de hapisteyken son derece artmıştı. bu çevreler onu kötünün elinde tutsak olarak tanımladığından bu çevrelere gösteri olsun diye Trump onu Oval Ofiste kabul etmişti daha sonra.
anlayacağınız bugün israil ve Gazze’de yaşananları ezoterik bilimler ve dini metinlerle, sembollerle çözmeye çalışan önemli miktarda insan var.
bunların sembollere verdikleri önemi göstermesi açısından şunu da anlatmalıyım. son savaşın İsrail’deki Meggidio’da olacağını düşünenler olduğu gibi bunun Amanos dağlarının eteklerinde Amik ovasında olacağını düşünenler de var. bunlara göre Türkiye’de yaşanan deprem bu geleceği söylenen son savaşın işaretiymiş.
ne yapayım durumlar, acı gerçekler işte böyle.
Yakında oval ofise oturup nükleer silahların da şifresini eline alacak Trump bu saçmalıklara inanabilen insanlarının lideri gibi davranmakta kararlı. önümüzdeki günlerde değişir mi, hiç sanmıyorum, zaten değişmeyeceğinin sinyalini kabinesine atadığı isimlerle çoktan verdi bile.