Başlıkta anlattığım türde bir yazı yazmayı neden gerekli gördüğümü anlatmalıyım.
yazdığım/anlattığım bazı konuların okuyucuya/dinleyenlere ürkütücü, ciddi biçimde rahatsız edici ve hatta korkunç geldiğini zaten tahmin ediyordum, ama bunu ilk kez gerçek zamanlı olarak test etme imkanını konuk olarak katıldığım Nevzat Çiçek’in hazırlayıp sunduğu Habertürk’teki Doğu/Batı’ programında buldum.
Amerika’daki yeni Trump yönetiminin İsrail ile birlikte bölgemizde harekete geçireceği kötülüklerin ülkemizi son derece tehlike altına alabileceğini anlattığım o programın sonuna doğru seyircinin duyduğu rahatsızlıkları ifade ettiği sosyal medya tepkilerini ölçme imkanımız oldu.
Trump’ın birinci başkanlık döneminin tamamını Washington’da onu izleyerek geçirmiş bir gazeteci olarak tamamen gerçeklere ve yaşanmış olaylara dayalı gözlemlerin ürkütücü ve rahatsız edici olabileceğini kabul ediyorum.
Ama bu böyle diye kimseye önümüzdeki günlerde ülke açısından iyi şeyler olacak diye yalan söyleyecek de değilim.
kimsenin sadece içi rahatlasın diye yalanlar söyleyerek yazı yazamam.
Washington’da yaşadığım olaylar ve gözlemlediğim gelişmeler, gerçekler bana Trump yönetimi hakkında ne söylüyorsa onu okuyana/dinleyene aktarmayı sürdüreceğim.
anlattıklarım arasında özellikle Suriye’nin kuzeyinde bir kürt devleti oluşturulması için Amerika ve Rusya’nın anlaşmış olduğu ve bu devletin Amerika ve İsrail’in ortak çabasıyla bölgemizde çıkarılacak ve Türkiye’nin de içine çekileceği büyük savaşta kullanılacağı fikri bunu yeni öğrenenlere özellikle ürkütücü ve rahatsız edici geliyor.
söylediklerim, yazdıklarım öyle fantastik gelişmeler ki bunları komplo teorisiymiş gibi düşünmek bazılarını rahatlatıyor galiba. yazıları sağlıklı okumanız için bunların hiçbirinin benim komplo teorim olmadığını bilmeniz çok önemli.
Ben bunları bugün amerika gibi bir devi de yönetecek bir gücün başında olan yönetimin ve onun militan destekçilerinin konuşup yazdığı gerçeklere dayanarak aktarıyorum. çoğunun sanki bilim kurguymuş gibi fantastik boyutta olduğunu kabul etmekle birlikte, bunların benim yorumum değil bu insanların inandığı ve bu inançları için savaşacağı fikirler olduğunu görmeniz gerekiyor.
yarından itibaren biz Türklerin Amerika-israil ekseninde olan ve olabilecek yeni gelişmelerden neden ürkmemiz gerektiğini daha da açan bazı yazılar yazacağım. Dediğim gibi tümü yaşanmış gerçeklere ve gözlemlere dayanan bu gelişmeleri okuduktan sonra sizler de eminim benim gibi, korksanız da, yakın ve yaklaşmakta olan tehdit hakkında daha net düşünmeye başlayacaksınız.
yarından itibaren yazacaklarımı okurken İsrail hakkında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Tam bir dönüm noktasındayız. Ya büyük bir savaşa ya büyük bir barışa gideceğiz” dediğini de hatırlarsanız okuduklarınıza daha gerçekçi bir anlam vereceğinizi düşünüyorum.