Türkiye ile Yunanistan arasında ‘turizm baharı’: Temel sorunlarda gelişme yok
KPMG Türkiye'nin “Gemi İnşa Sektörel Bakış 2022” raporu yayımlandı. Rapora göre Uzakdoğu'nun üç önemli ülkesi Çin, Güney Kore ve Japonya, yaklaşık yüzde 95'lik toplam pazar payı ile gemi inşa pazarında lider konumda bulunuyor. Geri kalan yüzde 5’i de dünya paylaşıyor
Dünyanın ikinci büyük denetim ve danışmanlık şirketi KPMG Türkiye’nin küresel ve Türkiye gemi inşa sektörünün son yıllarını değerlendirdiği “Gemi İnşa Sektörel Bakış 2022” raporuna göre Brexit konusundaki belirsizlikler, Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşı ve Covid-19 nedeniyle sınırların kapanması, son iki yılda küresel ticaretteki düşüşün ana nedenleri oldu. Pandemi nedeniyle 2020’de bir önceki yıla göre yüzde 5,9 düşüşle 12,8 trilyon dolara gerileyen dünya ticaret hacmi 2021 yılı itibarıyla toparlanmaya başladı. 2021 yılında 14,4 trilyon dolar olan dünya ticaret hacminin 2022 yılında 15 trilyon dolara yükseldiğinin tahmin edildiği raporda bu hacmin 2026’ya kadar her yıl yaklaşık yüzde 3’lük büyümeyle 16,8 trilyon dolara ulaşmasının beklendiği belirtildi.
Pandemi sırasında global çapta keskin bir şekilde düşen deniz ticaretinin ise salgın sonrası dönemde hızlıca toparlanarak önümüzdeki yıllarda yaklaşık yüzde 4 yıllık bileşik büyüme oranı ile büyümesi bekleniyor. 2019 yılında yaklaşık 11 milyar ton olan dünya deniz ticareti 2020 yılında 10,64 milyar tona gerilerken 2021’de ise 10 milyar 990 milyon tona yükseldi.
Rapora göre Çin, Güney Kore ve Japonya, yaklaşık yüzde 95’lik toplam pazar payı ile gemi inşa pazarında lider konumda bulunuyor. İlk 3 ülke, hammaddelerin büyük çoğunluğunu yerel kaynaklardan temin edebilmesi, yüksek tonajlı gemiler inşa edebilmesi ve belirli standartlarda zamanında teslimat yapabilmesi sayesinde pazardaki lider konumlarını koruyor.
Gemi inşa pazarının kalan yüzde 5’lik kısmında ise Türkiye, en rekabetçi oyunculardan biri ve özel sipariş üzerine inşa edilen yüksek donanımlı gemilerle öne çıkıyor. Diğer önde gelen ülkeler yüksek tonajlı gemilere odaklanırken Türk gemi yapımcıları daha düşük tonajlı özel gemiler için uygun fiyatlarla kaliteli üretim yapıyor. Türk tersaneleri ve şirketleri düşük tonajlı ve yüksek donanımlı elektrikli ve hibrit gemilerde edindiği bilgi birikiminin yanı sıra Avrupa’ya yakınlığı ve düşük maliyetli iş gücü sayesinde de cazip konumda bulunuyor.
Pandeminin etkisiyle küresel ölçekte ticaret hacmindeki düşüşe rağmen Türkiye konumunu korumayı başardı. 2019 yılında 391,2 milyar dolar olan Türkiye’nin ticaret hacmi (ithalat ve ihracat hacminin toplamı) 2020 yılında hafif bir düşüşle 389,2 milyar dolara gerilese de 2021 yılında 496,7 milyara ulaştı. Türkiye’nin deniz ticareti ise küresel ticaretteki düşüşe rağmen istikrarlı bir büyüme eğilimi gösterdi. Rapora göre 2019 yılında 224,9 milyon ton ticaret hacmi gerçekleşen Türkiye’nin deniz ticari 2020 yılında 229,2 milyon tona, 2021 yılında ise 247,6 milyon tona yükseldi.
Türkiye’de yurt içi ve dışı pazarlara teslim edilen farklı gemileri inşa eden yaklaşık 90 tersane bulunduğunun da belirtildiği raporda, sektörde önde gelen oyuncuların ağırlıklı olarak yurt dışı pazarlarına odaklandığına dikkat çekildi. Raporda, Türkiye’deki tersanelerin gruplandığı bölgeler ve sayıları ise şu şekilde sıralandı: İstanbul 41, Yalova 14, Antalya 11, Kocaeli 6, Muğla 6, Trabzon 5, Zonguldak 5, Çanakkale 2 ve Adana 1. Ayrıca 2021 yılı itibarıyla Türkiye’nin gemi endüstrisinde ticari gemilerin oranı yüzde 62,7 iken ticari olmayan gemilerin oranı yüzde 37,3 olarak açıklandı.
KPMG Türkiye Strateji ve Operasyonlar Lideri ve Şirket Ortağı Bükre Bektaş, konuyla ilgili değerlendirmesinde “Bölgesel olarak kümelenmiş çok sayıda tersanenin bulunduğu Türkiye, bu yapısı nedeniyle dünyada nadir bir konumdadır. Türkiye’deki tüm tersaneleri bir hafta gibi kısa bir sürede ziyaret edebilir ve birkaç saatte ise Avrupa’dan tersanelere ziyaret gerçekleştirilebilir. Bu yapının sunduğu kolaylık nedeniyle Avrupa kaynaklı siparişlerle pazarın yüzde 10 – 12 arasında büyümesi bekleniyor. Yerel talebin ana kaynağı ise askeri projeler veya İstanbul belediyesinin vapur elektrifikasyon projesi gibi büyük ölçekli projeler. Diğer yandan son dönemde Norveç’te artan elektrifikasyon talebinin giderildiği ana pazarlardan biri de Türkiye oldu. Ayrıca Ukrayna ihtilafı nedeniyle Rusya’nın Avrupa ile olan bağlarının zarar görmesi sonucunda, etkilenen ticaretin bir kısmının Türkiye’ye kayması da öngörülüyor. Bu nedenle son yıllarda Türk gemi inşa sektöründe payını artıran Rusya’nın yukarı yönlü seyrine devam edeceği de sektörde tahmin ediliyor” dedi.