Freud unutkanlığa ve dikkatsizliğe bağlı dil sürçmesi olarak yorumladığı lapsus’u, insanın bilinçaltında bulundurduğu bir şeyi istemsizce dışa vurması olarak yorumluyor.
***
benim yaşadığım Lapsus geçen salı günü İsmail Küçükkaya’nın Yeni Bir Sabah programında başıma geldi. Erdoğan’ın Trump ile yaptığı son telefon konuşmasında Trump’ın hiç gündemde olmayan Rahip Brunson meselesini yine açmasının nedenini anlatırken adama kestirmeden rahip Brunson deyip geçip gidecekken durup dururken adama Charles Bronson deyiverdim. üstelik bu sadece bir defa olmadı anladığım kadarıyla, bu bir ’seri lapsus’ vakası olmalıydı. adamın konusu ne zaman geçse ona ısrarla Charles Bronson diye hitap etmeyi sürdürdüm.
***
daha sonra Youtube’da programı tekrardan izleyince ne söylediğimin farkına vardım. Şimdi birçok insan Charles Bronson’un kim olduğunu bilmeyecektir ama o 20’inci yüzyılın ikinci yarısında hayli meşhur bir amerikan aktörüydü. daha çok kötü adam rollerini oynardı.
***
daha sonra rahibinki yerine neden onun ismini gayrı ihtiyari söylediğimin analizini yaptım tabii ki.
bilinçaltımda hayli derine indiğimde gördüm ki hiç bitmeyen kadın cinayetleri ve çocuğa taciz ve şiddet olayları nedeniyle benim sinirlerim tam anlamıyla laçka olmuş durumda.
bunu gerçekten yapacağım tabii ki yok ama bilinçaltımda barbarlara karşı çözümü ele almayı ve onlara gereken cezalarını bizzat vermeyi arzulamaya başlamıştım.
***
bu arzu bilinçaltımı da kaplayınca Charles Bronson’un 1970’lerde gösterime giren Death Wish filmini hatırladım. Bronson karakteri o filmde öldürülen eşi ve tecavüz edilen kızının öcünü almaya bizzat girişiyor ve şehrin nüfusunu neredeyse yarılıyordu.
Rahibe Charles Bronson dememin tek nedeni işte bilinçaltımdan kaynaklanan bu dil sürçmesiydi.