‘POS çalışmıyor, IBAN’a at’ dönemi sona eriyor
Düşük doluluk oranlarıyla mücadele eden otelciler, son yıllarda artan kiralık tatil evleri, villa turizmi, Airbnb uygulamalarıyla karşı karşıya kaldı. Otelciler de çözüm olarak ev kiralama pazarına girdi.
Başta euro bazında yapılan yüksek zamlar ve deprem nedeniyle bu yıl Akdeniz ve Ege otellerinde doluluk oranları yüzde 60 ila 70 arasında kalırken, otelcilerden yeni bir talep geldi. Özellikle rekabette sürdürülebilirlik için 10 odalı bir butik otel ile 5 yıldızlı bir tatil köyünün aynı vergiyi vermemesi istendi. Diğer yandan son dönemde giderek daha fazla sayıda ev ve villa gibi ikincil konutların turizmde kullanılmasının sektörü olumsuz etkilediği belirtilirken, bazı otelcilerin de mecburen ev kiralama pazarına girdiği ifade ediliyor.
POYD Bodrum Temsilcisi ve Bodrium Hotel & SPA Genel Müdürü Yiğit Girgin, depremle başlayan, yüksek enflasyon ve döviz kurlarıyla devam eden sektördeki durağanlaşma sürecinin yaz sezonunu da olumsuz etkilediğini söyledi. Girgin, otellerin, artan personel ve diğer girdi maliyetlerini güncellemek durumunda kaldığını ve yükselen fiyatların da yurtdışındaki rekabet avantajını azalttığını dile getirdi.
Bodrum’da otellerin büyük bölümünün doluluk oranlarının yüksek sezon olmasına rağmen yüzde 55 – 60 civarlarında olduğu dile getiren Girgin, ilçedeki ikincil konutların ve villaların kayıtsız şekilde kiralanmasının sektörü olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Yiğit Girgin konuyla ilgili şöyle konuştu: “Kiralık tatil evleri, villa turizmi, Airbnb uygulaması gibi nedenlerle kayıt dışı ekonomi oluştu. Bu hem ekonomi, hem de güvenlik anlamında önemli sonuçlar doğuruyor. Ruslar Antalya’da 30 bin, İranlılar da 9 bin konut satın almış. Yabancılar konutlarını whatssapp gruplarında kendi vatandaşlarına kiraya veriyor. Devre mülk gibi satıyor. Satın aldığı konutun bedelini de birkaç yılda karşılıyor. Aylık, haftalık hatta günlük kiralamalardan devlet vergi alamıyor” diye konuştu.
Otelcilik sektörü ve diğer yatırımcıların bu durumdan olumsuz etkilendiğini ifade eden Girgin, “Yatırımlarının karşılığını alamıyor. Artık ev kiralamaları yapan otelciler bile türedi. Bunun mutlaka bir denetimi olmalı; bu iş kayıt altına alınarak vergilendirilmeli. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Airbnb gibi uygulamaları çok sıkı takip etmeli. Oteller bunlardan etkileniyor. Personel çıkarmalar erken başladı. Ağustosta doluluklar yüzde 70’in altında yüzde 50’lerde. Eylül ayını daha konuşmuyoruz bile. Almanlar fiyatlar nedeniyle gelmedi. Ruslar da savaş yüzünden gelemedi” dedi.
Türkiye’nin hizmet kalitesi ve tesis anlamında üst seviyede hizmet verdiğini dile getiren Yiğit Girgin, “Enerji, su, doğalgaz, hammadde, personel maliyetleri ve diğer temel kalemlerdeki giderlerimiz her ay artıyor. Her ne kadar döviz artışı bizim için karlı olarak düşünülse de, aslında dövize bağlı birçok gidere sahibiz. Döviz bazlı artışlardan ve maliyetlerden dolayı Türkiye’nin rekabet gücü turizmde durağanlaştı. Yine de hizmet kalitemiz ve tesis anlamında dünyada tercih edilen önemli bir konumdayız” dedi.
10 odalı ve 5 yıldızlı aynı vergiyi vermesin
Sürdürülebilir turizm süreçlerinde 10 odalı bir butik otel ile 5 yıldızlı bir tatil köyünün aynı vergilere tabi olduğunu dile getiren Girgin, şunları söyledi: “Her otelin kazancı ve kar marjı farklı. Az oda sayısı olan otellerle, yüksek gelir grubundaki otellerin aynı vergilere tabi olması büyük dezavantaj yaratıyor. Yeni süreçlerde otellerin sınıflandırılarak adil bir şekilde vergilendirilmesi çok önemli. İşletmeler zaten sıkıntı içinde ve bu konuda acil adımlar atılması gerekiyor.”