Bütün Türkiye, seçim, siyaset konuşurken Ertuğrul Özkök, THY'nin yeni mönü tanıtımına gitti ve öğrendi: Business Class'a lahmacun ve Adana Kebap geliyor. Özkök, seçimden sonra THY'nin şarap mönüsünü de konuşabilmeyi ümit ediyor.
Bütün Türkiye Konda anketinden gelen 14 Mayıs tahminlerine kilitlenmiş.
Kulaklar biraz sonra Muharrem İnce’nin yapacağı açıklamaya çevrilmiş.
İşte tam o saatlerde İstanbul’da Esma Sultan Yalısı’nda ilginç bir davet var.
Kapıda çok sayıda siyah Mercedes ve BMW…
İçerde koyu renk takım elbiseli insanlar.
Türk Hava Yolları’nın dış hat uçuşlarında, business ve ekonomi sınıfı yolculara yemek servisin hazırlayan şirketi Do&Co yenilenen mönüsünü tanıtıyor.
Önemli davetlere ev sahipliği yapan yalının üst katındaki salon baştan sonra bir şefler fuarı haline dönüştürülmüş.
THY’nin yeni menü anlayışını iki taraftaki küçük mutfaklardan anlıyorsun.
Son tarafta bazlama tezgahını hatırlatan bir stand.
Türk işi hamur ürünlerini orada hazırlıyorlar.
Börekler, poğaçalar…Tabii ki mantı…
Biraz ilerde Uzak Doğu mutfağının örnekleri…
Onun hemen ilerisinde İtalyan mutfağı… Harika görünen bir ravyoli hemen dikkati çekiyor.
Bu arada ilk dikkatimi çeken şeylerden biri davetliler…
Gördüğüm tabloya bakarsanız, galiba davetin onur ve baş konuğu İlber Hoca…
İlber Ortaylı…
THY’nin en üst kademe yöneticilerinin ve protokolunun oturduğu locanın baş köşesi ona ayrılmış.
Bir kere daha anlıyorum ki İlber artık bir süper star.
Biraz ilerde bir THY yöneticisi için en dost ama aynı zamanda tehlikeli kişisi…
Hürriyet’in Kokpit sayfası yazarı Uğur Cebeci…
Bana göre dünyanın en önemli ve bilgili sivil havacılık yazarlarından biri…
Tabii ki bütün yöneticiler ona özel bir ihtimam gösteriyor.
Korku demem bir şaka. Ona saygı duydukları çok belli.
Biraz sonra restoran dünyasının tanınmış kişilerinden Teoman Hünal’ı görüyorum…
Bir bira ve viski uzmanı.
Bu arada davetliler arasında ünlü şef Arda Türkmen’i de görüyorum.
Davette alkollü içki yok ama çok zengin bir alkolsüz kokteyl mönüsü var. Çeşitliliği Külliye davetlerini hiç aratmıyor.
Tabii şakayı patlatıyorum:
“Ejder meyveli smoothie var mı?”
Yok ama ondan çok daha güzelleri var. Ben pancardan yapılan bir kokteyl içiyorum. Tadı çok iyi. Süslemesi de Miami’nin güzel barlarındaki kokteylleri hiç aratmıyor.
Geleyim menüdeki değişikliklere..
Yeni mönü ile THY ciddi biçimde paradigma değiştiriyor.
Bunun en sembolik anlatımı da şu:
Lahmacun, Maça Kızı ve NewYork Times en iyiler listesinden sonra sonra THY Business Class’ına da giriyor.
Evet gözlerimle gördüm. Elime alıp fotoğrafını bile çektim.
Böylece son yıllarda Türk mutfağında sınıf atlayan lahmacun şimdi etki alanını Avrupa ve ABD’ye de yayıyor.
İstanbul Havalanı business lounge’ın kullanan yolcular buradaki pide reyonunun önündeki kuyrukları da bilir.
Bu ülkede yiyebileceğiniz en iyi pide belki de odur.
O pide şimdi uçağa biniyor. Lahmacunun’un yanında bir başka yenilik de pide…Bildiğimiz o kıtır pide.
Yeni mönüde o da var.
Bir başka yenilik de Adana kebab…
Evet THY Business kabinde resmen bir ‘Ocakbaşı Devrimi’ yapıyor.
Kabinde bir İtalyan işi “Pasta” devrimi var. Pizza ve ravyoli de mönüye girdi…
Bu arada sivil havacılık uzmanı Uğur Cebeci’den şu değerlendirmeyi alıyorum:
“Aslında en büyük yenilik ekmek ve unlu ürünlerde yapılıyor. Kabindeki ekmekler iyi değildi. Şimdi tamamen değişiyor. Dilimli ekmeğe de geçilecek. Bence en iddialı değişiklik bu olacak.”
Bu arada şunu da öğreniyorum.
THY’de verilen yemeklerin yapıldığı ürünlerin yüzde 85’i Türkiye’den temin ediliyormuş.
Günlük olarak taze ürünlerden hazırlanıyormuş.
THY ile dış ülkelere giderken en çok dikkatimi çeken yemeklerden biri somon füme.
Entre olarak çok sevdiğim bir yemektir.
Kendi payıma söylüyorum, hayatımda yediğim en güzel somon fümelerden biri bu.
Dün davette de somon fümeli kanape tattım.
O da çok güzel ve harikaydı.
Do&Co’nun yöneticisi Attila Doğudan’a sordum nereden temin ettiklerini.
İskoçya’dan geliyormuş.
O kadar belli ki…
THY’yi ve Do&Co’yu kutlarım.
Sunumun sonunda uçan şefler ve kabin görevlileri fashion show’ları andıran bir biçimde ellerinde yeni mönülerle defile yaptılar.
Bütün bunlara bakınca şunu söyleyebilirim. THY, sadece uçuş menüsü anlayışını değiştirmiyor, aynı zamanda uçuş yemeklerini giderek birer “Fine dining” (Gastronomik iyi yemek) haline getiriyor.
İşte tam bu noktada benim itirazım da geliyor.
THY’de sunulan şaraplar…
Bu sunuma yabancı bir gastronomi yazarı çağrılsaydı eminim şunu soruyu soracaktı.
Şarap mönünüz de değişiyor mu?
Herkes içmiyor ama dış hatlarda seyahat eden insanların küçümsenmeyecek bir bölümü şarap veya bira da içmek ister.
Biliyoruz ki, Külliye’nin özel hassasiyeti nedeniyle bu konu açılmıyor bile…
Onlar açmasa da ben bu tabu konuyu açayım.
Kendi payıma uçaklardaki şarap seçiminin iyi olmadığını düşünüyorum.
Oysa dünyanın her yerine uçuş yapan THY uçakları büyük bir hızla yükselen Türk şarapçılığı için en iyi show room haline gelebilir.
O nedenle Türk şarapçıları ile bu konuyu ortak konuşup en iyi şarapların bu harika menüye eşlik etmesi sağlanabilir
Bir adam daha ileri gideceğim.
THY çok başarılı bir “Uçan şef” uygulaması başlattı. Yemekler hakkında bilgi de veriyorlar.
Uçan şef varsa “Uçan somelye” de düşünülemez mi?
Bunun için ille özel bir kişi istihdam edilmesi de gerekmez.
Servis yapan personelden bir kişi, verilen şarapların tanıtımı konusunda uzmanlaştırılabilir.
Bazılarınız fantezi diyebilir.
Uçakta deniz tarağı, kılıç balığı, İskoç somonu da bir zamanlar fantezi değil miydi…
Neyse burada keseyim.
Belki bu konuları 14 Mayıs’tan sonra daha rahat konuşabiliriz.
Böylece THY’nin bu harika fine dining masası tamamlanır.
Ben şimdilik bu yenilikçi ve vizyoner mönü değişimi için THY Do&Co yönetimini kutlamakla yetineyim.