DSÖ’den elektronik sigara konusunda acil eylem çağrısı
Kızamık vakalarında artış sürüyor. Sağlık Bakanlığı’nın kamuoyuyla paylaşmadığı ancak Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirdiği rakamlara göre, vaka sayısı ilk beş ayda 2 bin 51 oldu. Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak, “Bu aşısız ve eksik aşılıların salgını” dedi.
Son 12 ayın verisi kızamık vakalarındaki artışı açıkça ortaya koyuyor. DSÖ’ye geçtiğimiz yıl haziranda 11, temmuzda 12, ağustosta altı, eylülde sekiz, ekimde 16, kasımda 17, aralıktaysa 25 vaka (doğrulanmış) bildirilmişti. 2023’le birlikte vakalardaki artış hızlandı. Ocakta 193, şubatta 340, martta 445, nisanda 506, mayısta, 567 vaka tespit edildi.
Diken’den Mesude Ersan’ın haberine göre, DSÖ’nün Avrupa’da bir milyon kişide kızamık insidansı (bir yıl içinde yeni hastaların nüfusa oranı) sıralamasında Türkiye, Tacikistan, Kırgızistan ve Ermenistan’dan sonra dördüncü sırada yer alıyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca geçtiğimiz günlerde, kızamık vakalarında artış olduğunu kabul etse de salgın ve ölüm iddiasını yalanlamıştı. Ancak Kocanın bu açıklamasının üzerinden kısa bir süre sonra bakanlık, 81 ilin valisine yazı yollayarak salgınla ilgili alınması gereken önlemleri sıralamıştı.
Kızamık, tarihi çok eskilere dayanan, milyonlarca çocuk ve yetişkinin hayatına ve ondan daha fazlasının sakat kalmasına yol açan, bulaştırıcılığı yüksek (damlacık-solunum yoluyla) ve ölüme yol açabilen bir hastalık. Kızamık, aşısı bulunan hastalıklardan biri. 1980’de yaygın aşılama başlamadan önce, dünya çapında her yıl tahmini 2,6 milyon ölüme neden oluyordu. Hızlandırılmış küresel aşılama programları ölümleri önemli oranda azalttı. Halen yılda 128 bin insanı öldürüyor.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aşı Çalışma Grubu’ndan Halk Sağlığı Uzmanı Eskiocak’la Türkiye’de kızamık salgınına zemin hazırlayan faktörleri konuştuk.
Pandemi nedeniyle tüm dünyada aşılama oranlarında düşme oldu. Sağlık hizmeti başka bir alana, salgınla mücadeleye yöneldi. İnsanlar sağlık kurumlarına gitmekten korktu. Bu faktörler aşılama oranlarında düşüşe yol açtı.
Dünyada her yıl 120-130 milyon çocuk doğuyor. Bunların 110 milyon kadarı aşılanıyor. Pandemide erişebilenler (her zamankinden 15-20 milyon daha az çocuk) aşılandı.
Eskiocak, şunları dedi: “Türkiye de bu düşüşten payına düşeni aldı. Ama bakanlık bir rakam açıklamadı. Hatırlarsınız, pandemi döneminde okullar kapandı. Okulda yapılan aşılardan biri kızamık aşısıydı. Bakanlık kızamık aşısını dört yaşa çekti ve aşılama görevini aile hekimlerine verdi. Pandemi döneminde, bu aşının ne kadar yapılabildiğini bilemiyoruz.”
Toplam 11 ili ve çevresini etkileyen 6 Şubat depremleri de bölgedeki sağlık hizmetlerini çökertti. Aile sağlığı merkezleri (ASM) yıkıldı. ASM çalışanlarının bir kısmı öldü. Bir kısmı yer değiştirmek zorunda kaldı.
Bunun aşılama gibi hizmetlerin sürekliliğiyle ilgili de sorun yarattığını belirten Eskiocak, şöyle devam etti: “Pandemi üstüne deprem eklenince kızamık için önemli bir duyarlı nüfus birikimi oldu. Ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Çünkü aşılama oranlarını tam olarak bilemiyoruz. Ancak bir sorunumuz var. Kızamığa karşı, salgını önleyecek eşiğin altında aşılamamız var. Yeterince aşı yapamadık. Kızamık salgını depremle başlamasa da sonrasında patladı ve devam ediyor.”
Bir de sığınmacılar var. Onların durumu meçhul. Aşılandılar mı, ne kadarı aşılandı soru işareti.
Sağlık Bakanlığı, TTB, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin (HASUDER) depremden sonra dokuz aydan-15 yaşına kadar olan çocukların aşılanması için çağrı yaptığını hatırlatan Eskiocak, şunları söyledi: “Geçici yerleşim alanlarında bir arada yaşamak zorunda olanlar için kızamık çok büyük bir tehdit. Bundan hep korkarız. İlk yapılacak aşı olarak, hemen kızamığı söyleriz. 11 ilde ne kadar aşı yapıldı bundan emin değiliz. Milyonlarca insan yer değiştirdi, deprem bölgesinin dışına çıktı. Gittikleri yerlerde eğer aşılanmadılarsa (ki görünen o), daha önceki aşısızlara ek bir kitle daha eklendi. Bakan Koca salgının en büyük adresi olarak İstanbul’u söyledi. İstanbul Türkiye’nin aynası gibi.”
Eskiocak, hastalığın kuluçka süresi olan 7-21 günde, iki vaka (biri diğerinden almışsa) varsa bunun salgını işaret ettiğini ve kontrolü için önlemler alınması gerektiğini anlattı: “Biri diğerine bulaştırıyorsa, yeterince önlemin alınmadığı ya da alınamadığını gösterir. Sağlık Bakanlığının sahaya gönderdiği yazılarda, salgın kontrol önlemleri tarif ediliyor. ‘Salgın mıdır?’ sorusunun yanıtını zaten bakanlık talimatlarında veriyor.”
Aşılamanın yapılmaması halinde salgının durdurulamayacağını vurgulayan Eskiocak, şu konuları dikkat çekti: “Kızamık kısa sürede zatürreden, kalp yetmezliğinden öldürür. Uzun sürede SSPE (santral sinir sisteminde kızamık virüsüyle oluşan ilerleyici, ölümcül, yavaş virüs enfeksiyonu) denilen bir komplikasyona yol açar. SSPE sadece kızamık aşıyla önlenebilir. Aşı yapılmazsa hastalananların bir kısmı ölecek. Aşılamayı her şekliyle desteklemek gerekiyor. Bu sadece birinci basamağın (aile hekimlerinin) işi olarak da görülmemeli. İkinci, üçüncü basamak hastaneler de mücadelenin içinde olmalı.”
Eskiocak aşılama yapılsa da bu dönemde ateşi ve döküntüsü olan herkesin önce kızamık olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi: “Kızamık olmadığı kanıtlanana kadar kızamıkmış gibi davranıp ayırmalıyız. Döküntülü bir hasta hastaneye geldiğinde kızamıktan çok korkarız. Çünkü kolay yayılır. Ayrı bir odada muayene etmek, hızlıca değerlendirip, sorununu gidermek önemli. Böylece kızamıksa şayet, hem sağlık çalışanlarına hem de diğer hastalara, muayene olmak için bekleyenlere bulaşmasını önlemek için önlem almış oluruz. Bir kızamık hastası 15-17 kişiye hastalığı bulaştırabilir. Onların hasta olduklarını bilmeden, ortalıkta dolaşmalarını önlemek, tedaviye almak, bakanlığın bu konudaki talimatlarına uygun davranmak hastalığın kontrolünü de kolaylaştırır.”