Erdoğan’dan Ercan Havalimanı açılışında Kıbrıs çağrısı
Rusya'nın petrol ve doğal gaz ihracatından elde ettiği gelirler Batı'nın yaptırımları nedeniyle azalmasına rağmen küresel düzeyde yükselen fiyatlar işine yarıyor. Dünya piyasalarındaki fiyat artışı daha çok sayıda ülkeyi indirimli Rus petrolüne yönlendirebilir.
Türkiye’de özellikle seçimlerden sonra gelen akaryakıt zamları her ürünün maliyetini arttırırken, enflasyona da can suyu oluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki Rusya ziyareti sırasında ev sahibi ülkenin devlet başkanı Vladimir Putin’in ‘‘Türk ekonomisine ucuz yakıt sevkiyatına devam edeceğiz’’ demesi yüreklere su serpse bile ünlü ekonomi dergisi The Economist’te ‘Yüksek küresel petrol fiyatı, Rusya’nın savaşın faturasını ödemesine yardımcı olacak” başlığıyla yayınlanan bir analiz küresel gelişmeler nedeniyle zamların devam edeceğini gösteriyor. The Economist’teki analizde şu görüşlere yer veriliyor:
“Ham petrol bolluğu sonsuza dek süremezdi. Batı’nın ambargolarına, azalan yerli üretime ve Karadeniz’de seyretmenin risklerine rağmen son aylarda rekor hacimlere ulaşan Rusya’nın ham petrol sevkiyatı Nisan-Mayıs ortalamasının yaklaşık 800.000 altına inerek Ağustos ayında günde 3 milyon varile düştü. Savaş öncesi seviyenin altında olan sevkiyat muhtemelen düşük kalmaya da devam edecek. Rusya 5 Eylül’de, Ağustos ayı için ilk kez açıkladığı “gönüllü” 300,000 varillik günlük /günlük kesintiyi 2023 yılı sonuna kadar uzatacağını açıkladı.
İhracatın düşmesi tam da askeri cephaneliğini yenilemek istediği bir dönemde Kremlin’in hazinesini kuruttu. Danışmanlık şirketi Rystad Energy’den Viktor Kurilov’un tahminlerine göre, ham petrol satışlarından elde edilen federal vergi geliri ağustosta geçen yılın aynı ayındaki 13 milyar dolardan 8 milyar dolara geriledi. Bu yılın temmuz ayında söz konusu rakam 10 milyar dolardı. (bkz. grafik). Uzun süre Rusya’nın direncinin bir diğer sembolü olan ruble, dolar karşısında işgalden bu yana en düşük seviyesi olan 100 seviyesine kadar geriledi.
Her iki düşüş de Rusya’nın pompaladığı her damla ham petrolden daha fazla para kazanma çabalarına yaşamsal önem ve aciliyet kazandırdı. Artık Rusya’nın yeni oyun kitabında üç farklı taktik yer alıyor.
Sattığı daha az sayıda varil için daha yüksek fiyat peşinde koşma taktiği zorluklarla karşılaştı. Rusya’nın ana ham petrolü olan Ural petrolünün varil fiyatı ortalama 59 dolara düştü. Geçen yılın ilk sekiz ayında bu rakam 83 dolardı. Düşüşün en büyük nedeni ise söz konusu dönemde küresel petrol fiyatının 104 dolardan 81 dolara gerilemesiydi. Ancak Batı’nın, Çin ve Hindistan gibi diğer alıcıların pazarlık yapmasını kolaylaştıran ambargoları da büyük olasılıkla düşüşte rol oynadı. G7’nin, Batılı nakliyecilerin ve sigortacıların, yakıt varil başına 60 doların altında satılmadığı sürece Rus ham petrol ihracatını kolaylaştırmalarını yasaklayan “fiyat sınırı” da benzer etkiyi yaptı.
Ancak son zamanlarda, daha yüksek fiyatları kovalama stratejisi bazı başarılar elde etti. Amerika’da faiz oranlarının zirve yapacağı beklentisi, hem Rusya hem de Suudi Arabistan’ın üretim kesintileri, küresel petrol fiyatının 5 Eylül’de bu yıl ilk kez varil başına 90 doların üzerine çıkmasına neden oldu. Bu durum, son aylarda Körfez, Hong Kong ve Türkiye’de kimliği belirsiz aracılara ait yaşlı gemilerden oluşan bir ‘gri’ tanker filosu oluşturan ve devlet destekli sigorta sistemiyle dağıtım ağının çoğunu fiyat sınırlamasının olumsuz etkilerinden kurtaran Rusya’nın işine yarıyor. Ayrıca Karadeniz’den daha az, yaptırım ihlallerinin tespitinin daha zor olduğu Baltık ve Uzakdoğu limanlarından daha fazla sevkiyat yapıyor. Ağustos ortasından bu yana Ural ham petrolünün varili 70 doların üzerinde fiyattan işlem görüyor.
Küresel ekonomide canlanma olması durumunda arz sıkıntısı yaşanmaması için Rus petrolünün dünya piyasalarına akmaya devam etmesini isteyen Batı’nın fiyat sınırlamasının daha sıkı şekilde uygulanması amacıyla bastırması pek olası değil. Bu nedenle, müşterileri küresel petrol fiyatına göre daha küçük indirimleri kabul etmeye ikna zor olsa bile, Ural petrolünün fiyatının düşmeyeceği görülüyor. Hindistan, artan fiyatının Ural petrolünün Körfez ham petrolü karşısındaki rekabet gücünü azalttığında ısrarlı. Bu biraz samimiyetsiz bir yaklaşım. Çünkü veri şirketi Kpler’e göre Ural petrolü çok daha üstün özelliklerine rağmen, en ucuz Suudi ham petrolüne göre varil başına 7 dolar gibi ciddi bir indirimle işlem görüyor. Hindistan’ın inatçılığı, görüşmelerde muhtemelen elinin güçlü olduğunu gösteriyor.
Rusya gelirlerini ayakta tutmak için ikinci taktik olarak daha az ham petrol satarken, birinci sınıf rafine petrolünü de daha fazla satmaya çalışıyor. Bunu yapmak için de Kpler’in yüzde 10 civarında olduğunu tahmin ettiği atıl kapasiteyi harekete geçirerek rafinerilerinde daha fazla ham petrol işleyebilir. Analistler bu durumda, bu ay yapılması planlanan bakımın büyük bir kısmının gelecek yılın sonbaharına erteleneceğini düşünüyor. Ve jet yakıtı üretimini azaltarak yüksek karlı bir ürün olan dizel verimini en üst düzeye çıkarıyor. 2023 Ağustos’u son beş yılda Rusya’nın bu tür “temiz” ürünleri en çok ihraç ettiği ağustos oldu.
Rusya’nın ham petrol sevkiyatındaki düşüşü telafi etmesinin üçüncü yolu ise petrolünü dağıtmak için yeni kanallar geliştirmek. İhracatçılar, hala Rus petrolü alabilen ve alan Avrupa ülkelerine, yani Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’a yönelik boru hattına gizlice daha fazla pompalama yapıyorlar. Analistler bu durumun Çek boru hattı operatörünün İtalya’ya bağlanan bir kanaldan daha fazla ham petrol alma kapasitesine sahip olacağı 2025 yılına kadar devam etmesini bekliyor.
Rusya ayrıca Kuzey Kutbu üzerinden daha fazla kargo göndererek Çin’e yapılan sevkiyatın maliyetini düşürüyor. Bu rota Baltık ve Barents denizlerinden yola çıkanlara göre yüzde 30-45 daha kısa. Kpler verileri, 2023 yılında bu yolu kullanan Rus ham petrol tankerlerinin sayısında sekiz kat artış olacağını gösteriyor. Kuzey Kutbu’nda seyretmek sadece yaz aylarında ve sonbaharın başlarında mümkün olmasına karşılık küresel ısınmaya güvenen Rusya, 2025’e kadar yıl boyunca bu rotayı kullanmayı hedefliyor. Bu, savaş çabalarını desteklemek için çok geç olabilir. Çünkü ihracat gelirlerinin miktarını belirleyecek olan etkenlerin çoğu -küresel ekonominin durumundan başlayarak- Rusya’nın kontrolü dışında kalmaya devam ediyor.