Asgari ücret zammında yeni formül: Yüzde 32,5-35 zam beklentisi
Eski Hazine Müsteşarı ve iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, "Kendime yazılar" adlı bloğunda KKM sorununa değindi. “İzni olmadığı için faizleri yükseltemeyen ekonomi yönetimi panzehir olarak KKM’yi icat etti" diyen Eğilmez, Merkez Bankası'nın KKM zararını para basarak karşılamak zorunda kalacağını söyledi.
Temmuz ayı sonu itibarıyla 3,3 trilyon liralık hacmiyle tehlikeli yükselişini sürdüren kur korumalı mevduat (KKM) ekonomi gündemini meşgul etmeyi sürdürüyor. Yılsonuna kadar devam edeceği kesin olan ancak daha sonra hangi cazip enstrümanlarla vazgeçileceği belirsiz olan KKM sorunu ile ilgili olarak eski Hazine Müsteşarı ve iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez de “Kendime yazılar” adlı bloğunda bir yazı kaleme aldı. “İzni olmadığı için faizleri yükseltemeyen ekonomi yönetimi panzehir olarak KKM’yi icat etti” diyen Eğilmez, Merkez Bankası’nın KKM zararını para basarak karşılamak zorunda kalacağını söyledi. Eğilmez’in yazısı şöyle:
2021 Eylül ayında enflasyon da politika faizi de yüzde 19 iken ve de enflasyon yükseliş sinyalleri verirken Merkez Bankası’nın faizleri düşürmeye başlamasıyla girilen irrasyonel sürecin faciaya doğru gittiği kısa sürede anlaşıldı. Bunun üzerine faiz indirme kararından birkaç ay sonra, izni olmadığı için faizleri yükseltemeyen, ekonomi yönetimi bu kez panzehir olarak kur korumalı mevduat hesabını (KKM) icat ederek devreye soktu. Bu hesabı açanlar, ya TL ya da döviz mevduat hesabındaki paralarını belirli bir vade ve faiz karşılığı KKM’ye yatırıyorlar. Vade sonu geldiğinde, Merkez Bankası tarafından ilan edilen döviz alış kuru ile hesap açılışındaki döviz alış kuru karşılaştırılıyor, vade sonundaki kur farkı, hesabın faiz getirisinden yüksekse kur farkı, faiz getirisi kur farkından yüksekse o zaman da faiz ödeniyor. Böylece bu modelle mevduat ister TL isterse döviz cinsinden olsun kurdaki değişmelere karşı korunmuş oluyor. KKM hesaplarından elde edilen faiz ya da primlere vergi kesintisi (stopaj) uygulanmıyor, bir başka ifadeyle ödeme net yapılıyor. Dolayısıyla buradan Hazine’ye bir katkı gelmiyor.
Temmuz ayı sonu itibarıyla KKM hesaplarında 3,3 trilyon lira para bulunuyor. Bu tutar toplam mevduatın (TL + yabancı para) yaklaşık yüzde 26’sına denk geliyor.
Başlangıçta TL mevduatın kur farkları Hazine tarafından bütçeden, döviz tevdiatından gelen kur korumalı hesapların kur farkları da Merkez Bankası tarafından ödeniyordu. Yakın zamanda çıkan yasa ile her iki yükümlülüğün de Merkez Bankası tarafından karşılanması hükme bağlandı. Bununla birlikte geçmişten gelen yükler nedeniyle, bütçeye yük gelmesi devam ediyor. KKM’nin 2023 bütçesine yükü ilk 7 ayda 34,5 milyar TL oldu (2022 yılında yıllık yük 92,5 milyar TL idi.) 2023 yılsonunda bütçeden ödenecek toplam tutarın 90-100 milyar TL’yi bulacağı tahmin ediliyor.
Merkez Bankası’nın KKM hesapları için ödediği kur farkının miktarı açıklanmadığı için bilinmiyor. Bu ödemelerin açıklanmaması, günlük bilanço açıklayan bir merkez bankası açısından, önemli bir eksiklik olarak görülüyor. Bu durumda Merkez Bankası’nın ödeyeceği KKM farkları için çeşitli tahminler ortaya atılıyor. Piyasada yapılan tahminler Merkez Bankası’nın bu yıl KKM için yapacağı ödemelerin 500 milyar TL’den aşağı olmayacağı yönünde. Bu durumda KKM için Hazine ve TCMB’den bu yıl yapılacak toplam ödemelerin 600 milyar TL’yi aşacağını tahmin etmek mümkün.
Merkez Bankası analitik bilançosunda iç varlıklar kaleminin alt kalemlerinden diğer kalemi bankanın kâr/zarar gelişimini gösterir. Bugün itibarıyla elimizdeki tutar ile geçen yılsonu tutarını karşılaştırdığımızda bu yılın ilk 7 ayında bu kalemde 387 milyar TL’lik artış olduğunu görüyoruz. Bu artış büyük ölçüde KKM ödemelerinden gelen zararı gösteriyor. Bu durumda geçtiğimiz yıllarda kâr açıklayan ve elde ettiği kârı Hazine’ye devreden Merkez Bankası’nın bu yıl ciddi oranda zarar edeceğini ve Hazine’ye kâr devredemeyeceğini görüyoruz.
Merkez Bankası, zararını para basarak karşılar. Geçen yılsonundan bugüne kadar M0 dar para arzında (dolaşımdaki para) yüzde 31, M2 geniş para arzında yüzde 42 artış olması para basıldığını ortaya koyuyor.
Özetle söylemek gerekirse faizi, enflasyonun altına çekerek yarattığımız feci tablo ile geldiğimiz durum şöyledir: (1) Bankaların müşterilerine ödemesi gereken faizin kısmen yerini almış olan KKM primleri Hazine ve Merkez Bankası üstlenmekte ve halkın vergileriyle ya da para basarak bu ödemeler yapılmaktadır. (2) Burada sorumlu, paralarını KKM’ye yatırıp buradan gelir elde edenler değildir. Bu insanlar ve kurumlar yüksek enflasyon karşısında negatif getiri almamak için devletin önerdiği bu yola girmişler hatta zorlanmışlardır. (3) Eğer faiz bu şekilde enflasyonun çok altında olmaya zorlanmasaydı ve bu paraları bankalar müşterilerine faiz olarak ödemeye devam etselerdi devlet bu ödemelerden gelir vergisi (stopaj) alacaktı. KKM faiz ve prim ödemeleri vergiden hariç tutulduğu için devlet bu vergilerden de mahrum kalmaktadır. (4) Merkez Bankası, bu ödemelerde yer almasa kâr edecek ve kârını Hazine’ye devredecekti. Bu sistemle zarar etmekte ve zararını para basarak karşılamak zorunda kalmaktadır.