İmamoğlu’nun Avrupa Sosyalist Partisi özel oturumundaki gündemi: Gazze, göçmenler, Avrupa demokrasisi
Kahramanmaraş depremlerinin önüne seçim gündemi geçti, beklenen İstanbul depremi ise konuşulmadı. Ancak Prof. Dr. Görür, İstanbul'da 7 üzeri deprem olasının yüzde 64'ün üzerinde olduğunu söylüyor.
6 Şubat depremleri 10 ili enkaz altında bırakırken deprem uzmanları aynı tehlikeyi İstanbul’un da beklediğini defalarca söyledi. Ancak Türkiye’nin kilitlendiği 14 Mayıs seçimleri depremin önüne geçti ve siyasi partiler de projelerini deprem odaklı ilerletmedi. Propagandalarda depreme ilişkin öne çıkan bir projenin olmamasına bilim insanları tepki gösterdi. 15 milyon 957 bin 951 kişinin yaşadığı İstanbul ise topun ağzında. Öte yandan beklenen İstanbul depreminin sadece bu kenti değil Marmara Bölgesi’ndeki birçok ili etkilemesi bekleniyor.
Sabancı Üniversitesi “Toplum ve Afet Riski Yönetimi” seminerinin 7’ncisi “Ülkemizde Deprem ve Depreme Dirençli Kentler” başlığıyla gerçekleştirdi ve seminere İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür de katıldı. Buradaki konuşmasında Türkiye’nin en önemli gündeminin deprem olması gerektiğini söyleyen Görür, sürekli konuşulan fay tartışmalarının da bilim insanlarına bırakılması gerektiğini vurguladı.
Görür, “Bu tartışmalardan dolayı asıl çözüme gidemiyoruz. Bizim kabul etmemiz gereken bir gerçek var. Türkiye bir deprem ülkesidir. Her an her yerde büyük depremler olabilir. Binlerce insanımızı bir gecede kaybedebiliriz” dedi ve kentleri depreme dirençli hale getirmenin altı bileşeni olduğunu söyledi. Bunların yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre-ekosistem ve ekonomi olduğunu da anlatan Görür, il yönetimleri ve mekan kullanımının mikrobölgeleme çalışmaları çerçevesinde yapılmasının önemine işaret ederek, bu çalışmaların ağırlıklı olarak 1999 depreminden sonra yapıldığını aktardı.
O dönem bir ilçenin mikrobölgeleme çalışmalarının 20-25 milyon dolar tutuğunu dile getiren Görür, bu çalışmaların bütün Türkiye’de yapılması gerektiğini belirtti. Geliştirme çalışmaları süren erken uyarı sistemlerin esas amacının doğalgaz, su, elektrik gibi stratejik kurumlarda önden kesinti sağlayarak güvenlik önemlerini artırmak olduğunu anlattı.
Bugünkü teknolojiyle deprem dirençli kentler yapmanın hiç zor olmadığını belirten Görür, “Olası bir İstanbul depreminde kanalizasyon ve içme suyu sistemlerinin zarar görebileceğini görüyoruz. Buna göre sistem düzeltme çalışmaları yürütmeye başladık. Bu, Türkiye’de bir ilk. Ciddi bir şekilde çalışmaya başlarsak, biz İstanbul’u deprem dirençli hale dönüştürebiliriz” diye konuştu.
Görür, 1999’dan itibaren 30 sene içinde her an olmak üzere İstanbul’da 7 ve üzeri deprem olma olasılığının yüzde 64 olduğuna vurgu yaparak, “Bu 2029’a kadar bir süre demek. Bu tahmin 15 yıl artı veya eksi olarak düşünülüyor. Bu, en iyi ihtimali düşündüğümüzde 2044’e kadar zamanımız olabildiği anlamına geliyor. Bir Afet Bakanlığı kurulabilirse ve iyi de bir bütçesi olursa Türkiye genelinde önemli bir gelişme sağlayabiliriz” yorumunu yaptı.