Sıfırdan başlamak zor iş. Ama sıfırdan başladıklarımız bizi daha mutlu edecekse ve gerçek bir iz bırakacaksak — neden olmasın? Hiç “En sevdiğin rakam ne?” diye sorulduğunda “sıfır” diyen birini duydunuz mu? Ben de duymadım.Ama artık benim sevdiğim rakam “sıfır.
Bizi en çok heyecanlandıran işi bulmak kolay değil. Bahçıvandan bilim insanına, iş insanından sivil toplumcuya, mühendisten ressama, öğretmenden astronota dönüşmek mümkün. Önce kalbimizi çarptıran, heyecan duyacağımız işi bulmalıyız; üstüne biraz korku olması iyidir. Hiç bilmediğiniz işlere sıfırdan başlamayı düşünmek bile size zor gelmiyor mu? On yıl, yirmi yıl boyunca aldığınız dersleri, biriktirdiğiniz deneyimleri, uzmanlıkları—tam da en iyi sattığınız noktaya gelmişken aklınıza yapışan “Bu mudur?” sorusunun hiç susmadan uğuldaması…
Aynı şirkette pozisyon ya da fonksiyon değişikliği için üç gün üç gece düşünürken; başka şehre, hatta başka ülkeye gitme tekliflerinde ayılıp bayılmadık mı? Her seferinde hayatımız film şeridi gibi gözümüzün önünden geçmedi mi?
Ben her yeni atama ve değişim gerektiren teklifte önce “hayır” dedim. Ayak diredim. “Bir düşün istersen” deyince daha da zorlandım; sordum, araştırdım, sonra ikna oldum. Sonra bu değişim işini sevdim — ben gidip iş istemeye başladım. İki-üç sene dolunca “Hadi bana başka işi verin” diye kapıları çaldım.
Sıfırdan başlamak zor ama güzel tarafları da çok. Her “zor” diye reddettiğim yeni iş, yeni pozisyon ve yeni ülke en güzel deneyimlerim oldu. O yüzden kabul etmediklerimin nasıl olacağını hiç öğrenemedim. Pişmanım. İtiraflarımın arasında sayarım.
Asya’da çalışma teklifini kabul etmeliydim. Vietnam’da bir iş ve sosyal hayat denemesi yapmalıydım. Kim bilir cebime neler koyar, ne kadar daha fazla şey öğrenebilirdim. Hâlâ da tekliflere açığım. İş değiştirmek, başka bir şirkete geçmek bile kolay değil Sektör, ülke, hatta grup değiştirmek vay vay vay…
Ama sanırım en zor soru şu: yaptıklarını sorgulayıp “Daha iyi hissedeceğim ve gerçek bir etki yaratacağım ne var?” sorusunu sormak. İşte 30’larda, 40’larda hatta 50’lerde “sıfırlamak” bu demek. Sıfırdan başlamak. “Ya olmazsa? Ya tutmazsa?” “Tutmazsa bildiğim hayata geri dönerim” cevabını kendine vermek, verebilmek — bu kafayla ilerlemek lazım.
Bizi en çok heyecanlandıran işi bulmak kolay değil. Bahçıvandan bilim insanına, iş insanından sivil toplumcuya, mühendisten ressama, öğretmenden astronota dönüşmek mümkün. Önce kalbimizi çarptıran, heyecan duyacağımız işi bulmalıyız; üstüne biraz korku olması iyidir. İdeali, heyecan 5 birimse korku 1–2 birim olmalı. Yeni bir konu, yeni insanlar, yeni ortamlar, yeni ortaklar Evet zor, itiraf ediyorum.
Anlatıldığı ve yazıldığı kadar kolay olmuyor, olmadı. Ama çevremde CEO’lar, genel müdürler gelip “Kafamda beni heyecanlandıran bir şeyler dönüyor; artık yaptığımın dışında başka bir şeyi, başka insanlarla yapmak istiyorum” dediğinde mutlu oluyorum.
Bu işi yapanlarda gözlemlediğim özellikleri kendime örnek alıyorum;
Az sorup çok yapıyorlar.
Az kaygılanıp hızlı eyleme geçiyorlar.
Farklı açılardan bakıp risk alıyorlar.
Heyecanı ve yoldaki iniş çıkışları atlatma yöntemleri bana ilham veriyor.
Büyük adımlar yerine küçük adımlarla başlayabiliyorlar.
Değişimden korkmak yerine değişime açıklar.
İtibar kaybı, gelir kaybı korkusundan daha önemli bir dertleri var.
Sevdiği işi yapmak ve bundan etki yaratmak onların en tepe hedefi.
Adım adım, nefes alarak, soru sorarak, düşe kalka devam ediyorlar.
Sıfırdan başlamak zor iş. Ama sıfırdan başladıklarımız bizi daha mutlu edecekse ve gerçek bir iz bırakacaksak — neden olmasın? Hiç “En sevdiğin rakam ne?” diye sorulduğunda “sıfır” diyen birini duydunuz mu? Ben de duymadım.Ama artık benim sevdiğim rakam “sıfır”.
Hayatı Sıfırlamak?
Hiç bilmediğiniz bir işe sıfırdan başlamayı düşünmek bile size zor gelmiyor mu? On yıl, yirmi yıl boyunca dersler, deneyimler, insanlar, uzmanlıklar… Tam da “en iyi” olduğunuz noktada zihninizde yankılanan o ses:
“Bu mu?”
Susmaz. Uğuldar. Kafanın içinde dönüp durur.
Aynı şirkette pozisyon değişikliğini üç gün üç gece tartışırken, başka şehre taşınma ya da ülke değiştirme tekliflerinde bayılmadık mı hepimiz?
Ve her seferinde hayat, film şeridi gibi gözümüzün önünden geçmedi mi?
Ben her teklif geldiğinde önce “hayır” dedim. Ayak diredim. Sonra patronum, yöneticim ya da eşim-dostum, “Bir düşün istersen” deyince… düşündüm. Araştırdım. İkna oldum. Ve garip bir şey oldu: Değişimi sevdim.
Zamanla ben gidip iş istemeye başladım. İki-üç sene geçince, “Hadi bana başka işi verin” diye kapıları çaldım.
Ama… sıfırdan başlamak zor. Bir güzelliği olmadı mı peki? Oldu.
Her yeni iş, yeni pozisyon, yeni ülke—ilk başta ne kadar ürkütücü gelse de—hayatımın en değerli deneyimlerine dönüştü.
Asya teklifini reddetmeseydim?
Vietnam’da bir dönem yaşasaydım?
Kim bilir cebime neler koyar, bana neler öğretirdi…
Pişmanlıklar listemde hep oradalar.
Bugün hâlâ tekliflere açığım.
Çünkü iş değiştirmek kolay değil. Şirket değiştirmek kolay değil. Hele sektör, ülke, hatta kıta değiştirmek… hiç değil.
Ama en zoru, insanın kendine şu soruyu sorması:
“Daha iyi hissedeceğim, daha büyük etki yaratacağım ne var?”
İşte, 30’larda, 40’larda, hatta 50’lerde “sıfırlamak” tam da bu.
Evet zor.
“Ya olmazsa? Ya tutmazsa?”
O zaman cevap basit: “Tutmazsa bildiğim hayata geri dönerim.”
Bizi en çok heyecanlandıran işi bulmak kolay değil. Ama imkânsız da değil.
Bahçıvandan bilim insanına, iş insanından sivil toplumcuya, mühendisten ressama, öğretmenden astronota… Herkesin içinde bir başka “ben” saklı.
Formül mü?
Heyecan 5 birim, korku 1–2 birim. Fazlası cesareti boğar, azı tadı kaçırır.
Çevremdeki CEO’lar, GM’ler geliyor;
“Kafamda yeni bir şeyler dönüyor. Artık yaptığımın dışında başka bir şey yapmak istiyorum” diyor.
İşte o an ben çok mutlu oluyorum.
Çünkü görüyorum:
Az konuşup çok yapıyorlar.
Kaygıya saplanmadan harekete geçiyorlar.
Farklı açılardan bakıp risk alıyorlar.
Büyük adımları beklemeden küçük adımlarla başlıyorlar.
Değişimden korkmak yerine kucaklıyorlar.
İtibar kaybı, gelir kaybı korkusuna teslim olmuyorlar.
Sevdiği işi yapmak ve bundan etki yaratmak—hedeflerinin en tepesinde bu var. Adım adım, düşe kalka, nefes ala ala ilerliyorlar.
Sıfırdan başlamak zor.Ama sıfırdan başlamak bizi daha mutlu edecekse, ardımızda iz bırakacaksa…
Neden olmasın?
Şimdiye kadar hiç kimsenin “En sevdiğim rakam sıfır” dediğini duymadım. Ama ben artık diyorum. Çünkü sıfır, yeni bir hikâyenin başlangıcı.
1 Aralık 2025 - Bir 20’lik bir 50’lik… Dedim ki: Biz olduk ‘bir 70’lik.’
24 Kasım 2025 - Amerika Rüyamız ve eve dönüş
17 Kasım 2025 - Kimse bizi OUT etmeden, kendimizi IN edelim!
10 Kasım 2025 - Rahat Batanlar Kulübü’ne Hoş Geldin!
3 Kasım 2025 - Yoksa siz de merakı kurumsallaştıramadıklarımızdan mısınız?
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.