Hikayemiz 1827 yılında, yani bundan neredeyse 200 yıl önce Fransa ile Almanya arasında kalan tartışmalı Alsace-Lorraine bölgesinde başlıyor.
Buradaki küçük bir kasabada Alman asıllı bir ailenin oğlu oluyor, ona anne babası Karl Dietrich adını koyuyor. Bu çocuk büyümeye başladığında ailesi tarafından henüz kendi ulusal birliği sağlamamış olan Almanya’nın öteki ucuna, Hamburg’a deniz subayı olması için okula yolluyor.
1843 yılında, yani Karl Dietrich henüz 16 yaşındayken okulunun öğrenci gemisiyle bir tura katılıyor. Gemi İstanbul’a geldiğinde Karl Dietrich gemiden denize atlıyor ve yüzerek kıyıya çıkıyor. Bildiği tek Türkçe kelime ‘Sultan.’ Onu söyleye söyleye yardım istiyor.
Şans bu ya, Sultan Abdülmecid’in huzuruna kadar çıkmayı başarıyor bu 16 yaşındaki delikanlı ve padişaha Osmanlı ülkesine sığınmak ve burada eğitim görmek istediğini söylüyor.
Ancak masallarda yaşanabilir bir öykü gibi bu öykü ve Abdülmecid 16 yaşındaki Karl’ın sığınma talebini kabul ettiği yetmezmiş gibi onu daha sonra Sadrazamlık da yapacak ve Osmanlı modernleşmesinde son derece kritik roller oynayacak olan Ali Paşa’ya ‘manevi evlat’ olarak veriyor. Karl’ın kaderi orada değişiyor.
Karl, müslüman oluyor ve Mehmet Ali adını alıyor; Harbiye’ye gönderiliyor ve tabii ki büyüyünce önemli bir subay, hatta ‘müşir’ yani mareşal bile oluyor. Müşir Mehmet Ali Paşa, Sultan Abdülhamid döneminde hayli önemli görevler yapıyor, Arnavutluk’ta son derece trajik biçimde hayatını kaybediyor.
İşte o Mehmet Ali Paşa, daha paşa olmazdan önce, Osmanlı’ya sığındıktan 10 yıl kadar sonra, o zamanın önde gelen paşalarından Hafız Paşa’nın kızı Ayşe Sıdıka hanımla evleniyor.
Bu evlilikten 4 tane kızı oluyor Mehmet Ali Paşa’nın.
Mehmet Ali Aybar, Nazım Hikmet, Oktay Rıfat…
Şimdi gelin o kızlara bakalım.
En büyük kız Hayriye Hanım, daha sonra 31 Mart Vakasını bastırmak için İstanbul’a yürüyen Hareket Ordusu’nun komutanı Hüseyin Hüsnü Paşa ile evlenmiş. Bu evlilikten doğan oğlu Tahsin Bey, Türkiye İşçi Partisi’nin efsanevi genel başkanı Mehmet Ali Aybar’ın babası.
Mehmet Ali Paşa ve Ayşe Sıdıka Hanımın ikinci kızları Leyla Hanım, Mustafa Celalettin Paşa’nın oğlu Hasan Enver Paşa ile evlenmiş. Bu evlilikten Celile, Münevver, Mustafa Celalettin, Mehmet Ali ve Sara isimli beş çocukları olmuş. Bu çocuklardan ressam Celile Hanım, Nazım Hikmet’in annesi, Münevver Hanım ise bir başka büyük şair Oktay Rıfat’ın annesi.
Karl Dietrich, yani Mehmet Ali Paşa’nın üçüncü kızı Zekiye Hatice Hanım, 1879 yılında İsmail Fazıl Paşa ile evlenir. Bu evlilikten iki erkek çocukları olur. Mehmet Ali ve Ali Fuat. Daha sonra Cebesoy soyadını alacak olan iki önemli isim.
Karl Dietrich veya Mehmet Ali Paşa’nın dördüncü kızı Adviye Hanım ise emekli albay Tevfik Bey ile evleniyor.
Bizim konumuz Ali Fuat Cebesoy. 1882’de İstanbul’da doğuyor ama babası Erzincan’da sürgünde olduğu için askeri okulu burada bitiriyor, ardından St. Joseph Lisesinden, Harbiye Mektebi’nden ve en son olarak da Harp Akademisi’nden mezun oluyor. Mustafa Kemal Atatürk’le arkadaşlığı Harbiye sıralarında başlıyor.
Mustafa Kemal’i dünürüyle tanıştırıyor
Ali Fuat Cebesoy’un babası İsmail Fazıl Paşa önemli bir asker ve yurt sever. Emekli olmasına ve ileri yaşına rağmen Kurtuluş Savaşı için Anadolu’ya geçiyor, Sivas Kongresinde delege, birinci Meclis’te milletvekili. 1921’de Ankara’da hayatını kaybediyor.
Onun büyük oğlu ve Ali Fuat Cebesoy’un ağabeyi Mehmet Ali (Cebesoy) daha sonra Damat Ferit hükümetlerinde Bahriye Nazırlığı da yapacak olan Mehmet Ali (Gerede) Beyin kızıyla evli.
Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra 1918’de Mustafa Kemal İstanbul’a gelmiş, önce annesinin Akaretler’deki evinde kısa süre kalmış, ardından bir süre Pera Palas Otelinde yaşadıktan sonra bugün müze olan ünlü Şişli’deki eve taşınmıştır. Mustafa Kemal bütün bu evlerde gece gündüz Osmanlı’yı ve Türkiye’yi kurtarma planları yapmaktadır. Yakın arkadaşı Ali Fuat Cebesoy da ordusunun başından ayrılıp İstanbul’a gelmiştir. Mustafa Kemal’in evinin çok sayıda müdavimi vardır, bunlar arasında Rauf Orbay’ı, Kazım Karabekir’i de saymak gerekir.
Bir süre İstanbul’da etkili olmaya çalışan, hükümete girmek isteyen Mustafa Kemal sonunda Anadolu’ya geçmekten başka çare olmadığına karar verir ama nasıl gidecektir Anadolu’ya?
İşte burada Ali Fuat Cebesoy’un babası İsmail Fazıl Paşa ve ağabeyinin kayınpederi Mehmet Ali Bey sahneye girer. Bir akşam İsmail Fazıl Paşa, Kuzguncuk’taki yalısında bir yemek daveti verir, buraya oğlunun yakın arkadaşı Mustafa Kemal’i de davet eder ve yemekte Mustafa Kemal’i Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin önde gelen isimlerinden olan, Damat Ferit hükümetinde de bakanlık yapan dünürü Mehmet Ali (Gerede) Bey ile tanıştırır.
Mustafa Kemal’in Samsun’a görevli gönderilmesinde işte o Mehmet Ali Bey çok önemli bir rol oynayacaktır.