Yeni araştırmalar 18-30 arasındaki gençlerin dünyanın her yerinde ideolojik olarak bölündüğünü gösterdi. Erkekler muhafazakarlık ve maçoluğun kabul gördüğü sağa, kadınlar özgürlükleri ve çeşitliliği savunan sola kayıyor.
Geçen bir hafta içinde iki ayrı İngiliz gazetesi farklı kaynaklardan yola çıkarak aynı analizde birleşti: Yaşları 18-30 yaş arasında değişen erkeklerle kadınlar arasındaki ideolojik ayrışma giderek derinleşiyor. Erkekler muhafazakar değerleri benimseyip maço rol modellerine yönelirken, kadınlar özgürlük, eşitlik gibi değerler etrafında birleşiyor.
İlk analiz 26 Ocak’ta Financial Times’ta yayınlandı. John Burn-Murdoch’un yazısı şu soruyla başlıyor:
“Kamuoyu araştırmalarının en sağlam temellerinden biri, her neslin politika ve genel ideoloji açısından bir bütün olarak hareket etme eğiliminde olduğudur. Aynı kuşaktan insanlar benzer deneyimleri paylaşır, hayatın büyük kilometre taşlarına aynı zamanda ulaşır ve birbirleriyle aynı mekanlarda etkileşime geçer. Öyleyse Z kuşağının bazı konularda aşırı ilerici, bazı konularda şaşırtıcı derecede muhafazakar olduğu yönündeki araştırmaları nasıl okumalıyız?”
Stanford Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulunan Alice Evans’a göre sorunun cevabı otuz yaş altı genç kadınlarla erkekler arasındaki ideolojik farkın son yıllarda giderek daha fazla açılmasında saklı. Artık bir değil iki farklı Z kuşağı var.
Rakamlara boğulmaya gerek yok, John Burn-Murdoch’un hazırladığı grafik (soldan sağa) Güney Kore, ABD, Almanya ve İngiltere’deki durumu apaçık gösteriyor. Kadınları simgeleyen kırmızı çizgi kelimeye Amerikan siyasetinde verilen anlamla, yani solculuk anlamında liberale doğru çıkarken erkekleri gösteren mavi okun yönü daha çok Amerika’da Cumhuriyetçi Parti’de temsil edilen muhafazakarlığa çevrilmiş.
Bu fark İngiltere ve Almanya’da daha az, ABD’de fark biraz daha açılıyor. Güney Kore’de ise iyice derinleşiyor.
John Burn-Murdoch bu grafiği araştırma şirketi Gallup’un Güney Kore, Almanya, ABD ve İngiltere’de seçim araştırmalarının ve Amerikan yaşamı üzerine yapılan anketlerden gelen verilerle oluşturmuş.
İkinci haber veri olarak King’s College London’ın Ipsos araştırma şirketine yaptırdığı anketi kullanan The Guardian gazetesinden.
Gazete araştırmanın çarpıcı noktalarını şöyle aktarıyor.
* 16-29 yaş arası erkeklerin dörtte biri erkek olmanın kadın olmaktan daha zor olduğuna inanıyor.
* Bu yaş grubunda “feminizm yarardan çok zarar getirdi” diyen erkekler böyle düşünen 60 yaş üstü erkeklerden daha fazla. Gittikçe daha çok kadının feminizmi benimsediği düşünülürse bu Z kuşağı için derin ayrışma konularından biri.
* 16-29 yaş arası erkeklerin beşte biri sık sık kadınları aşağılayan görüşleriyle bilinen sosyal medya fenomeni Andrew Tate’i olumlu bir figür olarak görüyor.
Tanımayanlar için sosyal medyada 8.7 milyon takipçisi olan eski bir kickboksçu Tate Romanya’da insan kaçakçılığı yapmakla ve kadınlara cinsel istismarda bulunmakla suçlanıyor. Kadınlara şiddet uyguladığı açık şekilde söylüyor ve kendini ‘mizojenist’ (kadın düşmanı) olarak tanımlıyor.
King’s College London’dan Prof. Bobby Duffy “Normalde genç nesiller gençleşen sosyal normlara daha rahat adapte olurlar” diyor ve anket sonuçlarını “alışılmadık” olarak niteliyor.
Yine King’s College London’dan Prof. Rosie Campbell nedenlerle ilgili “Bu grup insanın bilgiye sosyal medyadan ulaşmasının mutlaka bir payı vardır” diyor.
Her iki gazetenin haberi de sosyal medyada büyük ilgi gördü, hakkında yorumlar yapıldı. Kimilerine göre önümüzdeki dönemin en büyük meselelerinden biri bu ayrışma olacak.
Peki ne oldu da böyle oldu, eski kuşaklar ortak müştereklerde buluşabilirken gençler nasıl bu kadar ayrıştı?
Cevabı yine Dr. Alice Evans’ın araştırmalarında bulmak mümkün: Erkekler ve kadınlar yakın ilişkilerin, dindarlığın ve otoriterliğin hakim olduğu toplumlarda benzer düşünme eğiliminde oluyor.
Öte yandan daha özgürlükçü toplumlarda kamusal alanda kadınların etkisinin artması, ekonomik sıkıntılar, sosyal medyaya hapsolan ya da ağırlıklı olarak ondan beslenen hayatlar cinsiyetler arası farklı politik ve sosyal görüşlerin şekillenmesine katkıda bulunuyor.
Alice Evans araştırmalarını ve analizlerini sık sık paylaşıyor. Yanlış anlaşılmak istemediğini, cinsiyet eşitliği konusunda elbette çok ilerleme kaydedildiğini belirtiyor. Onun esas vurguladığı erkeklerle kadınlar arasındaki makasın açılması.
Zaman zaman oğullarımız ve kızlarımız arasındaki farklara bakıp “Erkekler daha geç büyüyor, bir yaşta birbirlerini yakalıyorlar” deriz, doğru da. Yine de bu kez “farklı bir fark”ı konuşuyor olabiliriz. Bırakın birbirini yakalamayı iki cinsin birbirinden uzaklaştığı bir kuşak yetişiyor olabilir.
Kimilerine göre önümüzdeki yıllarda en çok konuşacağımız sosyal trendlerden biri bu olacak. Bu küresel eğilimin Türkiye’deki yansımaları da belki ki uzun uzun konuşulacak.
18 Kasım 2024 - Muazzez İlmiye Çığ’dan dört hayat dersi
7 Kasım 2024 - Brandweek’te ilk gün: Ekrem İmamoğlu çerçeveyi çizdi, Daron Acemoğlu içini doldurdu
13 Ekim 2024 - ‘Rüya kortej’ kadına şiddete hayır diyor
7 Ekim 2024 - Baykuş bulundu, sıra avcıda: Fransa’da 31 yıldır devam eden hazine avı sona erdi