Merkez’e nakit avans tepkisi: Deneme yanılma yoluyla ekonomi yönetiyorlar
Merkez Bankası'nın baskısı üzerine bankaların nakit avans hesaplarını önceki gün kapatması büyük tepkiye neden oldu. Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, hane halkı borcunun 108 milyar dolarla milli gelirin yüzde 12'sine çıktığını belirterek, "Bu hesaptan mahrum kalmak borçlarda domino etkisi yaratır" dedi
Merkez Bankası’nın uyguladığı baskı nedeniyle bankaların nakit avansı kapatması üzerine vatandaşlardan gelen tepkiler, Türk halkının borçlarının ne kadar kabardığını bir kez daha gösterdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) yayınladığı son Küresel Borç Monitörü Raporu’na göre, Türkiye’nin hane halkı borçlarının 108 milyar dolarla milli gelirin yaklaşık yüzde 12’sine ulaştığına dikkat çekerek, “Bu oranla Türkiye, Kenya, Mısır, Endonezya ile aynı düzeyde” dedi. Merkez Bankası’nın 16 Mayıs’ta aldığı karar sonucu kredi kartlarının çok önemli kısmının önceki gün nakit çekimine kapatılmasının hane halklarının borçlarını çevirmede nakite erişimini zorlaştırdığı için büyük tepki çektiğini belirten Yılmaz, “Nakit ihtiyacını karşılayan bir kaynaktan mahrum kalma, diğer kredi kartı ya da kredi borç taksitlerinde gecikme, sistemin tıkanması riski taşıyor, hane halkı borçluluğunda domino etkisi yaratabilir” dedi.
IIF’in raporuna göre, küresel borç tutarı ilk çeyrek sonu itibarıyla 2022 sonuna kıyasla 8,3 trilyon dolarlık artışla 305 trilyon dolara çıkarken, Türkiye’nin borcu da 1 trilyon doları aşarak 1 trilyon 60 milyar dolara yükseldi. Gelişmekte olan ülkelerdeki toplam borcun 100 trilyon doları aştığına dikkat çeken Yılmaz, “Türkiye’nin bugünkü toplam borcu, gelişmekte olan ülkelerin toplam borcunun yüzde 1’ine eşit” dedi. Türkiye’nin sıklıkla karşılaştırıldığı ve bozulan ekonomik dengeleri ile dikkat çeken Arjantin’in hane halkı borçlarının 19,5, finansal olmayan şirket borçları 83,3, kamu borcu 398 ve banka vb, finansal kuruluş borçlarının da 51 milyar olduğunu belirten Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, “Toplam borç düzeyi ise 552 milyar dolar olup, bu tutar Türkiye’nin toplam borcunun yaklaşık yarısına eşit. Türkiye, 32 gelişmekte olan ülke arasında hane halkı borçları açısından 19’uncu, kamu borçları açısından 8’inci sırada olmakla beraber banka vb. finansal kurumlar ile finansal olmayan şirketlerin borçları açısından 7 ve 8’inci sıralarda yer alıyor” diye konuştu.
Türkiye’nin kamu borçları tutarının diğer gelişmekte olan ülkeler arasında alt sıralarda olsa da borcun artış hızının yüksek olduğunu söyleyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, iç borç stoku 2019’ün üçüncü çeyreğinde 646 milyar TL iken 2022’nin üçüncü çeyreğinde 1,9 trilyon TL’ye ve 2023’ün ilk çeyreğinde ise 3,5 trilyon TL’ye ulaştı. İç borç stoku bir yıl içinde yüzde 78 arttı. Dış borç stoku ise artış göstermiyor. Merkez Bankası rezervleri ve CDS primi dış borçlanma olanakları üzerinde olumsuz etki yarattığı için 2022 üçüncü çeyrekte 111 milyar dolar olan merkezi yönetim dış borç stoku yüzde 6 artışla 117,5 milyar dolara ulaştı. 32 gelişmekte olan ülkenin kamu borçlarının ülke milli gelirlerine oranı ortalama olarak pandemi öncesinde (2019 4. çeyrek) yüzde 53,1 olarak gerçekleşti. O günden bugüne (2023 ilk çeyrek) yüzde 22,5 artarak bu ülkelerin milli gelirlerinin yüzde 65’ine ulaştı. Tüm gelişmekte olan ülkelerin kamu borçları milli gelir oranı düzenli bir şekilde artış gösterdi. Türkiye’nin kamu borçlarının (iç+dış) gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı yüzde 36,2. Türkiye bu oranla Peru, S. Arabistan, Endonezya ve Rusya ile hemen hemen aynı düzeyde.”
32 gelişmekte olan ülkenin finansal olmayan şirketlerine ait borçlarının ülke milli gelirlerine oranı ortalama olarak pandemi öncesinde (2019 4. çeyrek) yüzde 97,1 gibi yüksek bir oranken 2023 1. çeyreğe kadar yüzde 6 artarak bu ülkelerin milli gelirlerinin yüzde 103’üne ulaştığını vurgulayan Yılmaz, “Gelişmekte olan ülkelerin borçlanma riski özellikle banka vb. finansal kurumlarda ve finansal olmayan şirketlerde toplanıyor ve son yıllarda bu borçların hacminde artış dikkat çekiyor. Merkez bankalarının uyguladığı gevşek para politikası sonucu düşük faizle borçlandılar. Gevşek para politikası sonucu artan enflasyonla mücadele amacıyla başta ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası olmak üzere hemen her ülke merkez bankasının sıkılaşmaya gitmesi, bu kurumların borçluluklarını artırıcı etki yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Türkiye’nin finansal olmayan şirketlerinin borçlarının GSYH’ye oranı yüzde 56,2. S. Arabistan, Malezya ve Brezilya ile hemen hemen aynı düzeyde” diye konuştu.
Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, banka ve finansal kurum borçları hakkında da şu tespitleri yaptı:
“32 gelişmekte olan ülkenin banka gibi finansal kurumlarının borçlarının ülke milli gelirlerine oranı ortalama olarak pandemi öncesinde (2019 4. çeyrek) yüzde 34 idi. 2023 1. çeyreğe kadar yüzde 2 artarak bu ülkelerin milli gelirlerinin yüzde 35’e kısmen yükseldi. Brezilya, Çin ve Kore dışında tüm gelişmekte olan ülkelerin banka gibi finansal kuruluş borçlarının GSYH’ye oranı son dönemde giderek azaldı. Tüm dünyada likidite azalışı bu kurumlara fon akışını sınırlandırdı. Türkiye’nin banka gibi finansal kurumlarının borçlarının GSYH’ye oranı %17,9. S. Arabistan, Malezya ve Brezilya ile hemen hemen aynı düzeyde. Raporda, Türkiye’de iç borçlanmada yabancı payı binde 7. Oysa Endonezya’da yüzde 15, Peru’da yüzde 42 ve Güney Afrika’da yüzde 25.”