Putin fiyatı artan beyaz ette ihracat yasağı getiriyor
Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesinin ardından Soçi'den dönen Cumhurbaşkanı Erdoğan uçakta gazetecilere tahıl anlaşması, Suriye ve Suriye'nin doğusunda terör örgütü SDG ile Arap aşiretleri arasında yaşanan çatışmalara değindi. Erdoğan Esad için, "Dörtlü görüşmeleri tribünden seyrediyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, pazartesi günü Rus mevkidaşı Vladimir Putin’i Tahıl Koridoru Anlaşması’na ikna etmek için gittiği Soçi’den dönerken gazetecilerin dış politikayla ilgili sorularına yanıt verdi.
Rusya’nın anlaşmadan çekilmesinden beri Karadeniz, hem Ukrayna hem de Rusya’nın karşılıklı saldırılarıyla giderek daha tehlikeli bir yer haline geldi. Dolayısıyla tüm dünya Erdoğan’ın Putin’i anlaşmaya geri döndürebileceği umuduyla Soçi’deki görüşmeye odaklandı. Ne var ki görüşmeden beklenen sonuç değil, Afrika’daki Burkina Faso, Zimbabve, Mali, Somali, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Eritre’ye Katar’ın finansmanıyla Türkiye üzerinden 1 milyon ton tahıl gönderme ihtimali çıktı.
Erdoğan dönüşte gazetecilere yaptığı konuşmada Rusya’nın taleplerinin Ukrayna savaşı nedeniyle çıkarıldığı uluslararası para transfer sistemi Swift’e yeniden alınmak ve tahıl taşıyan gemilerinin sigortalanması olduğunu tekrarladı. Putin pazartesi günkü görüşmede Tahıl Koridoru Anlaşması’nın bir gerekliliği olarak kendisine verilen güvencelerin sağlanması halinde anlaşmaya geri döneceğini söyledi.
Erdoğan ise BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 28 Ağustos’ta kendisine gönderdiği mektupta Swift olmasa da Swift işlemine bağlı bir aracılık mekanizması teklif ettiğini söyledi. Ancak bu mekanizmanın nasıl işleyeceği konusunda detaylı bilgi vermedi. Erdoğan, BM’nin sigorta konusu için de çalışmalarının olduğunu dile getirdi.
Batı’nın Rusya’ya tavrını ‘değişik’ olarak nitelendiren Erdoğan, “Değişik bakış sergileyişi sebebiyle de şu anda Sayın Putin ‘Bana karşı bunlar edimlerini yerine getirmiyor, getirmediği için de ben bu konuda bunlarla müşterek bir çalışmanın içine girmem’ diyor” diye belirtti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçen hafta Rusya’da mevkidaşı Sergey Lavrov ile bir araya gelmiş, Lavrov, Suriye ile Türkiye’nin normalleşme çözümü olarak ‘Adana Mutabakatı’nı göstermişti. İki ülke son aylarda dörtlü zirveler gerçekleştirerek normalleşme yolunda adımlar atmış, bunu son olarak bir ‘yol haritası çizme’ fikri takip etmişti. Ancak Astana zirvesinden bu yana taraflar arasında bir gelişme yaşanmadı.
Uçaktaki gazeteciler Suriye ile normalleşmenin hızlanıp hızlanmayacağı konusunda Erdoğan, “Esed bizim normalleşme ile ilgili Türkiye-Rusya-İran-Suriye formatında atılan adımları maalesef uzaktan, tribünden seyrediyor. Yani işin içerisinde bir türlü yer almıyor. Biz ise Suriye’nin bu işin içerisinde yer alacağını ümit ederek bu çalışmalara kapımızı açtık, ‘Biz buna varız’ dedik. Ancak hala Suriye tarafında olumlu bir tavır yok. Temenni ederiz ki sürecin devamında onlar da masada yerini alır” dedi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Erdoğan’ın yüz yüze bir araya gelmesi uzun zamandır bekleniyor. Ancak Esad, geçen ay SkyNews Arabia’ya verdiği demeçte, herhangi bir hazırlık olmadan yapılacak görüşmenin ‘boşa’ olacağını belirterek, “Erdoğan ile görüşüp ne yapacağız? Meşrubat mı içeceğiz?” sözlerini dile getirmişti.
Erdoğan terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşleri gibi başlıklarda ilerleme kaydedilirse Suriye rejimiyle de ilişkilerin normalleşmesinin mümkün olabileceğini söyledi. Ancak Suriye şimdiye kadarki bütün zirvelerde Türkiye’nin Suriye sınırları içerisindeki askeri varlığını çekmesi gerektiğini vurgulamıştı.
Normalleşme sürecinin önkoşulsuz ilerlemesi gerektiğini düşündüğünü vurgulayan Erdoğan, “Bunun gerçekleşmesi için de Suriye rejiminin sahadaki gerçeklere uygun bir şekilde hareket etmesi, sürece zarar verebilecek yaklaşımlardan kaçınması çok önemli. Malumunuz, bizim bu süreçten temel beklentimiz, terörle mücadelede somut adımlar atılması” dedi. Türkiye de şimdiye kadar dörtlü zirve sonucunda, terör sorunu çözülene kadar Suriye topraklarından çekilmeyeceğinin altını çizmişti.
Erdoğan, Suriye’nin doğusunda petrol zengini Deyrizor’da Arap aşiretleri ile terör örgütü PKK-YPG’nin bir uzantısı olan SDG güçleri arasında çıkan çatışmalar hakkında da konuştu. Arap aşiretleri bölgede giderek artan SDG varlığından rahatsız olduğunu söyleyerek, örgütün bölgedeki petrol gelirlerinden Arap aşiretlerin faydalanamadığını dile getiriyor. Çatışmalara bir noktada ABD de karışarak SDG’nin Arap aşiretlerine biraz daha söz hakkı vermesi gerektiğini söyledi.
Putin’in Deyrizor’da yaşananlardan bahsetmediğini söyleyen Erdoğan, kendisinin olaylarla ilgili kısa bir özet geçtiğini belirterek, “Suriye’deki bu gelişmelerde PKK’ya YPG’ye karşı artık Arap aşiretlerin bir bütün haline geldiğini, hatta şu anda katılımın artmasıyla Arap aşiretlerin güçlendiğini görüyoruz. Sayın Putin de bölgenin sahipleri olarak Arap aşiretlerinin bir araya gelerek, terör örgütüne karşı mücadele vermesinin önemli olduğunu söyledi” yanıtını verdi.
Arap aşiretlerin bölgenin gerçek sahibi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ne PKK ne YPG buraların sahibi değil, bunlar sadece terörist. Aşiretlerin bir araya gelmek suretiyle PKK’ya, YPG’ye karşı koydukları tavır, haysiyetli bir onur mücadelesidir. Hem millidir hem yerlidir” dedi.
Erdoğan’a Irak’ın Kerkük kentinde yaşanan olaylar da soruldu. Geçen haftalarda Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani 2017’de KDP’den alınan binanın tekrar KDP’ye verilmesine karar vermiş ancak bu hareketi Haşdi Şabii’lerin tepkisini çekerek protesto edilmiş, Kerkük-Erbil yolu kapatılmıştı. Bu protestolara bazı Türkmenlerin de destek verdiği öğrenilmişti. Daha sonra Kürtler de yolun tekrar açılması için sokağa dökülmüş, bu sırada 4 kişi hayatını kaybetmişti.
Yetkililerin Kerkük’teki olayları yakından takip ettiğini bildiren Erdoğan, şu anda şehirdeki havanın sakin olduğunu belirtti. “Bölgenin barış ve huzuru için Kerkük’ün yapısını bozacak faaliyetlerden uzak durulmalı” diyen Erdoğan, “Kerkük’ün yapısını bozacak her eylem, Irak’ın bütünlüğünün bozulması demektir. Türkmen yurdu Kerkük, yüzlerce yıldır farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşadığı coğrafya olmuştur. Bu coğrafyanın huzurunun, bütünlüğünün bozulmasına izin vermeyeceğiz” vurgusunda bulundu.
Haşdi Şabiiler ile Türkmenlerin eylemleri sona erse de bu sefer Kürtler, pazartesi gecesi hayatını kaybeden 4 kişi için sokaklara dökülerek Irak ordusu ile çatıştı.