15 partili Meclis’le istikrar olur mu?
Türkiye’nin dört bir yanındaki orta-alt ve alt sınıflardan başta esnaf, milyonlarca insan için emlak fiyatlarında yaşanan reel artış refah seviyelerinde ciddi bir artış getirdi. Mishkin’in dediği gibi refah artınca tüketim arttı.
“Ev ve arazi fiyatları refahın çok önemli parçasıdır. Fiyatlardaki artış, refahı ve tüketimi artırır.”
Mishkin – Para, Bankacılık ve Finansal Piyasalar İktisadı
Erdoğan’ın seçimdeki başarısında en belirleyici faktörün sanılanın aksine yine ekonomi olduğunu düşündüğümü daha önceki bir yazımda belirtmiştim. Tuhaf ama yoksullar ve emekçiler Erdoğan’a oy vermeye devam ediyor. Bağcılar, Esenler gibi yoksul semtler ile sanayinin kalbi olan Çerkezköy, Bursa gibi yerlerde Erdoğan yine çok rahat kazandı. Buna karşılık Beşiktaş, Kadıköy gibi orta ve orta-üst sınıfların yaşadığı semtlerde Kılıçdaroğlu büyük fark attı.
Bugünkü yazıda Erdoğan’ın galibiyetini sağlayan ekonomiyle ilgili başka bir faktöre değinmek istiyorum: Emlak fiyatlarında son yıllarda yaşanan olağanüstü artışın yarattığı refah etkisi.
Yazının girişinde yer verdiğim alıntıyı Amerikalı iktisatçı Mishkin’in dünyadaki birçok iktisat fakültesinde para, banka konusunda ders kitabı olarak okutulan eserinden aldım. Mishkin para politikasının aktarım mekanizmasının sadece faiz oranlarından ibaret olmadığını, refah etkisi gibi başka kanalların da bulunduğunu vurgular.
Geçen yıl emlak fiyatlarında akıl almaz bir artış yaşandı. BETAM (Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi) tarafından her ay yayınlanan konut sektörü raporunda Türkiye genelindeki ortalama artış oranı yüzde 200’e kadar çıktı. Merkez Bankası’nın konut fiyat endeksinde de oraya yaklaştı.
Yani konut fiyatları sadece nominal olarak değil reel olarak da arttı. Konutu, arazisi, ticari gayrimenkulü olanların servetinde çok ciddi bir reel artış oldu. İktidarın uyguladığı para politikası servetlerine servet kattı.
Türkiye’de kendi konutunda yaşayanların oranı yüzde 56,7. Buna arsa, tarla ile ticari gayrimenkul (dükkan vs.) sahip olanları ekleyelim…
Orta üst veya üst gelir grubunda olanlar için emlak fiyatlarındaki olağanüstü artış çok çok önemli olmayabilir. Onların belirli bir refah seviyesini zaten vardı. Emlak fiyatlarında artışa ihtiyaçları yoktu.
Ama Türkiye’nin dört bir yanındaki orta-alt ve alt sınıflardan başta esnaf, milyonlarca insan için emlak fiyatlarında yaşanan reel artış refah seviyelerinde ciddi bir artış getirdi. Mishkin’in dediği gibi refah artınca tüketim arttı.
Arsasını satan otomobil aldı, yazlık ev aldı, yayla evi aldı. Çocuğunu özel üniversitede okuttu, büyük kentlere veya hatta yurtdışına gönderdi…
Bu konuda bilgi danıştığım Prof. Dr. Hakan Kara da şöyle diyor: “Konut fiyatlarındaki artış hem servet hem de (ticari konutta) teminat üzerinden talebi destekler. Özellikle bizim gibi konut sahipliğinin bir yatırım gibi düşünüldüğü ülkelerde bu daha belirgin olabilir.”
Emlak fiyatlarında yaşanan büyük artış, iktidarın uyguladığı para politikasının bir sonucuydu. Erdoğan’ın düşük faiz konusundaki ısrarı 2021 sonunda enflasyonu patlatınca “mala hücum” yaşandı. Biraz tasarrufu olan, parasını enflasyondan koruyabilmek için hiç planı yokken konut, arsa aldı. Üstelik bu ikinci tur artıştı.
Emlak fiyatlarındaki hızlı artış aslında çok önce, 2020 yazında başlamıştı. Pandemi yazında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ekonomiyi canlandırmak için kamu bankaları üzerinden çok düşük faizli bir kredi kampanyası başlattı. Konut kredisinin faizi birinci el konutlar için yüzde 0.64’e kadar çekildi. Bu görülmemiş bir fırsattı. O yaz Cumhuriyet tarihinin en yüksek konut satış adetlerine ulaşıldı. Konut fiyatlarındaki ilk patlama ilk kez o zaman gerçekleşti. Yani geçen yıl yaşanan yüzde 200’lük artış, 2020 yılında yaşanan artışın üzerine ikinci turdu.
Konut fiyatlarında yaşanan artışın yarattığı refah etkisi özellikle Anadolu’nun yeni sanayi merkezlerinde, Gaziantep, Konya, Kayseri, Denizli’de Erdoğan’ın oylarının konsolide olmasına büyük katkı sağladı. Sokak röportajlarında muhalif gençlere “Çıkar telefonunu” diye çıkışan dayıların büyük oranda iktidarı desteklemesinin bir sebebi de buydu.
Bu sürecin kaybedeni gençler yani Z kuşağı oldu. Çünkü onların evi, arsası yok. Emlak fiyatları öyle çıldırdı ki, karı-koca çalışarak ev alma şansları dahi kalmadı. Gençler arasında Sinan Oğan ve Muharrem İnce’ye olan ilginin bir nedeni de bu olmalı…