Sudan’da tarım için 5 yılda 7 milyon lira harcandı, 1 kilo bile domates alınamadı
Tarım Bakanı Vahit Kirişci, planlama sayesinde artık üretenin ürettiğinden mutlu olacağını söyledi. Kirişci, üreticileri ne üretmeleri gerektiği konusunda yapılacak bir planlama doğrultusunda yönlendireceklerini belirterek "Türkiye'de lüzumsuz arz fazlası olmayacak" diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre küresel gıda fiyatları art arda 12 aydır düşerken, Türkiye’de Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre bile aralıksız 31 aydır yükseliyor. Merkez Bankası yayınladığı enflasyon raporlarında gıda fiyatlarındaki artışa vurgu yapıyor. Ancak Türkiye’nin önlem alma konusunda pek başarılı olduğunu söylemek zor.
Tarım Bakanı Vahit Kirişci, kuru soğanın kilo fiyatının 30 TL’ye ulaştığı günümüzde Türkiye’de planlı tarım döneminin başlayacağını söyledi. Bakan Kirişci, Burdur’da yaptığı açıklamada “Planlama sayesinde artık üreten, ürettiğinden mutlu olacak” dedi. Geçen yıl üreticilerle görüşerek bir kilo buğdayın kaç liraya mal olduğunu, mazot, gübre, ilaç ve hasat gibi hepsinin maliyetini belirlediklerini ifade eden Kirişci, şöyle konuştu:
“Bunun üzerine de çiftçimiz mutlaka para kazanmalı dedik. Onların mutlu olacakları rakamı belirledik. Önce 7 bin 50 lira, sonra 7 bin 450 liradan buğday almaya başladık. Bunun artısını gördük. Ülke olarak bugün stoklarımızda gerek ekmeklik gerek makarnalık buğdaylarımız var. Hakeza arpamız var. Ayçiçek yağımız var. TMO olarak bunlar bizim elimizde stokta bulunuyor.”
Ancak Birleşmiş Milletler’in raporuna göre, Türkiye dünyanın en çok buğday ithal eden ilk üç ülkesi arasında yer alıyor. Geçen yılın ilk 11 aylık döneminde de önemli kısmı Rusya’ndan olmak üzere sadece buğday ithalatına 2.9 milyar dolar harcandı. Türkiye ayçiçek yağı ihtiyacının çok büyük bir bölümünü ithalat yoluyla karşılıyor. Arpada da durum farklı değil.
Kirişci’ye göre, gıda ve tarım stratejik bir sektör ve milli güvenlik meselesi. Bu nedenle de 20 yıldan beri verdikleri desteklerle, oluşturdukları mevzuatlarla tarımla ilgili önemli aşamaları geride bıraktıklarını dile getirdi.
Tarım ve orman alanlarındaki düzenlemeleri içeren Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 5 Nisan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanarak Resmi Gazete’de yayımlandığını hatırlatan Kirişci, şöyle devam etti:
“Bu yeni kanunla planlı tarım dönemi başlayacak. Bu, aslında tek başına tarım adına bir devrimdir arkadaşlar. Tıpkı Tarım Kanunu gibi kanunları bizim mevzuatımıza kazandırmak, ülke olarak tarımsal destekleri çeşitlendirmek ve bunların miktarlarını artırmak, nasıl yine AK Parti döneminde bir başarı hikayesi olarak paylaşıldıysa şimdi yeni bir döneme başlıyoruz. Bu da Türkiye yüzyılına, yeni Cumhuriyet’imizin yeni yüzyılına yakışır bir uygulama olacak. Bundan böyle üreticilerimizin üretimden dolayı mağduriyet yaşamamaları için üreticilerimizi yönlendireceğiz. Ne üretmeleri gerektiği konusunda, oradaki toprağın, coğrafyanın, ekolojinin piyasanın bütün oradaki değerlendirmelerini yaptıktan sonra, suyu da merkeze alarak bir planlama yapacağız. Ve bu planlama sayesinde artık üreten, ürettiğinden mutlu olacak. Ürettiği için mağdur edilmeyecek. Pazarlama sorunu, piyasada bunu kim alacak, kim satacak derdine düşmeyecek.”
Bu kanunla sözleşmeli üretimi kapsam bakımından genişlettiklerini, bilhassa üreticileri mağduriyetlerine neden olan geçmiş uygulamaların tamamını ortadan kaldıracak düzenlemeye kavuşturduklarını aktaran Bakan Kirişci, yeni düzenlemede tarafların gerekirse cayabileceklerini ancak cayma hakkını kullananların birtakım sorumluluklarının olacağını belirtti.
“Patatesten zarar ettin paradoksu yaşanmayacak’
“Türkiye’de gereksiz, lüzumsuz arz fazlalığı olmayacak. Patatesten para ettin, bu sene patatesten zarar ettin paradoksunu, zıtlığını asla yaşamayacağız” diyen Kirişci, şunları ifade etti:
“Kırsalı terk edip kente gelenler, büyük kentlere gidenler veya artık o işletmenin, arazinin küçüklüğü nedeniyle o işletmeyi, o araziyi ekip biçmeyenler, üretimde kullanmayanlar. Biz bunlara diyeceğiz ki ‘Size iki yıl mühlet. Bu iki yıllık sürenin sonunda burası boş kalmaya devam ederse biz size buranın kira bedelini ödeyeceğiz ama burada üretim yapan bu civardaki üreticilere burayı kiraya vereceğiz.’ diyeceğiz. Parsel bazındaki bu bölünmüşlük, parçalılık, vesaire, tam 30 milyon civarında da bir dağınıklık var. Yani o kadar çok dağınıklık, parçalılık var ki ihtilaf konusu oluyor bunlar. Dolayısıyla iki yıl üretimde kullanılmayan bu alanların üretime kazandırılmasıyla nereden baksak 686 bin hektar atıl olan alanı üretime kazandırmış olacağız. Bunların tabii bize sağlayacağı ilave birtakım katkılar, destekler de olacak. Bu topraklar evet mülkiyeti sizde ama kullanım hakkı kamunun kendisinde olmalı. Her birinizin tapulu malıdır. Buna bir itirazımız yok ama milletin de buralarda üretime ve bu üretimden elde edilen ürüne de ihtiyacının olduğunu mutlaka biliyor olmamız lazım.”
Ülke nüfusunun sabit olmadığını, 2002’de 65 milyon olan nüfusun bugün 85 milyona ulaştığını anlatan Tarım Bakanı Vahit Kirişci, şöyle konuştu:
“20 milyonluk bir ilave nüfusu da bu ülkenin görmesi ve bunu dikkate alması gerekir. Tabii ki bu 20 milyonluk nüfusla da kalmıyoruz. Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişim noktasında bulunmamızın, jeopolitik risklerin zorluğu ve bir de göç yolu üzerindeyiz. Bunlar, düzenli ya da düzensiz göçmen, hiç fark etmiyor. Ülkemiz ister istemez bunlara da ev sahipliği yapmak durumunda kalıyor. Bunların da 4,5 milyon civarında olduğunu bilmemizde yarar var. Yine bir diğer konu, ülke olarak ihracat yapıyoruz. İhracatımızı her geçen gün artırıyoruz. Genel ihracatımız 2002’de 36 milyar dolar iken bugün 254 milyar dolara çıktı. 2002 yılında 36 milyar doların 3,8 milyar doları tarım ve gıda ile ilişkiliydi, şimdi 254 milyar doların içerisinde de tarımsal ürünler ve gıda ihracatımız 30 milyar dolara dayandı. Artı 2002’de 15 milyon ülkemizi ziyaret eden turist varken pandemiye rağmen bugün 52 milyonun üzerine çıktık. Bu ülke 122 ülkeye, 255 destinasyona uçan milli gururumuz Türk Hava Yolları marifetiyle, 185 milyon yolcuyu da uçakta Türkiye’ye transit ülke olarak veya Türkiye’ye gelen yolcu olarak düşündüğümüzde, öylesine büyük bir yolcu kitlesini de yine Türkiye’de siz değerli kardeşlerimizin ürettikleriyle doyuran bir ülkeyiz. 185 milyon uçak yolcusu da sizin ürettiklerinizi tüketmektedir.”
“Tahıl koridorundan 883 gemi geçti”
Kirişci, salgının bitmesinin ardından Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başladığını, bu savaşla buğdayın tonunun 445 dolara, doğalgazın 3 bin dolarların üzerine çıktığını, aynı şekilde diğer emtia fiyatlarının da buna bağlı anormal artış gösterdiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’nin “Her iki ülkede bizim için dost ve komşu ülkedir” yaklaşımı sayesinde tahıl koridorunun devreye girdiğini vurgulayan Kirişci, “(Tahıl koridorundan) Buradan, bu zamana kadar 883 gemi geçti. Geçen gemilerle birlikte 27 milyon 300 bin ton burada tahıl ve diğer gıda ürünleri taşındı. Peki sadece bunlar mı taşındı? Elbette değil. Bugün bizim akaryakıt istasyonlarımızdaki mazot, benzin fiyatı hatırlarsanız 30-31 liraya kadar çıkmıştı. Bugün 20-21 liraya kadar geriledi. Doğalgaz hakeza. Gübre, enflasyona rağmen bile bir önceki yılın yüzde 4-5 gerisine düştü. Bunlar tabii ki dünyaya da bir rahatlama olarak yansımış oldu. Bugün itibarıyla buğdayın tonu artık 290-295 dolarlarda” diye konuştu.