Toplumun yüzde doksanı niye başlamadığı ve niye başarılı olmadığı sorularına verdikleri cevaplarla yaratıcılıklarını en üst seviyeye taşıyor. Bir de bu kişileri dinleyen ve motive etmeye çalışan insanların ve dostlarının çektiği eziyeti düşünün.
Kaygılarımız, endişelerimiz, özgüven kayıplarımız, görünmez oluşumuz, hakkımızı yiyenler, bizi görmeyenler, görüp selam vermeyenler, selam verip “Bugün ne güzel olmuşsun” demeyenler, “Güzel olmuş ama diğeri sana daha çok yakışıyordu” deyip modumuzu yerle bir edenler…
İş görüşmeleri çok rekabetçi, sadece iyi okul mezunlarını alıyorlar. Evet, benim okulum çok iyi ama sadece tanıdıklarını alıyorlar diyenler ve yetmezmiş gibi birbirleriyle savaşa girenler, ülkelerini bırakıp gidenler…
Kendimize ve çevremize anlattığımız bu öyküler yeni işlere girişmemek ve yeni bir hikâyeye başlamamak için yüzlerce sebep yaratıyor.
Eminim siz de üstte yazdığım sebeplere binlercesini ekleyebilirsiniz. Toplumun yüzde doksanı niye başlamadığı ve niye başarılı olmadığı sorularına verdikleri cevaplarla yaratıcılıklarını en üst seviyeye taşıyor. Bir de bu kişileri dinleyen ve motive etmeye çalışan insanların ve dostlarının çektiği eziyeti düşünün.
Ama bir de başlayanlar, yola çıkanlar var. Kendini zorlayanlar, zaman harcayanlar ve arayışa geçenler. İşte onlar yola çıktıktan sonra el yordamıyla aldıkları desteklerle ve kararlılıkla yüzlerce bahaneye takılmadan ilerleyenler.
Sadece kendilerini düşünmeyip yaptıkları iş ve seçtikleri konuyla daha büyük bir kitleyi harekete geçirmek isteyenler, konudan bağımsız yazmaya çizmeye, okumaya başlayanlar ve yeni insanlarla sosyal medyadan cüretkarca yazışıp, yardım isteyip, tanışıp, onlardan aldıkları cömertlikleri kendi amaçlarına ekleyip yaptıkları işin etkisini büyütenler.
Her zaman aklımızdaki her sorunu çözebilme şansımız olmaz. Kendimiz yapamasak bile katkı ve deneyimlerimizi kullanmak istediğimizde onları başkalarının hayalini gerçekleştirmek için kullanabiliriz. Ben ve çevremdekiler genelde böyle yapıyoruz.
Bu bazen bir sivil toplum kuruluşunda gönüllü olmak şeklinde, bazen de gençlerin kurduğu ve ileride değişim öncüsü liderler yetiştirmeyi amaçlayan küçük topluluklara destek vererek oluyor.
Çok nadir de olsa, bireysel olarak en iyisini yapmaya çalışan bir lise öğrencisinin haftalık yazılarını Linkedin’den size yollaması ve görüş vermenizi istemesi şeklinde de olabiliyor.
Çevremizde eli açık, cömert insan sayısı az değil. İnsanların bildiklerini paylaşmaya, iyi işleri desteklemeye, tek ve para kazandıkları işler dışında yeni amaçlar bulmaya ve mesele ettikleri problemleri çözmek için harekete geçmeye ihtiyacı var.
Hepimiz bunun böyle olması gerektiğini biliyoruz ama işe nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. Önümüzde iyi örnekler ve güveneceğimiz insanlar yok/mu?
O da var, ama birbirimizi tanımıyoruz. Bir yerlerde tanışmak umuduyla bekliyoruz. Bir tanışsak, başkalarına “Ne güzel işler yapıyorsunuz, sizi çok takdir ediyorum” demek yerine birileri size “Ne güzel işler yapıyorsunuz” diyecek. İşte o zaman, “Ee hadi sen de yap o zaman, ne duruyorsun” diyeceksiniz. Hatta “Gelin beraber yapalım” diye cevap vereceksiniz.
Yeni işlere girişenlerin neler yaptığına ve nasıl yaptığına bakmanın, onlardan öğrenmenin ve biraz daha cesur olmanın zamanı geldi ve geçiyor.
Şu konuda anlaşalım; bundan önce olduğu gibi bundan sonra da her şey daha zor olacak. Dünyanın ana gündeminin ‘belirsizlik’ olduğunu düşündüğümüzde kendi yolumuzu kendimiz çizmek zorundayız.
Tek başına olmanın zorluklarını biliyoruz, ben denedim olmuyor. Demek ki bir topluluk kurmalı ya da olan ve içimize sinen bir topluluğun parçası olmalıyız. İlk yapacağımız şey çevremizde inandığımız ve güvendiğimiz insanların nelere zaman ayırdıklarını sormak.
Benim gibi kurumsaldayken sürekli “Çok yoğunuz ve başka bir işle uğraşmaya hiç zamanım yok, sadece aileme ayıracak kadar limitli bir zamanım var” veya “Gençlerin ve beni çağıranların asıl istedikleri benim tecrübem değil, çalıştığım şirketin bütçesi ve benim pozisyonum” gibi kendimize yapmamak ve başlamamak için koyduğumuz limitleri kaldırarak işe başlayabiliriz.
Şirketlerin liderliğini üstlenmiş ve toplum tarafından yakın takip edilen ve örnek alınan liderlerin bu alanlarda bir şeyler söylemesi ve yapması çok olumlu örnekler yaratacaktır.
Hangi sivil toplumda, hangi dernekte ne yapıyorsun, bir anlatır mısın? Ben de gönüllü olmak ve görmek için gelebilir miyim? Sence ben sever miyim ve bana uygun işler var mı?
İşte sonrası çorap söküğü gibi gelecek. Orası olmadı ama orada tanıştığınız yeni bir arkadaş başka bir yer önerecek ya da “Beraber yapalım” diyecek, ya da siz cesaretlenip 15 yıllık arkadaşınıza gidip “Bunu beraber yapmaya ne dersin” deme cesaretini göstereceksiniz.
Öncelikle kendimizi anlamamız, ne istediğimizi bulmamız, kimlerle ilişkiye girip nereden başlayacağımızı hissetmemiz, çevremizde destek verip destek alacağımız insanlardan bir topluluk kurmamız gerekiyor.
Yoksa kimse bizim ne istediğimizi, kim olduğumuzu, hangi değerlere ve varlıklara sahip olduğumuzu, neyi sevip neyi sevmediğimizi sormayacak ve bilmeyecekler.
Asıl bu soruların cevaplarını araması ve bulması gereken sen, ben ve bizleriz. Acilen “aradığımız ben”in peşine düşmemiz gerekiyor.
Çok seveceğimiz, hayatımıza ona adayacağımız işler, meslekler, görevleri bulmak yerine sağdan soldan duyduğumuz, okula gelen konuşmacıların tavsiyelerinden etkilendiğimiz bir gelecek peşine düşüyoruz.
Bilmediğimiz, duymadığımız o kadar çok iş ve meslek var ki… Bırakın adını, anlattıkları zaman gerçekten öyle bir iş mi var? diye şok geçireceğimiz binlerce iş ve meslek.
Oysa bize öğretilen ve dayatılan, hızla okulu bitirip, kolay iş bulup en çok para ödenen işleri öğreniyor ve hepimiz aynı okullara, bölümlere, şirketlere ve rollere girmek istiyoruz.
Asıl yapmak istedikleriniz bunlardan biri değil ve hâlâ “Benden ne olur? Ne yapmak istiyorum ve bende birikenlerle ve üstüme ekleyeceklerimle bu yola çıkabilir miyim” sorusunu kendinize sorduğunuz zaman eyleme geçeceksiniz.
Başkası olmak yerine kendi istediğiniz amacı, yaşamı ve işi seçtiğinizde kimse size dur demeyecek ve onları dinlemek yerine onlar sadece size özel olan hikâyenizi dinleyecekler.
Başlamak için ne çok sebebimiz var.
30 Aralık 2024 - 2025’te kim korkar LinkedIn’den?
26 Aralık 2024 - 2024 yılı Z Raporumu açıklıyorum
23 Aralık 2024 - Bir adım önden ve arkana bakmadan yürü
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.