WSJ: İran ABD’yi gizli gizli uyarıyor, ‘İsrail’e yardım ederseniz sırada siz varsınız’ diyormuş
İran'da 3 yıl önce meydana gelen yolcu uçağı düşürme olayında, hava füze savunma sisteminden sorumlu birliğin komutanına 13 yıl hapis cezası verildi. Kararın sadece bir 'göz boyama' olduğunu belirten aileler, olayın Uluslararası Adalet Divanı'na taşınmasını istedi.
Boeing 737 uçağı, 8 Ocak 2020’de Tahran’daki İmam Humeyni Havalimanı’ndan kalkmış, Ukrayna’nın başkenti Kiev’e doğru yol alıyordu. Ancak kalkıştan kısa bir süre sonra uçaksavar füzeleriyle vuruldu. Uçağın içindeki 176 kişinin tamamı bu olayda hayatını kaybetti. Uçağın düşürülmesinden günler sonra İranlı yetkililer, bir hava savunma operatörünün uçağı yanlışlıkla seyir düzesi olarak tanımlamasının ardından Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldüğünü kabul etti.
Yolcu uçağının düşürülmesinin, İran’ın Irak’taki bir ABD üssüne balistik füze saldırı saldırısı düzenlemesinin akabinde ABD’nin İran Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’yi insansız hava aracıyla öldürdüğü ve böylece ABD ile gerginliğin arttığı bir dönemde meydana geldiğini belirtmekte fayda var..
İran’ın yarı resmi Mehr News gazetesine göre, Tahran’daki bir mahkeme, yaklaşık 10 İranlı askeri personeli, 2020 yılında yaşanan olaya karıştıkları gerekçesiyle mahkum etti. Ancak ceza, İranlı yetkililerin faciadan sorumlu olanları yargılamakta başarısız olduğunu söyleyen kurbanların aileleri tarafından ‘göz boyayıcı bir karar’ olarak nitelendirildi ve bu sebeple kabul görmedi.
Davanın baş sanığı, uçağı düşürerek içindeki 176 kişinin ölümüne neden olan Tor M1 karadan havaya füze savunma sisteminin adı kamuya açıklanmayan komutanıydı. Mahkemede, komutanın ‘komuta merkezinin emrine ve diğer talimatlara aykırı olarak’ sivil uçağa iki kez füze fırlattığı kararı çıktı. Gazeteye göre Mehr’e 13 yıl hapis cezası verildi. Suçlu bulunan diğer sanıklar ise hava savunma karakolu personeli oldu.
Olayda hayatını kaybedenler için adalet arayan PS752 Uçuş Kurbanları Aileleri Derneği adındaki uluslararası bir örgüt, kurbanların ailelerinin ‘İran rejimine bağlı bir mahkemeye hiçbir zaman meşru bir mahkeme olarak görmediklerini’ söyledi. Mahkemenin olayın ‘asıl faillerini’ yargılamakta başarısız olduğunu, bunun yerine ‘geçmişleri ve kimlikleri tamamen belirsiz düşük rütbeli 10 subayı yargıladığını’ iddia etti.
Öte yandan kurbanların aileleri, mahkemenin kararını reddettiklerini söyleyerek hem şikayetlerini geri çekmiş hem de duruşmalara katılmamıştı. Davanın hâlâ açık olduğunu söyleyen dernek, konunun Uluslararası Adalet Divanı’na taşınmasını talep ediyor.