200 yıl yaşayamamamız dinozorlar yüzünden mi?
66 milyon yıl önce dinozorları yok eden kitlesel yok oluş sırasında, çiçekli bitkilerin nispeten zarar görmeden kurtulduğu ortaya çıktı. Bazı çiçekli bitki türleri gerçekten kaybedilmişse de bu canlılar bugünkü baskın hallerini söz konusu kıyamet sayesinde aldı.
Neredeyse bir dağ boyutunda olan göktaşı 66 milyon yıl önce Yucatan Yarımadası’na çarptığında ortaya çıkan sonuç kıyametten halliceydi. Tsunamiler kıyı şeritlerini vururken, şiddetli yangınlar ormanları yuttu, toz ve enkazdan aylarca güneş görülmedi. Uçamayan dinozorlar başta olmak üzere gezegendeki canlı türlerinin yaklaşık dörtte üçü yok oldu.
Ancak bir canlı grubu bu yok oluş dalgasını sağlam bir şekilde atlatmayı başarmış. Biology Letters dergisinde çarşamba günü yayınlanan bir makalede araştırmacılar, çiçekli bitkilerin Kretase-Paleojen yok oluşunu, diğer canlılara kıyasla daha hafif atlattığına dair kanıtlar sunuyor. Hatta bu felaketin çiçekli bitkilerin bugünkü baskın yeşil renkli canlılara dönüşmesine yardımcı olmuş olabilir.
Bath Üniversitesi’nde evrimsel biyolog olan ve çalışmanın yazarları arasında yer alan Jamie Thompson, “Dinozorlar hayatta kalamazken çiçekli bitkilerin kitlesel yok oluştan sağ çıktığını düşünmek çok tuhaf” diyor.
Bilim insanları arasında anjiyosperm olarak da bilinen çiçekli bitkiler, erken Kretase döneminde ortaya çıktı ve genellikle kozalaklı ağaçlar ile eğrelti otları gibi daha eski grupların gölgesinde kaldı. Kitlesel yok oluş yaklaşırken anjiyospermler hızla çeşitleniyordu.
Thompson, Kretase yok oluşu sırasında çiçekli bitkilerin nasıl hayatta kaldığını ortaya çıkarmak için Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi’nde evrimsel genetikçi olan Santiago Ramirez-Barahona ile çalıştı. İkilinin işi, fosilleşmiş kemiklere kıyasla fosil çiçeklerin çok az bulunması nedeniyle başta epey zordu. Orkideler gibi bugünün en büyük anjiyospermlerinden bazılarına fosil kayıtlarında rastlamak neredeyse imkansız, varın siz düşünün.
Araştırmacılar fosil kayıtlarındaki eksik evrimsel bilgileri ortaya çıkarmak için 100 binden fazla canlı anjiyosperm türünü içeren iki evrim ağacını analiz etti. Filogeni denilen bu detaylı veri setleri, bilim insanlarının birbirleriyle bağlantılı türleri bir araya getirmesine ve belirli soyların ağaçtan ne zaman ayrıldığını belirlemesine olanak tanıyan moleküler ipuçları kullanılarak belirlendi.
Sonuçlar şaşırtıcıydı. Birçok anjiyosperm türü dinozorlar, pterozorlar ve deniz sürüngenleriyle birlikte yok olurken, çiçekli bitkilerin soyları daha eskilere dayananları yok olma olayından kurtulmayı başardı ve zaman içinde nispeten daha sabit bir yok olma sürecinden geçti. Bu durum dinozorların evrimsel ağacı ile tezatlık oluşturuyor. Thompson, “Uçamayan dinozorlar çok fazla kayıp verdi, neredeyse soylarının tamamı yok oldu ki anjiyospermlerde böyle bir şey görmüyoruz” dedi.
Anjiyospermlerin Dünya tarihinin en ölümcül yok oluşlarından birinde nasıl hayatta kaldığını belirlemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olsa da araştırmacılar bu bitkilerin hayatta kalmasında adaptasyon yeteneklerinin etkili olduğunu öne sürüyor. Çiçekli bitkiler hem böcekler hem de rüzgar aracılığıyla tozlaştığından kritik bir üreme esnekliğine sahip. Çeşit çeşit olmaları yıkımdan kurtulmalarına yardımcı olmuş olabilir.
Dünyanın iklimi dengesini bulmaya başladıkça ve yaşam için uygun bir ortam sağlandıkça çiçekli bitkiler ekosistemleri ele geçirdi. 2021 yılında Kretase yok oluşu öncesi ile sonrasındaki Kolombiya fosillerini karşılaştıran araştırmacılar, bu ölümcül yok oluşun anjiyospermlerin egemenliğine izin verdiği sonucuna ulaştı. Böylelikle çiçekli bitki çeşitliliğinin yuvası olmaya devam eden ilk yağmur ormanları ortaya çıktı.
Bazı canlıların yok oluşunu getiren şey, bazı canlıların da daha hakim olmasını sağladı.