Dört şehirde 70 bin sinemasever Filmekimi’ne koştu
Kırılgan ve kritik bir dönemden geçerken iş yükümüz artıyor ve farklılaşıyor. İşimizi zenginleştirirken her çalışanın işinde ve iş dışında öncülük yapması önemli hale geliyor. Kendine has yaklaşımımızı geliştirmek için zaman ayırmak da gerekli.
Öğrendiğim, dinlediğim ve beslendiğim ve beni ben yapan yerlerde olmayı seviyorum. Bu bazen bir konferans, bazen beklenmedik bir karşılaşma, bazen de bir film oluyor.
Birlikte yan yana olma fikrinden uzak kalmak pandemide beni çok rahatsız eden duyguların başındaydı. Kendimi beslediğim ve geliştiğim damarların kesildiğini hissetmiştim.
Bu sefer pandemi olmadan benzer duygular içindeyim. Aynı sokakta ve mahallede insanlar birbirini görmüyor, duymuyor ya da aynı tepkileri vermesi gereken şeylere çok farklı tepkiler veriyor.
Sadece ülkemizde değil dünya üzerinde akla gelmez şeyler yaşanıyor. Adına çoklu krizler deniyor ve bu belirsizlik sadece bizi yani bireyleri değil ülkeleri de tahmin ve öngörü yapmakta zorluyor. Alıştığımız ve bildiğimiz doğrular değişiyor. En çarpıcı ve üzücü yanı da hem bireysel hem kitlesel değerlerimiz değişiyor.
Biri bitmeden diğeri başlayan savaş ve işgaller, batıda popülizmin yükselişi, uluslararası hukuk ve kurumlara duyulan güvenin yerlebir olması tüm dünya için belirsizlikleri artırıyor.
Doğru bildiğimiz ve inandığımız değer ve gerçeklere geri dönmemiz gerekiyor. İçinde iyi niyet, adalet, vicdan, ahlak, fedakarlık ve cömertlik olan ortaklıkları, işbirliklerini ve dostlukları tekrar kurmamız gerekiyor.
Yine komşularımıza, rakiplerimize, eski dostlarımıza gidip nasılsın dememiz ve oturup baştan başlamamız gerekiyor.
Dünyayla hiç bu kadar yakınlaşmamıştık. Her olan bitenin sanki yanı başımızda olduğu hissine kapılmamıştık. Bu kadar çoklu belirsizlik ve denklemi anlamaya çalışmamıştık.
Bu ortamda iş kurmak, iş, ekip ve bağlılık yönetmek, inovasyon yapmak çok zor. Yarını okumak, trendleri ve içgörüyü anlamak gittikçe zor bir hale geliyor. Kaygılı çalışanlar, yöneticiler, müşteriler, tedarikçiler ve patronlar öncelikle elindekini korumaya odaklanacaktır.
O kadar çok şeyi değiştirmeye ihtiyacımız var ki, çok hızlı değişen dünyada gelişmeleri yakalamaya çalışırken etrafımızda yaşanan gelişmeleri iyi tespit etmeli ve önlemleri almalıyız.
İş dünyasında ve ekosistemde takımları yöneten liderlere yine önemli işler düşüyor. Bu belirsizliği yönetmek ve paydaşları mutlu etmek için önce kişisel motivasyonu sağlamak önemli.
Konu yine dönüp dolaşıp gençlere, işleri gelecek yıllarda devredeceğimiz yeteneklere geliyor. İş hayatında hepimizin farklı öğrenme-öğretme yolu ve yöntemleri oldu.
Ama en iyisini birlikte çalıştığımız yönetici ve iş arkadaşlarımızdan öğrendiğimize inanırım. Bunun üstüne alınan ders ve eğitimlerin etkisini daha büyük çarpanlarla ifade ederim.
Her birimiz farklı liderlik yolculuklarımız ve deneyimlerimiz ile gençlere ilham ve özgüven vermeye devam etmeliyiz.
En büyük önceliğimiz gençlere kendi hayatlarına liderlik etmeleri konusunda rehberlik etmek, onlara iş dünyasında başarılı olmak için neler yapabilecekleri hakkında içgörüler ve aynı zamanda sürdürülebilir liderlik anlayışlarımızı sunmak.
Gençlerin işine dört kolla sarılması ve bu belirsizlik ortamında bile liderlerine güvenmesi ve öğrenmeye devam etmesi olumlu bir iklim ve özgüven yaratacaktır.
Burada kendi yaşadığımız yolculukları önümüze koyalım, bizi biz yapan dönüm noktalarını düşünelim.
İş hayatında öğrendiklerimiz yanında kişisel hayatta yaptıklarımız ve yaşadıklarımızın liderliğimiz üzerinde de nasıl bir etki yarattığını ve bu vasıflarımızı nasıl geliştirdiğimizi düşünerek örneklerle anlatmak hepimize iyi gelecektir.
Benim yolculuğumda beni ve iş yönetim şeklimi etkileyen o kadar çok şey var ki.
Belki de bu yazıyı yazmamın sebebi her türlü olumsuzluğa rağmen yüzümü güldüren FilmEkimi. “Geldi iki gözümün çiçeği” temasıyla bizi bu güzel havada sinemalara sokmaya ve farklı ülkelerde farklı evlere ve hayatlara konuk etmeyi başarıyor. Ve benim için bunu 40 yıldan fazladır yapıyor.
Onun üstüne çeşit çeşit denediğim ama oynamak yerine seyirci olmayı daha çok sevdiğim spor aktiviteleri var. Basketbol, futbol son olarak voleybol aşkım ilkokulda okul bahçelerinde başlayan bir maceram. Antrenmana gittiğimde bile benimki bittikten sonra kalıp büyüklerin antrenmanını seyretmekten daha çok zevk alırdım.
İşte hâlâ takım oyunu oynama ve takımdaki herkesin farklı ve çok önemli rolleri olduğunu bilme gerçeğini okulda değil sahada öğrendim. İyi bir gardın veya pasörün yoksa en iyi şutör ya da pasör çaprazı olman sonucu değiştirmiyor.
En iyi oyunculardan kurulu takımın başına yetersiz ya da hazır olmayan bir koç veya lider korumak da şampiyon olmaya yetmiyor. Takım ve oyuncu dinamiklerini ayrı ayrı bilmek ve tanımak, dinlemek ve anlamak sonucu değiştirebiliyor.
Bambaşka kafada ve disiplinde insanlarla tanışmak ve dost olmak. Bu bazen bir yönetmen, bazen marangoz bazen de apartman görevlisi. Aylardır üstünde çalıştığınız bir yenilik fikrinin son kilidini açmak için bu konuşmalardan alacağınız ilham yapacağınız 200 toplantıdan daha değerli olabilir.
Yine başka kafada ve kültürlerde yetişen ve çalışan iş arkadaşlarıyla üretmek işi renklendiriyor, rutinden çıkarıyor.
Ayrıca liderliğin sadece iş hayatında değil kişisel hayatımızda da nasıl bir değişim yarattığını, etki alanını nasıl büyüttüğünü ve liderlik özelliklerimizi ve yetkinliklerimizi geliştirmeye nasıl devam ettiğimizi örneklemek ve paylaşmak iyi bir iletişim yöntemi olabilir.
Gerçek ve paylaşımcı yöneticiler bu dönemlerde çok daha öne çıkar. Daha fazla temas ve iletişim, daha çok toplumsal konulara çözüm önerileri, daha fazla sivil toplum katkıları tüm çalışanlar için hem moral hem motivasyon kaynağı olacaktır.
Bireysel ve topluluk olarak yapılan ve desteklenen sosyal sorumluluk işleri iyi yapmanın dışında kişisel tatmin ve iyi olma halini artıracaktır.
İnsanları iş için de eyleme çağırmak, yeni fikir projeleri başlatmak, yeni süreçler tasarlamak, çalışan bağlılığında çıkan büyük sorunlara odaklanmak ve çözmek, gerçek ve etkisi büyük alanlara el atmak, iş sonuçlarını ekiple paylaşmak, hata ve başarısızlığı anlatmak ve kucaklamak, alınan dersleri yazmak, başarıları büyük kutlamalarla kutlamak bu süreçte çok kritik rol oynayacaktır.
Özellikle iş hayatına son yıllarda gelen veya gelmeye hazırlanan gençlerin kaygısı, endişesi çok yüksek ve ne olduğunu anlamaya çok ihtiyaçları var. Her şey çok iyiymiş gibi yapılan güzellemeler işe ve yönetime olan güveni sarsar.
Daha önce yaşanan ve benzer kriz ve belirsizlik dönemlerinde alınan önlemler, ortaya çıkan iyi örnekler, yapılan iyi işler ve sonuçları sürekli tekrarlanmalı ve sürecin en iyi şekilde aşılması için alınan önlemler ve eski tecrübeler sıklıkla paylaşılmalıdır.
Sürekli ve kapalı kapalı kapılar arkasında yapılan toplantılar güveni ve bağlılığı sarsacaktır. Alınan önlemler ve atılacak adımlar için katılımcı ve adil yapılan plan ve programlar sakin ve adım adım iletişim halinde uygulanırsa daha iyi benimsenir.
Kırılgan ve kritik bir dönemden geçerken hepimize düşen iş yükü artıyor ve farklılaşıyor. İşimizi zenginleştirirken her çalışanın işinde ve iş dışında öncülük yapması önemli hale geliyor. İş dışından çok beslenen kendine has yaklaşımımızı geliştirmek için de zaman ayırmak ve emek vermek önemli.
Attığımız cesur adımları ve hem iyi ve hem de başarısızlık örneklerimizi anlatarak, çoğaltarak ve yayarak birbirimize güç ve enerji vermeye devam edelim.
21 Kasım 2024 - Risk al, duvara tosla ve Deli Dumrul ol
18 Kasım 2024 - Sana mı kaldı? Üstüne vazife olmayan işlere girme
14 Kasım 2024 - Kurumsal dünyadan yeni dünyaya geçiş atlasım
11 Kasım 2024 - Otostopçunun Galaksi Rehberi: En son ne zaman ilk defa yeni bir şey yaptın?
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.