55. Gün
12 Eylül 2023
Cumhuriyet'e 100 Gün
Lozan Antlaşmasından 29 Ekim’e günbegün yaşananlar
Mustafa Kemal, Ali Galip olayını nasıl hükümeti düşürme fırsatı olarak kullandı

Sivas Kongresi’ni engellemek isteyen İstanbul’daki Damat Ferit hükümeti, Elazığ Valisi Ali Galip Beyi yanına Kürt çetecileri ve bir miktar asker de alarak Sivas’a Mustafa Kemal’i tutuklamaya göndermek istedi. Ama girişim ters tepti.

Mustafa Kemal, Ali Galip olayını nasıl hükümeti düşürme fırsatı olarak kullandı

Sivas Kongresi öncesinde İstanbul’daki Damat Ferit hükümeti son derece tedirgin, çünkü Anadolu’da başlayan Müdafa-i Hukuk hareketi, Batılı ülkelerin nezdinde İstanbul’un yerini almakta. Hükümetin Anadolu’ya bağları zaten giderek azalmakta, artık daha çok sayıda askeri ve sivil memur emirlerini doğrudan Mustafa Kemal’den ve Heyeti Temsiliye’den almakta.

İşte bu ortam içinde Damat Ferit hükümeti son bir çare olarak Mustafa Kemal ile arkadaşlarını tutuklamak ister. Mustafa Kemal’in Sivas’a gideceği bilinmekte ama hükümet onu tutuklaması için Sivas Valisine güvenmiyor, zaten o vali de emirlerini Mustafa Kemal’den alıyor. O yüzden bir hayli uzaktan, Elazığ’dan yardım istiyor İstanbul.

Dönemin İçileri ve Savunma Bakanları 3 eylülde, yani Sivas Kongresi’nin toplanmasından bir gün önce ortak bir telgrafla Elazığ Valisi Ali Galip’ten Sivas’a gidip Mustafa Kemal’i tutuklamasını istiyor. İçişleri Bakanı Adil ve Savunma Bakanı Süleyman Şefik imzalı bu telgrafı Mustafa Kemal Nutuk’a olduğu gibi almış, oradan aktarıyoruz:

Padişah’ın hakkındaki yüce buyruğu bu gün çıkacaktır. Bu bakımdan kesinlik kazanmıştır. Talimat şudur: Bildiğiniz üzere, Erzurum’da, Kongre adı altında birkaç kişi toplanarak birtakım kararlar aldılar. Ne toplananların, ne de aldıkları kararların bir değeri ve önemi vardır. Ancak, bu durumlar ülke çapında bir takım dedikodulara yol açıyor. Avrupa’ya da pek abartılarak yansıtılıyor. Bundan dolayı da, kötü etkiler yaratıyor. Ortada önem verilmeye değer hiçbir kuvvet ve hiçbir olay bulunmadığı halde, sırf bu abartma ve kötü etkilerden endişeye düşen İngilizler’in, yakında Samsun’a epeyce bir kuvvet çıkaracakları tahmin ediliyor. Hükûmetin her yere olduğu gibi size de gönderdiği, bilinen genelgeye aykırı hareketler devam ederse, çıkarılacak yabancı kuvvetlerin Sivas’ı ve oradan daha da ilerleyerek birçok yerleri işgal etmeleri ihtimalden uzak değildir. Bu da, memleketin çıkarlarına elbette aykırıdır. Erzurum’da toplanan şahısların yakında Sivas’ta birleşerek yine bir kongre toplamak istedikleri, olaylarla ilgili haberleşmelerden anlaşılıyor. Böyle beş on kişinin orada toplanmasından hiçbir şey çıkmayacağı hükûmetçe bilinmektedir. Ne var ki, bunları Avrupa’ya anlatmak mümkün değildir. İşte bunun içindir ki, onların orada toplanmasına meydan vermemek gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için, her şeyden önce, Sivas’ta hükûmetin tam olarak güvenini kazanmış ve memleketin iyiliğine olan tebligatı, olduğu gibi yerine getirmeye azimli bir vali bulundurmak gerekmektedir. Yüksek şahsınızı onun için oraya gönderiyoruz. Gerçi, Sivas’ta kongre toplamak isteyen birkaç kişiye engel olmak o kadar güç bir şey değilse de, yüksek dereceli sivil memurlarla, komutanların, subayların ve askerlerden bazılarının da bunlarla aynı düşüncede olmaları dolayısıyla, hükûmetin aldığı tedbirleri ellerinden geldiğince boşa çıkarmaya ve bilinen şahısları güçleri yettiği kadar korumaya çalışacakları göz önünde bulundurularak güvenilir bir iki yüz kişinin yanınızda bulunması başarı sağlama bakımından uygun görülmektedir. Bundan dolayı, daha önce yazdığım gibi oralardaki Kürtlerden güvenilir yüz elli kadar atlıyı yanınıza alarak, oradan niçin gidildiğini hiç kimseye sezdirmeden, Sivas’a hiç kimsenin beklemediği bir zamanda vararak, vali ve komutanlığı hemen ele alacak ve sayıları az olmakla birlikte oradaki jandarma ve askeri iyi kullanarak toplantıya meydan vermemiş olacağınız ve orada bulunanlar varsa hemen yakalayıp, göz altında İstanbul’a gönderebileceğiniz açıktır. Böylece, kazanılacak hükûmet nüfuz ve otoritesi, içeride macera peşinde koşanları yıldırarak bir daha bu gibi kötü hareketlerin meydana gelmesini önleyeceği gibi, dışarıda da pek iyi bir etki yapacak, yabancıların asker çıkararak oraları işgal etmek konusundaki tasarılarından vazgeçmeleri için hükûmetçe yapılacak müracaat ve teşebbüslere sağlam bir dayanak oluşturacaktır. Zaten, Sivas halkının bazı tanınmış kimselerinden araştırılarak elde edilen doğru bilgilere göre, halk bu politikacıların kışkırtmalarından, para toplamak için yaptıkları baskılardan pek nefret etmiş. Bu hareketlerin önlenmesi için, hükûmete her türlü yardıma hazırdır. Orada derhal jandarmaya yazılacak, istenildiği kadar asker bulunacağı, bunlara nüfuzlu kimseler tarafından özel olarak yardım edileceği haber verilmektedir. Bu şekilde, yeteri kadar ve hükûmete kuvvetle bağlı jandarma birliği kurulduktan sonra, birlikte götüreceğiniz süvarileri hoşnut ederek yerlerine göndeririz. İşte, alınacak tedbirler bundan ibarettir. Bunun kolaylıkla ve başarıyla uygulanması, sadece son derece gizli hareket etmeye bağlıdır. Sivas’a tayininizden, hattâ o taraflara gideceğinizden kendi aileniz içinde en çok güvendiğiniz bir tek kimseye bile bahsetmeyiniz. Sivas’a girinceye kadar, maksadınızı yanınızdakilere bile sezdirmeyiniz. Bu başarının temel şartıdır. Bu itibarla, şimdilik ailenizi herhalde orada bırakarak, etraftaki aşiretleri teftiş için beş on gün kalacağınızı ailenize ve çevrenizdeki yakınlarınıza anlatarak, hemen yola çıkıp bir gün öncesinden Sivas’a ansızın girmeye gayret etmelisiniz. Oraya vardığınızda, aşağıdaki telgrafı gereken kimselere gönderip, valilik ve komutanlığı ele alarak hemen işe başlamalısınız. Bir yandan da makine başında durumu Bakanlığa bildirmelisiniz. Böylece, oradaki şartlar belli olur olmaz, size yine makine başında tarafımdan gereğine uygun tebligat yapılacaktır. Bu şekilde işe başladıktan sonra, ne vakit uygun görürseniz ailenizi ve eşyanızı Sivas’a getirtebilirsiniz. Yalnız şimdi orada bulunan Reşit Paşa’nın valilik görevinden alındığı, yerine bir başkasının gönderileceği her nasılsa duyularak, kendisi tarafından Bakanlığa başvurulmuş olduğundan ve adları bilinen kimselerin yakında Sivas’ta toplanmak istedikleri alınan haberlerden anlaşıldığından, boşuna bir dakika geçirilmeksizin bir an önce hareketle, oraya vaktinden önce ulaşmaya, gayret etmeniz, işin gereği olarak pek önemli ve zaruridir. Bu durum karşısında, ne zaman hareket edeceğinizin ve ne kadar zamanda oraya varabileceğinizin bildirilmesi gerekiyor. 

Sivas’ta ilgililere göstereceğiniz telgraf şudur: Zâtıâlilerinin Sivas ve komutanlığına tayinleri Meclis-i Vükelâ (Bakanlar Kurulu) kararıyla Padişah Hazretleri’nin yüce buyruklarına sunulmuş ve gereği şerefle onaylanmış olduğundan, hemen hareketle, bu telgrafı Sivas’taki sivil ve askerî memurlardan gerekenlere gösterip, vali ve komutanlığı üzerinize alarak göreve başlamanız ve durumu hemen bildirmeniz tebliğ olunur.

Alışılmadık derecede ayrıntılı talimatlar içeren bu telgraf, İstanbul hükümetinin Anadolu’daki egemenliğini nasıl kaybettiğinin de bir delili aslında. Ve haksız değiller, çünkü Mustafa Kemal, daha Alip Galip’in haberi yokken onun içinde bulunacağı bu komplodan haberdar ve tedbir almaya uğraşıyor.

Telgrafta belki dikkat çekmiştir, iki bakan vali Ali Galip’e 150 kişilik Kürt müfrezesi almasını söylüyorlar. Burada daha derin ve büyük bir olay var. Bakın, Sivas Kongresi devam ederken 6 Eylül günü Mustafa Kemal’e ulaşan bir telgrafta bakın ne deniyor:

“Bedirhanlı ailesinden Celâdet ve Kâmuran ile Diyarbakırlı Cemil Paşazade Ekrem adlarında üç şahsın, yanlarında, vaktiyle Diyarbakır ilinde aleyhimizde propaganda yapan bir yabancı subay bulunduğu halde silâhlı Kürtlerin koruyuculuğunda Elbistan ve Akçadağ üzerinden Malatya’ya geldikleri, orada Mutasarrıf ve Belediye Başkanı tarafından karşılandıkları…”

Kastedilen yabancı subay, İngiliz casus Noel. Burada kastedilen, İngiltere’nin bir Kürt ayaklanması çıkartmak istemesi ve bundan İstanbul hükümetinin de haberdar olması.

Mustafa Kemal bütün bu olayları, tek tek telgrafları da okuyarak Nutuk’ta ayrıntılarıyla anlatıyor. Burada önemli olan şey şu:

Vali Ali Galip bırakın Sivas’a gelip Mustafa Kemal’i tutuklamayı, kendisi kaçak duruma düşüyor, tutuklanmamak için Halep’e kaçıyor. İstanbul hükümetinin milli mücadeleyi engellemek için her şeyi yapabileceği ortaya çıkıyor.

Mustafa Kemal bu fırsatı kaçırmıyor. Türkiye’nin dört bir yanından Damat Ferit hükümeti aleyhine saraya telgraflar gitmeye başlıyor. Bu arada Heyeti Temsiliyi, Damat Ferit o görevdeyken İstanbul’la hiçbir telgraf haberleşmesine girmeyeceğini duyurup hatları kesiyor. Yani İstanbul, tamamen yalnız bırakılıyor.

Böylece bir yandan Heyeti Temsiliye Anadolu’da tek geçerli ve meşru hükümet gibi davranmaya başlıyor, böylece İstanbul Anadolu üzerindeki bütün egemenliğini kaybediyor, bir yandan da Anadolu’daki bütün devlet bürokrasisi Mustafa Kemal ve Heyeti Temsiliye’nin emir komutasına giriyor.

Bu krizi Milli Mücadele lehine bir silaha çeviren Mustafa Kemal, sonunda Damat Ferit hükümetinin istifasını sağlıyor.

55