Her kuşağın farklı ve iyi özellikleri var. Gelin, birleştirelim. Çatışmayı buluşmaya çevirelim. Kuşaksız bir dünya yaratmanın peşine düşelim. Gençleri oyuna katalım ve inanalım. Çünkü gençler varsa, daha iyi bir dünya var.
Bizi de aranıza alırsanız biz de sizin gibi daha cesur, atak ve maceracı tekrar olabiliriz. Bizler buna hazırız. Yeter ki bize gelin, “peşimize takılın” deyin. Birlikte düşünüp taşınıp, anlaşıp yan yana duralım. Kol kola girelim. Kurumsaldan ayrılıp hem girişim kuran hem de büyük büyük firmalardan büyümekte olan girişimlere geçen her yaştan insan tanıyorum. 18 yaşında gençler de var, Y ve Z kuşakları da, hatta benim gibi boomer’lar da. Ellili yaşlarında, en global kişisel bakım şirketinden çıkıp börek üretim tesisi kuran arkadaşım da var. Otuzlarında, parlak bir kariyerde ilerlerken amacını hayata geçirmek için girişimini kuran ya da yeni heyecan arayıp bir girişime geçenler de. Yirmilerinin başında, kısa bir kurumsal deneyimin ardından ortağını bulup yeni iş kuranlar da var. 18 yaşında memleketinden İstanbul’a üniversite okumaya gelip, 22 yaşına kadar sekiz iş batırıp, sonuncusunda dünyaya açılma potansiyeli yakalayanlar da.
Son zamanlarda konuştuğum girişim kurucuları ve yöneticileri, iyi çalışan bulmak için gözlerini daha çok kurumsala çevirmiş durumda. Oradan çekecekleri genç ve üst düzey yetenekleri etkilemek için çaba içerisindeler.
Çok büyük pozisyonları ve kurumsal işleri bırakarak girişim kuran ve girişimde çalışanların sayısı artıyor. Daha da artmalı.
En başa dönersek, üniversiteden mezun olurken de, iş hayatında çalışırken de hep aynı sorular:
Bu sorular ve düşünceler hepimizin gündeminde oldu, olmaya da devam edecek. Her yaşta, her çağda kurumsalda kalmak için birçok sebep var. Kurumsalın bize öğrettiği ve hepimizi tembelleştiren en büyük “yetkinlik” bahane bulma değil mi? Kurumsalda 32 yıl çalışırken benim de şahane bahanem şuydu:
“Ben zaten kurumsalda girişimci kafa gibi çalışıyorum.”
Kendi işimi yönetiyor gibi kararlar veriyor, ekipler yönetiyorum. Üstelik etkim ve bütçem çok daha büyük.
Koca işler, koca markalar yönetiyorum. Dünyayı fethediyorum. Girişimim olsa bu haz ve büyüklük mümkün olmaz, diye düşünmüştüm. Geçen hafta sahnede birinden daha aynı cevabı duyunca, “Ne güzel bahane uydurmuşuz” dedim kendi kendime.
Oradaki yanılgı şu: Girişimde tüm kararları sen alırsın, işi sen yönetirsin, ekipleri sen kurarsın, dünyaya kendi markanı sen açarsın. Tüm hazzı ve sorumluluğu seninle birlikte ekip yaşar. O iş senindir ve hazzı başka hiçbir yerde yoktur. Tabii zorluğu da. Bu kadar bilgi birikimi ve network varken neden hâlâ bir girişim kurmak yerine kurumsala ve patrona hesap vermeyi tercih ediyoruz? Değişim mi korkutuyor bizi? Başarısız olma korkusu mu?
Yılların getirdiği konfor, en iyilerle çalışma alışkanlığı, uzmanlığın verdiği rahatlık… Belki de daha çok başarısızlık korkusu. Yeni dünyayı tanımak ve anlamak için her kuşağın yaşadığı, deneyimlediği ve öğrendiği farklı öğretiler var. Aynı kavram, her birimiz için farklı şeyler ifade ediyor:
İş, özgürlük, gelecek, çevre, gençlik, umut…
İşte biz bu farklılıklardan beslenmek zorundayız. Farklı yaşlar, kültürler, diller, kuşaklar, renkler, fikirler bizi besleyecek.
Gençliğin enerjisi, tutkusu, cesareti, hızı… en çok ihtiyaç duyduğumuz şey. Her yeni kuşak, dünyaya yeni bir güzellik ve değer ekliyor. Unuttuğumuz, vazgeçtiğimiz, bilmediğimiz kavramları ve eylemleri bizimle tanıştırıyor. Kuşak çatışması diye yıllarca bize yutturulan şey aslında yok. Gençleri dinlememek, onları anlamamak için eski kuşakların yarattığı olumsuz bir efsane.
“Yeni kuşaklar zaten anlamaz, gençlerde bizdeki deneyim ve tecrübe yok. Şimdi onlar öğrenip anlayana kadar biz bildiğimiz yoldan devam edelim. Onlar kendi dönemleri geldiğinde bildiklerini yapsınlar” artık diyemeyiz.
Artık beraber düşünmeli ve üretmeliyiz.
Her kuşaktan farklı yaş ve bakış açısıyla düşünmek ve üretmek güzel. Çünkü genç olmak güzel.
Gençler gibi özgür düşünmek ve istediğini yapmak, aceleci olmak, hayata daha pozitif bakmak, daha güzel bir dünya hayali kurmak, hayal kurmak güzel. Her yeni kuşak bir önceki kuşaktan daha heyecanlı, daha sabırsız, daha meraklı, daha eyleme dönük olmadı mı? Şu kesin:
Bir sonraki kuşak, bir öncekinden daha cesur, daha akıllı ve dünyaya daha hâkim.
Bizi de aranıza alırsanız biz de sizin gibi daha cesur, atak ve maceracı tekrar olabiliriz. Bizler buna hazırız. Yeter ki bize gelin, “peşimize takılın” deyin. Birlikte düşünüp taşınıp, anlaşıp yan yana duralım. Kol kola girelim. Her kuşağın farklı ve iyi özellikleri var. Gelin, birleştirelim. Çatışmayı buluşmaya çevirelim. Kuşaksız bir dünya yaratmanın peşine düşelim. Gençleri oyuna katalım ve inanalım. Çünkü gençler varsa, daha iyi bir dünya var.
1 Aralık 2025 - Bir 20’lik bir 50’lik… Dedim ki: Biz olduk ‘bir 70’lik.’
24 Kasım 2025 - Amerika Rüyamız ve eve dönüş
17 Kasım 2025 - Kimse bizi OUT etmeden, kendimizi IN edelim!
10 Kasım 2025 - Rahat Batanlar Kulübü’ne Hoş Geldin!
3 Kasım 2025 - Yoksa siz de merakı kurumsallaştıramadıklarımızdan mısınız?
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.