Reyhanlı’da 3 bin 500 yıllık ticaret belgesi bulundu
Bu ay çıkan iki haber ebeveynleri korkuttu. İlkinde 5,5 yaşındaki çocuk Örümcek Adam kurtaracak diye 5. kattan atladı, ikincisinde uykusunda ağlayan bir çocuk tablet kullanır gibi hareketler yaptı. Psikolog Güller, kilit noktanın ebeveyn kontrolü olduğunu vurguladı ve yapılması gerekenleri anlattı.
Teknolojinin hayatımıza etkisi her geçen gün artıyor. Çocukların dijital oyunlarla, yetişkin çizgi dizileriyle ve teknolojik aletlerle mesaisi de doğru orantılı olarak artıyor. Bunun çocuk gelişimi açısından olumlu sonuçları olduğu kadar, olumsuz ve korkutan sonuçları da görülüyor. Son dönemde iki farklı çocuğun yaptıkları hem çok korkuttu, hem de çok konuşuldu.
İlk olayda İstanbul, Arnavutköy’de beş buçuk yaşındaki Berzan, kendisini Örümcek Adam’ın kurtaracağına güvenerek 5. kattan aşağı atladı. Neyse ki şans eseri Berzan’ın burnu bile kanamadı.
İkincisi ise sosyal medyada yayılan bir video. Görüntüde çocuk, uyku esnasında ağladı. Gözlerini dahi açmayan çocuk bir elinde tablet tutuyormuş gibi, diğer eliyle de dijital ekranı kaydırma hareketi yaparak parmağıyla yukarı doğru itti. Küçük çocuğun bu harekeleri teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisi hakkında ebeveynleri endişelendirdi.
Bu durumu, ebeveynlerin yapması gerekenleri ve teknoloji ile çocukların nasıl doğru ilişkileneceğini Klinik Psikolog Görkem Demirdöğer Güller ile konuştuk.
Dijital oyunların çağımızın gerçekliği olduğunu belirten Güller, “Çocuklar bu oyunlarda bazı bilişsel ve sosyal becerileri de edinebiliyor. Sosyal çevreleri oyunlar etrafında inşa oluyor. Bu gerçekliğin içinde çocuğu tamamen dijital oyunlardan ya da cihazlardan mahrum bırakmak mümkün değil. Ancak dijital dünyada da çeşitli riskler mevcut. Örneğin kazandırdığı birçok yetkinliğin yanı sıra dijital ortama aşırı maruziyet çocukların duygusal ve sosyal gelişimlerinde gerilemelere de yol açabiliyor” dedi.
Kilit noktanın ‘ebeveyn kontrolü’ olduğunu vurgulayan Güller, “Çocuğun her yaş döneminin kendine has özellikleri olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Özellikle 6 yaş ve öncesi çocuklarda soyut düşünme becerisi henüz gelişmediğinden hayali kahramanlar, ölüm, şiddet vb. çocuğun gerçeklik algısında karmaşa yaratacak içeriklere maruziyetin azaltılması çocuğun bu içerikleri normalleştirmesini önlemenin yanı sıra kaygı ve güven sorunları yaşamaması ile de ilişkili” diye konuştu.
Ebeveynlere çocuklarının hangi içeriklere maruz kaldıklarını, bu içeriklerin onların gelişim özelliklerine ve ihtiyaçlarına uygun olup olmadıklarını takip etmelerini öneren Güller, şunları söyledi:
“Bunu cihaz kontrolü ile ya da oyun ortamını ebeveynin gözetimindeki bir alana kurmak en uygulanan yöntemler. Ancak bunların yanı sıra ebeveynlerin çocuğa bu içeriklerle meşgul iken eşlik etmesi, çocuklarla izledikleri çizgi filmler, diziler, vloggerlar ya da oynadıkları oyunlar hakkında sohbet etmeleri, ilgi gösterdikleri noktalara hakim olmaları riskleri de daha hızlı fark edebilmelerini sağlayacaktır. Uygun olmayan içeriğe maruz kalan çocuklara ani tepkiler ve yasaklar koymak yerine, yine onların anlayabilecekleri bir dille içeriğin neden uygun olmadığını anlatmak, bu tip içeriklere maruz kaldığında neler yapabileceği konusunda yol gösterici olmak gerekir. Çocuklara ilgi duydukları alanlarda alternatifler sunabilmek, dijital dünyada karşıladığı ihtiyacın ya da hazzın gerçek dünyada alternatifini bulmasında yolunu açmak yine bağımlılığın önüne geçmek için alabileceğimiz önlemlerden biri. Ancak bunu yapmanın yolu da çocuğun dünyasını anlamaktan ve onunla açık iletişim kurabilmekten, ilgi alanlarını takip edebilmekten geçiyor.”
Güller ebeveynleri zorbalık, manipülasyon ve istismara karşı da uyardı:
“Dijital dünyanın bir diğer riski de çocukların bu alanda maruz kalabilecekleri zorbalık, manipülasyon ve istismardır. Çocukları bu konularda hem aile içinde hem eğitim ortamlarında bilgilendirmek, bu davranışlara maruz kaldıklarında başvurabilecekleri yetişkinler olduğunu onlara hatırlatmak onları güvende tutmamız için ilk adımdır.”