Eskileri hatırlatan Merkez Bankası kararları fayda sağlar mı?
Merkez Bankası, piyasaların yüzde 20 beklentisine rağmen politika faizini 250 baz puan artırarak yüzde 17,5'e yükseltti. Ancak BAE'den gelecek 50,7 milyar dolarlık yatırım müjdesi nedeniyle piyasaların karara tepkisi geçen ayki gibi sert olmadı.
Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), Hafize Gaye Erkan başkanlığındaki ikinci faiz kararını yine artış yönünde açıkladı. Piyasaların yüzde 20 olan beklentisine rağmen PPK politika faizini sadece 250 baz puan artırarak yüzde 17,5’e yükseltti. ancak Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) 50,7 milyar dolarlık yatırım geleceği açıklandığı için kararın piyasalara yansıması geçen ayki gibi sert olmadı. Bazı ekonomistler, politika faizi beklentilerin altında artırılacağı için bu açıklamanın öne çekildiğini iddia etmişti. Nitekim, son gelişmeler bu tahminin doğru olduğunu ortaya çıkardı.
PPK tarafından yapılan açıklamada, “Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir. Küresel enflasyon düşerken, halen uzun dönem ortalamalarının ve merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmektedir. Bu nedenle, dünyanın birçok ülkesinde merkez bankaları parasal sıkılaştırma sürecine devam etmektedir” sözlerine yer verildi.
Son vergi düzenlemeleri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın enflasyon üzerinde olumsuz etki yapacağının öngörüldüğü açıklamada, şöyle denildi.
“Ülkemizde, yakın döneme ilişkin göstergeler enflasyonun ana eğiliminde yükselişin sürdüğüne işaret etmektedir. Bu gelişmede yurt içi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile hizmet enflasyonundaki katılık belirleyici olmaktadır. Kurul, bu unsurlara ek olarak vergi düzenlemeleri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın enflasyon üzerinde ilave olumsuz etki yapacağını öngörmektedir. Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki belirgin iyileşme, rezervlerde süregelen artış ve turizm gelirlerinin desteğiyle cari işlemler hesabındaki dengelenme fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır. Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir. Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak devam edecektir. Bu kapsamda Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir. Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.”
Günlerdir merakla beklenen karar sonrası, yurt içi piyasa önce biraz hareketlendi ancak geçen ayki faiz kararı sonrası döviz kurlarındaki şok yükseliş gerçekleşmedi. Merkez Bankası öncesi 6628 puanda hareket eden Borsa İstanbul, sonrasında kademeli yükselerek gün içi tarihi zirvesini 6700 puana taşıdı. BIST 100 endeksi, günü yüzde 1,69 artışla 6682 puandan tamamladı ve böylelikle kapanış rekorunu da tazelemiş oldu. Kapanışta, bankacılık endeksi yüzde 0,27, holding endeksi ise 1.91 artış sağladı.
Dolar/TL kararla beraber 26,90 TL’den 26,94 TL seviyesine çıktı, günü 26,80 TL’ye düşerek kapattı. Euro/TL faiz açıklamasından sonra ilk tepki olarak 30,20 seviyesinden 30,25 seviyesine tırmandı. Akşam saatlerine doğru 30 TL’nin altına indi ve kapanışta yüzde 0,12 düşüşle 29,96 seviyesinde hareket etti. Gram altın ise 1,713 liradan 1,716 liraya yükselirken, günü yüzde 0,20 kayıpla 1,968 liradan kapattı.
Birçok ekonomist faiz kararını Twitter hesaplarından yorumladı. Hazine eski Müsteşarı ve iktisatçı Mahfi Eğilmez, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
TCMB Politika faizini yüzde 17,50’ye çıkardı. Zahmet oldu aslında. Yapısal reformların yapılmadığı, hiçbir ekonomik programın açıklanmadığı bir ortamda kerhen artırılan faizle bir yere varmak mümkün değil.
— Mahfi Eğilmez (@mahfiegilmez) July 20, 2023
TCMB eski Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Türkiye ile emsal ülkelerdeki politika faizi ve enflasyon karşılaştırmasını bir grafikle anlattı.
Bugünkü faiz kararına bir de bu perspektiften bakalım. pic.twitter.com/JQgiNwzc7C
— Hakan Kara (@ali_hakan_kara) June 22, 2023
Ekonomist Orhan Karaca da, PPK metninde önemli gördüğü bölümleri paylaştı:
Aşağıdaki PPK karar metninde renklendirdiğim yerler önemli görünüyor. İlkinde son gelişmelerle enflasyonun yükseleceği, ikincisinde faiz artışının yanı sıra seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları alındığı ifade ediliyor. pic.twitter.com/5BAr4BHSCz
— Orhan Karaca (@Dr_OrhanKaraca) July 20, 2023
Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı ve ekonomist Prof. Dr. Fatih Özatay da kararın ardından piyasalarda bir hareket olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
Kur, faiz kararı açıklandığından bu yana artmadı, hatta az biraz düştü.
Çok yerinde bir faiz kararı oldu anlaşılan.
Bakmayın siz münafıklara; enflasyon %70’e gidiyormuş, %17,5 de neymiş, hedef de belli değilmiş falan
Demek ki 17,5 yeterliymiş.
Duyamadım? Rezerv mi yakılıyor? Yok…— Fatih Özatay (@OzatayFatih) July 20, 2023
Massachusetts Institute of Technology Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Merkez Bankası’nın 2.50 puan faiz artırması ve enflasyonun ile ekonominin geleceğinin Orta Doğu’dan gelen paraya bağlanmasının gerçekten endişe verici olduğunu belirterek, “Bu ne yazık ki şu anki politikaların bir tek kısa dönemde kaynak getirmek üzerine olduğunu vurguluyor” dedi. Acemoğlu, şunları söyledi:
“Yurtdışından finansmanın nasıl enflasyonu dizginleyeceğini hâlâ anlamış değilim. Bunu bir teorisi var mı acaba? Daha derin problem: Türkiye’nin yapısal bozukluklarına çare getirecek hiçbir şey yapılmadığı aşikar. Belki ufak tefek faiz artışlarıyla ve Orta Doğu‘dan gelen kaynaklarla seçime kadar ekonomi ayakta kalır, belki ayakta kalmaz. Ama ülkenin ekonomik potansiyelinin savrulduğu kesin. Çok yazık.”
Merkez Bankası’nın 2:50 puan faiz arttırması, ve Enflasyonun ve ekonominin geleceğini Orta Doğu’dan gelen paraya bağlanması gerçekten endişe verici. Bu ne yazık ki şu anki politikaların bir tek kısa dönemde kaynak getirmek üzerine olduğunu vurguluyor
— Daron Acemoglu (@DAcemogluMIT) July 20, 2023
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mayıs 2018’de “Faiz sebep, enflasyon sonuç. Faizleri indireceğiz” sözleriyle başlayan, 2020 sonunda Naci Ağbal’ın TCMB Başkanı olmasıyla kısa bir süre için kesintiye uğrayan ama onun yerine Mart 2021’da Şahap Kavcıoğlu’nun atanmasıyla çok hızlanan düşük faiz politikası dönemi geçen ay sona ermişti. Seçim sonrasında göre gelen ekonomi yönetimi ise parasal sıkılaştırma sürecine başlamıştı. TCMB 22 Haziran’da Şubat 2021’den beri ilk kez yeniden faiz artırmış, politika faizini yüzde 8.5’ten yüzde 15’e yükseltmişti.
Bu faiz artışı yıllardır Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğünde sürdürülen, büyüme ve yatırımları, negatif reel faiz ile desteklemeyi amaçlayan politikalardan vazgeçildiğinin en önemli işareti olarak algılanmakla beraber bu sert faiz artışı beklentilerin altında kalmıştı. Böylece günlerdir faiz yükselecek beklentisiyle yatay seyreden dolar yeniden yükselişe geçerek 24 liranın üzerine çıkmıştı.
TCMB’nin döviz biriktirmeye başlaması ve faiz artırımının beklentilerin altında olacağına ilişkin endişeler nedeniyle 18 Temmuz’da dolar 27,23 TL’yi, euro ise 30,66 TL’yi görmüştü. Döviz kurlarındaki aşırı oynaklığın arka planında, iktidara yakın Hürriyet gazetesinin köşe yazarı Abdülkadir Selvi’nin yazdığı yazıda faiz oranını telaffuz etmesinin de rol oynadığı iddia edilmişti. Selvi önceki gün Merkez Bankası’nın faizi piyasa beklentisi olan yüzde 20’ye değil yüzde 16,5-17 aralığına yükselteceğini öne sürdü. Yazıyı Selvi’nin yazmış olması, pek çok yorumcu tarafından ‘Merkez Bankası piyasaları sözlü yönlendirme işini iktidara yakın kalemler aracılığıyla yapıyor’ şeklinde değerlendirildi.