CHP bir seçimde daha bilgi işlem sistemi krizi yaşadı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "AB'nin yolu Osman Kavala’dan, Selahattin Demirtaş'tan, Emine Şenyaşar'dan, tweet attı diye gözaltına alınan gencecik çocuklardan geçiyor. Sen bunların gereğini yapacağını, bu millete söz verdin mi?" dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin Grup Toplantısı’nda konuştu. İsveç’in NATO üyeliğini onaylamak için “AB şartı” öne süren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Kılıçdaroğlu, “AB’nin yolu Osman Kavala’dan, Selahattin Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan, tweet attı diye gözaltına alınan gencecik çocuklardan geçiyor. Sen bunların gereğini yapacağını, bu millete söz verdin mi?” dedi.
Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, vatandaşların zor durumda olduğunu ve “Neden sesiniz daha gür çıkmıyor?” diye kendilerine sitem edildiğini bildiklerini belirterek “Biz sesimizi çıkaracağız ama 25 milyonu arttırmak kaydıyla” ifadesini kullandı.
AK Parti’ye oy verenleri ziyaret ederek konuşmaları gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Vatan sadece benim değil, hepimizin vatanı. Sıkıntıyı sadece ben değil, hepimiz çekiyoruz. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Benim sıkıntım varsa benden daha zor durumda olan vatandaşımın da sıkıntısı var. Sıkıntıyı bile bile, kendisine verilen sözlere kanarak, ‘Biz size çok güzel bir Türkiye armağan edeceğiz’ diye yola çıkıp bugün soykırım ekonomisi uygulayan siyasal iktidara, asıl oy verenlerin bir ders vermesi lazım. Bunu bekliyoruz” diye konuştu.
Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan sel felaketi nedeniyle geçmiş olsun dileklerini ileten Kılıçdaroğlu, iklim değişikliğiyle beraber bu tür afetlerin devam edeceğinin anlaşıldığını belirtti. Kılıçdaroğlu, Ankara, İstanbul, İzmir ve Eskişehir Büyükşehir Belediyelerince bölgeye gönderdikleri yardımlarla yaraların sarılması için kısmen de olsa gereken çabayı gösterdiklerini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ın halen cezaevinde bulunduğunu, gazeteci Merdan Yanardağ’ın da hakkında bir mahkumiyet kararı olmamasına karşın cezaevinde olduğunu hatırlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bunlar aslında hepimizin bildiği, demokrasisi gelişmemiş ya da antidemokratik bir ülkede karşılaştığımız olaylardır ama bu olaylar bizi yıldırmayacak. Tam tersine bu ülkeye demokrasiyi getirmek için hep birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz” sözlerini sarf etti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya üyeliğine karşı çıktığını ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Joe Biden ile telefon görüşmesinden sonra bu kararını değiştirdiğini belirtti.
İsveç’in, Türkiye’nin istediklerini yapmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Sen dün ‘hayır’ diyordun, bugün neden ‘evet’ diyorsun? Kullanılan cümle şu: ‘İsveç bize AB’de destek verecek’. Dünyadan haberi yok. Orası NATO kardeşim, AB değil. İkisi ayrı. AB’deki toplantılara seni yıllardır davet etmiyorlar. Şu geldiğimiz hâle bak. Yalan üzerine dış politika oluşturuyorsunuz. Bu, kabul edilebilecek bir şey değil” dedi.
Türkiye’nin, AB’nin demokratik standartlarını yerine getirmediği sürece AB’ye giremeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“84 milyona, kendi ülkene demokrasiyi getiriyor musun? Getirirsen tamam. Demokrasinin, yani AB’nin yolu, Can Atalay, Osman Kavala, Merdan Yanardağ, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay’dan geçiyor. Sen bunları içeri tıktın. Bunları serbest bırakacak mısın? O zaman kim seni AB’ye alacak? Yine AB’nin yolu Selahattin Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan, ‘tweet attı’ diye gözaltına alınan gencecik çocuklardan geçiyor. Sen bunların gereğini yapacağını, bu millete söz verdin mi? AB’nin yolu, Diyarbakır’da tutuklu gazetecilerden, Galatasaray Meydanı’nda evladının, annesinin, babasının, çocuğunun hakkını arayan Cumartesi Anneleri’nden geçiyor. Sen bunların haklarını teslim edecek misin? Devletsin. Bu annelerin çocuklarını katledenleri yakalayıp adalete teslim edecek misin? Cumartesi Anneleri’nin yolunu hepimiz gözlemek zorundayız. Hiç kimse böyle bir felaketle karşılaşmak istemez. Hangi anne ister? Benim gözümde Diyarbakır Anneleri ne ise Cumartesi Anneleri de odur. Anneler annedir. Bütün annelerin, başımın üstünde yeri vardır.”
AK Parti’nin ülkeyi adaletle yönetemediğini aktaran Kılıçdaroğlu, cumhuriyet döneminde kurulan iki binin üzerindeki fabrikanın ve bankaların satıldığını, buradan gelen paraların hesabının hala verilmediğini kaydetti.
Türkiye’nin borç batağına sürüklendiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Satıyorsunuz, dünyanın parasını alıyorsunuz ayrıca yine borçlanıyorsunuz, Türkiye’yi borç batağının içine sürüklüyorsunuz. Sonra da Düyun-u Umumiye kabinesi kuruyorsunuz. Borçlarını ödemek için ne yapacağını yine borç verenler söylüyorlar; ‘Şunu Hazine ve Maliye Bakanı, Merkez Bankası Başkanı yapacaksın’ diye. Şimdi satacak bir şey kalmadı. THY var, Turkcell var, bunları pazarlamaya çalışıyorlar. Körfez ülkelerine gittiler, para dileniyorlar” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yerel seçimleri bekliyorlar. Yerel seçimlerden sonra faizler de pik yapacak ve faizler de artacak” dedi.
Faizin yükseleceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Uluslararası tefecilere teslim oldu ve faizi bir kademe artırdı. Şimdi arkası gelecek. Yerel seçimleri bekliyorlar. Yerel seçimlerden sonra faizler de pik yapacak ve faizler de artacak” ifadesini kullandı.
Dolar baronlarının Türkiye’yi teslim aldığını aktaran Kılıçdaroğlu, “Hükümetin önüne, yani var olan tek kişilik hükümetin önüne ekonomik soykırım programı koydular. 85 milyonu mağdur edecek ekonomik soykırım programı koydular. Bazıları merak eder bu ekonomik soykırım programı nedir diye? Ekonomik soykırım programını, Şili’de bir iktisatçı kullandı… Şili bizimle aynı koşullardayken bir iktisatçı aynı zamanda sosyolog ekonomik soykırım programından söz eder. Şili o yüzden hala sırtını düzeltmiş değil” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ekonomik programın Türkiye’nin ekonomik anlamda bağımsızlığını büyük ölçüde kaybettiği bir program olduğunu ifade etti. Bir ülkenin bağımsızlığının iki ana damarı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bunların siyasal ve ekonomik bağımsızlık olduğunu belirtti.
Ekonomik bağımsızlığın olmadığı yerde siyasal bağımsızlığın da olamayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“85 milyonu bir avuç çeteye hizmet eder hâle getirdiler. Bu ekonomik soykırım programı, yağmur gibi zamlar her taraftan yağmaya başladı. Vatandaşlar bağırıyor, ‘Bu kadar zam geldi neden sesiniz çıkmadı?’ Benim değil asıl sizin sesinizin çıkması lazım. Sadece zamlar değil bu programın başka bir özelliği de yağmur gibi vergilerin gelmesi. Bir taraftan zam, bir taraftan vergiler. Vergilerin anayasaya uygun veya olmamasına hiç bakmıyorlar. ‘Ben bu vergiyi çıkaracağım’ diyorlar. Kanun teklifinde diyorlar ki ‘Deprem dolayısıyla biz bu vergileri alıyoruz.’ Deprem dolayısıyla para topladın mı? Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum: Elinize vicdanınıza koyun gelen zamlar ve vergiler kimin işine yarıyor?”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında emeklilerin maaşlarında yapılacak olan düzenlemenin kök ücrete de yansıtılması gerektiğine ilişkin açıklamalarına değinen Kılıçdaroğlu, “Elinden tutan mı var? Verirsin kanun teklifini Meclis’ten çıkar. CHP olarak ben söz veriyorum. Biz destekleyeceğiz. Getir bakalım” dedi.
Kılıçdaroğlu, “ekonomik soykırım” programının kimin işine geldiğini beş madde halinde sayacağını belirterek, şöyle konuştu:
“Hayır, bunların işine yaramıyor diyorsan gel beni bul kardeşim sana bütün ayrıntıları vereceğim. İşime yarıyor diyorsan otur vicdanını sorgula. Bir, Erdoğan’dan dolarla ihale alanlar. Bunlar hep kazananlar, biz bunlara beşli çete diyoruz. Hepsi kâr ediyor, köşeyi dönüyor. İki, dolarla gelir garantisi verilenler. Dolar arttıkça bunun parası artıyor. Bunların da zarar etme şansı yok. Üç, dolarla devlete borç para verenler. Kendi ülkesinin milli parasını göz ardı edip yabancı parayla kendi ülkesinde kendi vatandaşıyla… Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına diyorsun ki, ‘Gel bana dolarla borç ver. Ben sana bunun hem faizini hem paranın bedelini dolarla ödeyeceğim.’ Bunların da zarar etme şansı yok bunların da keyfi yerinde. Dört, Kur Korumalı Mevduat sahipleri. Bunlar da dolar garantili. Ayrıca bunlara vergi avantajı da sağlanmış. Yani çifte kavrulmuş kar. Beş, yurt dışından borç alıp aldığı borca devletin hazinesini garanti ediyor.”
Bu beş gruba, 85 milyonun hizmet ettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, bu programın “ekonomik soykırım” olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Diyelim ki dolarla ihale aldınız. Sözleşmede şöyle bir hüküm var. Dolarla ihale alıyorsunuz, faizini de dolarla alıyorsunuz. Ama diyor ki ‘Ben dolarla nereden aldım? Amerika’dan aldım.’ O zaman Amerika’daki enflasyonu da bana da ödeyeceksiniz.
Amerika ekonomisinin enflasyonunu 85 milyonun sırtına yüklüyorlar. Şeytanın aklına gelmez ama bunların aklına gelir. Avroyla aldıysanız borcu Avrupa’daki enflasyonu 85 milyonun sırtına yüklüyorsunuz. AK Parti’ye oy veren, vicdan sahibi insanlara sesleniyorum. Böyle bir soygun düzenine siz nasıl ‘evet’ dediniz? İnsan biraz vicdan sorgulaması yapar. Hadi kendini düşünmüyorsun, çoluk çocuğunu, torunlarını düşün kardeşim. Beraber vurgun yaptılar. Sanmayın bu avantajı sadece bunlara verdiler. Kendi dünyalıklarını da yaptılar, yurt dışına götürdüler. Bu millete söz vermiştim. O götürdükleri 418 milyar doları kuruşu kuruşuna buraya getireceğim. Ama sözümden dönmüş değilim. Göreceksiniz, tarih o 418 milyar doları Türkiye nasıl getirildiğini görecektir, yazacaktır.”