Zeytinyağlı yiyemem aman: İki ayda yüzde 80 zam
Seçim sonrasında peş peşe gelen zamlara hafta sonunda akaryakıt ve doğalgaza gelen ÖTV zamları eklenince her kesimden tepki gelmeye başladı. Bu zamlardan en az etkilenmesi beklenen iş insanları dahi tepki verdi ve uyardı.
Hafta sonunda akaryakıt ve doğalgaz fiyatlarına gelen ÖTV zammı büyük tepki çekti. Seçimden sonra üst üste gelen zamların artık ağır geldiği gözlenirken, bu zamlardan en az etkilenmesi beklenen iş insanlarından bile tepki geldi.
Zamlara gelen tepki üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığı, akaryakıt ÖTV’nin yıllar içinde gerilediğini, deprem nedeniyle artan harcamaları karşılamak için vergi artışına mecbur kalındığını belirten bir açıklama yaptı. Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu da bir açıklama yaparak, yine doğalgaz ÖTV’sine yapılan zammı savundu, vergi miktarındaki yüzde 224’lük artışı doğalgaz fiyatlarına bu kadar zam gelmiş gibi algı yaratılmasına karşı çıktı.
Seçimlere gidilirken iktisatçıların çoğu yapılan harcamalar için seçimden sonra yüklü vergi zamları geleceğini sık sık söylemişti. Seçim ekonomisinin yarattığı faturaya deprem zararı eklendiğinde vergi artışları da kaçınılmaz hale gelmişti. Bunun yanında 6’lı Masa iktisatçılarının servet ve konutlardan vergi alınmasına ağırlık vereceklerini belirtmesine karşılık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kazanması halinde yine ÖTV ve KDV oranlarını artırarak, faturanın geniş halk kesimlerine çıkarılması da zaten bekleniyordu.
Seçimleri kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi iktisadi mantığı gereği, bu zamları yapmaya başladı. Faize karşı çıkmaya devam edip, Bakan Şimşek’in istediği faiz oranlarını frenleyen Erdoğan, seçim öncesi söz verdiği yüksek memur ve asgari ücret artışını da gerçekleştirdi. Tasarrufa da yanaşmadığı için vergi oranlarındaki artışın yüksek gerçekleşmesi zaten beklenen kararlardı.
İşte bu nedenle sosyal medyada yer alan vatandaş tepkilerinin hafta sonunda çok büyüdüğünü, zam şikayetinin arttığını söylemek gerekiyor. Bu tepkinin AKP ve MHP tabanında da yanıt bulduğu ortada. O nedenle MHP lideri Devlet Bahçeli’nin düşük kalan emekli maaş artışlarında ek artırım talebi, belli ki ekonomi yönetiminin karşı çıkması nedeniyle gerçekleştirilemedi.
Halktan gelen tepkinin yanı sıra, art arda gelen zamlara bu kez iş insanlarından tepki geldiğini gördük. Türkiye’nin en büyüğü olan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahcıvan sosyal medyadan mesaj yayımlayarak tepkisini dile getirdi. “Geçmişten miras kalan ezber reçeteler, ekonomik hayatı beklenmedik durumlarla karşı karşıya bırakabilir” diyerek, “kamu maliyesinin içinde bulunduğu zor durumu anlamakla birlikte; sanayimizin rekabet, maliyet ve finansman gücünü giderek zorlayacak zamların, vergi artışlarının önümüzdeki günlerde durgunluk ve enflasyon risklerini artıracağını görüyoruz” dedi.
Başkan Bahçıvan’dan bu mesajını biraz açmasını istedim ama şimdilik bu mesajla yetineceğini söyledi. Sanayicilerden bile tepki gelirken, sendikalar ve muhalefet partilerinden keskin bir açıklama gelmemesi de ayrıca ilginçti.
İSO Başkanı’nın twitter mesajına verilen tepkiler arasında “Siz zammı yapar yine kurtarırsınız, asıl biz dar gelirliler düşünelim” şeklindeki mesajlar çoktu. Gerçekten de zaten Temmuz başında yapılan ek vergi ve zamlara eklenen yeni zamlar, tepeden tırnağa her şeye zam anlamına gelecek. Gıda fiyatları dünyada düşerken bizde yaz aylarına rağmen yine artmaya devam edecek. Seçimden sonra gelen yüzde 30’luk devalüasyonla birlikte 3 ay içinde enflasyon oranının yüzde 50’yi geçmesi hemen hemen kesinleşti. Öyle olunca da ne kadar zam alırsa alsınlar, çalışan ve emekli zamları kısa sürede gerilemiş olacak.
İş dünyasından gelen tepkinin altında ise, seçim öncesinde kilitlenen kredi piyasasının hâlâ açılamamış olmasının yarattığı etkinin rol oynadığını tahmin ediyorum. İş kesimiyle yoğun çalışan banka şubeleriyle görüştüğünüzde faiz artışı ve mali sıkılaşma nedeniyle oluşan sıkıntının, beklenenden erken başladığı görülüyor. Bir banka şube yetkilisi, son 15 gündür banka şubelerinde kredilerin yeniden yapılandırılması ve batık krediye dönüşmesi gibi konuların öne çıktığını söyledi. Merkez Bankası’nın yapacağı faiz oranlarını bekleyen özel bankaların önlerini göremedikleri ve şimdiden kredi vererek bilançolarını bağlamak istemedikleri gözleniyor. Yüzde 60’la kredi almaya razı olan işletmeler bulunduğunu ama yine de kredi verilemediğini belirten bankacılar, bu sıkışıklığı yeni dönemin üzerinden 3-4 ay geçtikten sonra beklediklerini ama sıkıntının çok erken başladığını söylüyorlar.
İşte İstanbul Sanayi Odası Başkanı’nın eleştirilerinin, tabanın sesi olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Özellikle KOBİ’ler ayrıcalıklı özel kredilere çok alıştırıldıkları için, faiz artışlarının sıkıntı yaratması zaten bekleniyordu. Ancak Erdoğan’ın iş kesimini tedirgin etmemek için düşük tuttuğu Merkez Bankası politika faizi belirsizliği artırdı ve bu da gelecek sıkıntıyı öne çekmiş görünüyor.
Bunun bir sonucu olarak önümüzdeki günlerde şikâyetlerin büyüyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun sonucu olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine seçim öncesindeki yöntemini izleyip, ayrıcalıklı düşük faiz kredileri erken başlatması ise hem enflasyonun çok daha yukarılara gitmesini, hem de piyasalardaki belirsizliği iyice artırıp piyasaların kilitlenme tehlikesini beraberinde getirebilir.