Hande Yener bizi Sezen Aksu’ya götür!
Neredeyse yarım yüzyıldır üreten ve aynı zamanda yön veren kişiliğiyle Sezen Aksu, farklı kuşakların buluştuğu ortak paydalardan biri. Spotify'da en çok dinlenen isim olmasının yanı sıra Minik Serçe plak satışlarında da zirvede.
Bundan tam 18 yıl önceydi. 2005 yılında Ali Kırca’nın bir köşe yazısını okumuştum. Gazetelerin yüzlerce sayfa olduğu, büyük anlamlar ifade ettiği günlerden kalma bir dönem. Kırca yazısına şöyle başlıyordu: “Bir sabah uyandınız. Havada tuhaf bir iç sıkıntısı. İçinize doğmuş gibi, önce yanı başınızdaki radyonun düğmesine bastınız. Bir Sezen Aksu şarkısı. ‘Beni unutma!..’ Kanalı değiştirdiniz. Orada da Sezen Aksu var: ‘Hadi Gülümse!..”
İlk paragraf, yazının hangi noktaya varacağı konusunda can ürperten ipuçları veriyordu. Annesi tarafından ninni niyetine Sezen Aksu şarkılarıyla uyutulmuş biri için bu oldukça ağırdı. Öyle ya; muhtemelen duyduğum ilk müzik bir Sezen Aksu şarkısıydı. İlk şarkıcı sesi de Minik Serçe’nin sesi. Yazıyı merak edenler için söyleyeyim; bir an için Sezen Aksu’nun artık aramızda olmadığına yönelik adeta bir distopyayı anlatıp şükür niyetine bir Minik Serçe şarkısını dinleyebilmenin saadetiyle sona eriyordu. Bu saadet 35 yıldır benimle. En acılı şarkılarda bile.
Millet olmanın gerekliliğini yansıtan ortak değerler konusunda yaşanan erozyon gündemdeyken bu konuda vurgu yapılan isimler ne yazık ki artık aramızda olmayan Kemal Sunal, Barış Manço, Neşet Ertaş ve Cüneyt Arkın. Şükürler olsun ki hayatta olan ve bu listede tartışmasız bir biçimde yer alabilecek belki de tek isim Sezen Aksu.
Aşık olup da Sezen Aksu dinlemeyen var mı? Terk edilip dinlemeyen var mı? Akmayan trafikte radyo dinlerken denk gelmeyen? Pek ihtimal vermesem de yazıyı okuyup “abartma sen de” diyen biri çıkar diye belgelerle konuşayım. Türkiye’de hizmet vermeye başladığı 2013 yılından bu yana her sene müzik dinleme alışkanlıklarına dair verileri açıklayan Spotify’ın basın bültenlerinde göze çarpan bir cümle vardır. 2013’ten bu yana karşımıza çıkan o cümle: Türkiye bu yıl da en çok Sezen Aksu’yu dinledi.
1975 yılında yayınladığı ‘Haydi Şansım’ adlı şarkısıyla önce bu topraklarının insanlarının evlerine bir üyesi olan Sezen Aksu, zaman içerisinde Balkanlardan Kafkaslara, oradan da Avrupa’ya farklı coğrafyalarda insanların kalbine dokundu. Biliyorum, demezseniz ama olur da aklınızda bir soru işareti oluşur da yine “abartma” derseniz Sezen Aksu şarkılarına YouTube’da yapılan farklı dillerdeki yorumları adres olarak pek âlâ gösterebilirim.
Geçen hafta bu yazının yazılmasına vesile olan ilginç bir veri daha açıklandı. Malum bir süredir plaklar yeniden revaçta. Kitapçılarda artık cd satılmasa da envai çeşit plak görmeye başladık. Cihangir, Çukurcuma, Beşiktaş ve Moda sık sık yenilerinin açıldığı plakçılarla dolu. Bir noktada arz talep ilişkisinin bir sonucu olan bu durumda “en çok talep edilen isim kim?” diye sorulduğunda aldığımız cevap belli: Sezen Aksu. Türkiye’de en çok satan 10 plağın dördü Sezen Aksu’ya ait. İlk sırada ‘Düş Bahçeleri’ var. Listede yer alan diğer Sezen Aksu albümleri ‘Gülümse’, ‘Serçe’ ve ‘Sen Ağlama’.
Neredeyse tam 50 yıldır kendi deyimiyle yazan ve yazmaya devam edecek olan Sezen Aksu, dair insanların en büyük beklentisi yeniden konser vermesi. Zaman zaman sosyal medyada kampanyaların düzenlendiği bu mevzu gerçeğe dönüşür mü? Bilemiyorum. Ancak şurası bir gerçek ki annemin kuşağı, benim kuşağım ve şimdinin yeni neslini ortak noktada buluşturan birkaç olgudan biri Sezen Aksu dinlemek. Plak kuşağı da Spotify kuşağı da hayatın tokadını yediğinde onun şarkılarına sığınıyor. Eh boşuna demedik: bir milletin ortak değeri Sezen Aksu.
Ona, Aysel Gürel’e, Onno Tunç’a, Uzay Heparı’ya, Sertab Erener’e, Harun Kolçak’a, Aşkın Nur Yengi’ye, Levent Yüksel’e ve yolu bu muhteşemlikten geçen kim varsa hepsine derin bir sevgi ve saygıyla. Ali Kırca’nın bundan 18 yıl önce yazdığı ve yüreğimi ağzıma getirdiği yazısının son cümlesiyle nokta koyalım: O yaşıyor… Biz yaşıyoruz!..