Meclis’teki ‘makam aracı’ tartışmasında yeni perde: Arabam yolda kaldı
TBMM’ye sunulan torba yasada yer aldığı biçimiyle, 659 milyar TL’lik 2023 yılı bütçe açığının 2.1 trilyonu aşacağı anlamı çıkarken, bürokratların maddeyi yanlış yazdığı, açığın aslında 200 milyar TL daha artacağı konuşuluyor.
Bütçe açığını azaltmak için TBMM’ye sunulan torba yasayla artırılması öngörülen bütçe açığı rakamı Ankara’yı karıştırdı. Torba yasada yer aldığı biçimiyle, 659 milyar TL’lik 2023 yılı bütçe açığının 2.1 trilyonu aşacağı anlamı çıkarken, bürokratların maddeyi yanlış yazdığı, açığın aslında 200 milyar TL daha artacağı konuşuluyor.
Dün TBMM’ye sunulan torba yasanın 5. Maddesi ile eklenen geçici madde 38’de, “5. Maddede düzenlenen net borç kullanım tutarı 2023 yılı için, 1-1-2023 tarihinden geçerli olmak üzere, Bakan ve Cumhurbaşkanı tarafından artırılan net borç kullanım tutarının üç katı olarak kullanılır” deniyor. Bu maddeyi okuyan bütçe teknisyenleri, yılbaşında öngörülen 659 milyar TL’lik bütçe açığı için yapılacak borçlanmanın bu maddeye göre 2 trilyon 183 milyar TL’ye çıkacağını belirttiler.
Yapılan tüm vergi artışlarına, KKM’nin yükünün Merkez Bankası’na yüklenmesine rağmen bu bütçe açığı rakamı şaşkınlık yarattı. Bunun üzerine araştırdığımızda, torba yasayı yazanların aslında bakan ve cumhurbaşkanı tarafından artırılan ek borçlanma tutarının üç katını kastettikleri, yani 659 milyar TL’lik açığın 860 milyar TL’ye çıkmasının kastedildiğini söylediler. Halbuki yasada yazılı olan madde borçlanma tutarının üç katına çıkarılacağı anlamına geliyordu.
Özet olarak bürokratların yasa maddesini hatalı yazdığı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla torba yasa bu hafta sonunda Plan ve Bütçe Komisyonu’na geldiğinde, büyük ihtimalle verilecek önergelerle bu maddeye açıklık kazandırılacak ibareler eklenecek. Yani daha net biçimde borçlanmada Bakanın yüzde 5, Cumhurbaşkanı’nın bunun üzerine yüzde 5 artırma yetkisine denk gelen tutarın üç katına kadar, yani toplamda yaklaşık yüzde 30’a denk gelecek biçimde artırılacağı açık biçimde torba yasadaki maddeye eklenmesi gerekecek.
Torba yasa ile yapılan düzenlemelerle bütçe açığının 700-800 milyar TL civarında düşürülmesinin amaçlandığı görülüyor. Buna rağmen 659 milyar TL olarak öngörülen açığın yıl sonunda 860 milyar TL’ye çıkmasının tahmin edildiğini söyleyebiliriz. Bir başka deyişle dünkü torba yasa ile bütçede tasarruf yapılamasa idi, belli ki bu yılki bütçe açığı 1.5 trilyon TL’nin üzerine çıkacaktı.
Teknisyenler yapılacak düzenlemelerin devam edeceğini, bunları görmeleri gerektiğini belirterek, torba yasayla 860 milyar TL’ye kadar çıkan bu yılki bütçe açığının bu rakamdan daha da yüksek olabileceğini söylüyorlar. Çünkü önlem alınmasa bütçe açığının bu yıl sonunda 2 trilyon TL’ye kadar çıkacağı, bütçe uzmanları tarafından belirtiliyordu.
Bu arada bu önlemlere ek olarak, bütçe açığının bir kısmının da satılacak kamu varlık satışlarıyla kapanmasının planlanmış olabileceği de konuşuluyor. Yani 860 milyar TL’lik açığın aslında alınan önlemlere rağmen daha yüksek olabileceği, açığın bir kısmının da özelleştirmelerle kapatılmasının gündeme gelebileceği konuşuluyor.
Bu arada alınan bu önlemlerin ardından hükümetin yeni bir ek bütçeye gerek duymayacağı tahminleri yapılıyor. Maliye bakanlığının geçmiş dönemde ek bütçe çıkarmamak için personel ve SGK ödemelerinden başka yerlere ödenek aktarıp, sonradan zorunlu olduğu için personel ödemeleri için ek harcama yaptığını hatırlatan uzmanlar, yine aynı yolun seçilebileceğini kaydettiler. Sayıştay’ın personel ödemeleri nedeniyle sonunda, aslında yasa dışı olan bu aktarmalara göz yumduğu belirtilerek, yine aynı yöntemin uygulanabileceği söyleniyor.
Henüz net rakamlar hesaplanmış değil ama bütçe uzmanları torba yasa ile ek vergi tahsilatının 300-400 milyar TL arasında artmasını bekliyorlar. Bunun 35 milyar TL’sinin ek motorlu taşıtlar vergisinden, yaklaşık 200 milyar TL civarında kurumlar vergisi genel artırımından geleceğini, istisnalar, finans kurumları vergi artırımı gibi önlemlerle birlikte toplam 300 -400 milyar TL arasında bir gelir artışının hesap edilmiş olabileceğini söylüyorlar.
Buna ek olarak bütçedeki KKM kur farkı ödemelerinden ise bütçeden gidecek olan 400 milyar TL civarındaki miktarın Merkez Bankası’na yüklendiği konuşuluyor. Şimdiye kadar bütçeden 22 milyar TL’lik KKM kur farkı ödendiğini kaydeden uzmanlar, son dönemdeki kur artışlarının bir miktar daha artacağını hesap ediyor. Toplam bu yılki KKM faturasının 800 milyar TL’ye ulaşacağını, bunun yaklaşık yarısının bütçeden ödendiği düşünülünce, bütçenin bu kadar yükten kurtulduğunu belirtiyorlar.
KKM faturasının Merkez Bankası’na yüklenmesi ise özellikle enflasyon açısından çok sakıncalı bir durum oluşturacak. Bu önlemler, yeni gelecek vergi artışlarıyla birlikte yılsonunda enflasyonun yüzde 55’lere kadar çıkması artık kaçınılmaz gözüküyor. Torba yasadaki bu madde, Prof. Dr Fatih Özatay’ın belirttiği gibi, eskiden Merkez bankası’nın Hazine’ye kullandırdığı kısa vadeli avans benzeri bir yöntem olarak belirtilebilir. Bunun enflasyon etkisi nedeniyle kaldırıldığını biliyoruz.
Özetle; dün açıklanan yüksek maaş artışlarının yüksek enflasyonla geri alınacağı torba yasa ile birlikte kesinleşti. Seçimlerin ve depremin faturasının gerek artan vergiler, gerekse artırılacak enflasyonla yine dar ve sabit gelirliye yükleneceğini de rahatlıkla söyleyebiliriz. Kurumlar vergisi kanalıyla bir miktar şirketlere fatura çıksa da, asıl fatura yine halka çıkacak.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor