Yangında ölen beş çocuğun annesi: Bırakın 100 bini, hiç para yardımı almadım
Çanakkale’de 22 Ağustos’ta başlayan orman yangınında, 9 köyden bin 251 kişi tahliye edildi. Rüzgarın etkisiyle şiddetini arttıran yangın nedeniyle onlarca hayvan hayatını kaybetti. Hayvanlarını kaybedenlerden biri olan Yıldıray Bey, yaşadıklarını 10Haber’e anlattı.
Çanakkale’de ormanlık alanda 22 Ağustos sabah saatlerinde başlayan yangın, kuvvetli rüzgarın etkisiyle şiddetini arttırmış, yerleşim yerlerini tehdit etmeye başlamıştı.
Köylerin boşaltılmasına neden olan yangını, Çanakkale kent merkezinde yaşayanlar “Tepenin ardından alevler bir anda yükseldi. Yamaca yakın olan yerleşim yerlerinde insanlar telaşla evlerini boşalttı” diyerek anlatıyor.
10Haber olarak yangının etkilediği köylere doğru yola çıktığımızda, yangının etkisini büyük ölçüde kaybettiğini, en az 4 helikopterin aralıksız su taşıyarak, soğutma çalışması yaptığını görüyoruz.
Yangın nedeniyle tahliye edilen köylerden Yağcılar’da, birçok vatandaş, köy kahvesinde oturup, herhangi bir yangın durumunda müdahale etmek için hazır bekliyor.
Bu, 2021’de Muğla’daki yangında da gördüğümüz bir durum. Köylüler, çoğu zaman köyden gitmek yerine, yangınla mücadele etmeyi tercih ediyor. Çünkü çoğu, geçim kaynağı olan tarlası, ağacı ve hayvanını korumak istiyor.
Köyün mezarlığı da yangından nasibini almış durumda. Birçok ağaç, yangının etkisiyle devrilmiş, için için yanmaya devam ediyor.
Eskiden yeşillikler eşliğinde çıktığınız Yağcılar’dan Ulupınar’a giden yolda, yangının kül ettiği yüzlerce ağacı görüyoruz.
Ulupınar’a vardığımızda, hava yavaş yavaş kararıyor. Birçok evin yandığı Ulupınar’da köylüler, ikişerli üçerli gruplar halinde yaşadıklarını konuşurken, karşı tepede süren yangını izliyorlar.
Yaşadıklarını hararetli şekilde anlatan Yıldıray Bey’e, önce geçmiş olsun diyerek, neler olduğunu soruyoruz.
O, kardeşinin, 35 koyunun öldüğünü söyleyerek başlıyor sözlerine. Yangın köye vardığında, herhangi bir itfaiye olmadığını anlatan Yıldıray, “Köylü kendi çabalarıyla söndürdü yangını. İtfaiye 4-5 saat sonra geldi” diyor.
Yangın nedeniyle meradaki hayvanlarını güvenli alana salan Yıldıray, hayvanların kaçarken, rüzgar nedeniyle yangının ortasında kaldığını anlatıyor. 35’i de hamile olan koyunlar, orada hayatını kaybediyor, onların başında olan köpeklerinin ise ayakları yanıyor.
Ulupınar, yangında hasar gören köylerden. Doğma büyüme Ulupınarlı olan Alim Süren, akşam 16.30’da köye geldiğinde, alevlerin köyü sardığını anlatırken “İtfaiye 11.30’da anca geldi. Köyü boşaltın dediler ama gitmedik. Elimizden geldiği kadar söndürmeye çalıştık. Sabaha kadar mücadele edip, kurtarabildiklerimizi kurtardık” diyor.
Birçok evi, köylünün mücadelesiyle kurtardıklarını anlatan Süren, “Yapabileceğimiz bu kadardı. Herkesin malı, mülkü yandı” diyerek sözlerini noktalıyor.
Hava kararınca, karşı tepedeki yangının ne boyutta olduğu daha net görülüyor. Çoğu ağaç, içten yanarken, yangın etkisini sürdürüyor. Herhangi bir rüzgarla kuvvetlenmesi muhtemel olan alevlere, gece görüşlü helikopterle müdahale ediliyor. Ancak bunun çok az bir etkisi oluyor.
Ayrıca bu afet durumunda da bir siyasi saflaşmalar yaşanıyor. Köylüler, gelen jandarma ve bakanlık ekipleriyle konuşurken, evi yanan bir köylü tepki gösterince, belki yıllardır dostu olan, köyden arkadaşı “Sus” diyince gerginlik artıyor, bağrışmalar yaşanıyor. Evi yanan vatandaş, yetkililerin olduğu yerden “Benim evim yanmış, eşyam kalmamış bana sus diyorsun. Ayıp” diyerek oradan uzaklaşıyor. Birçok kişi de gazetecilerle konuşma konusunda oldukça temkinli…