Rusya ve Ukrayna Savaşı’nda üçüncü perde
ABD'nin son yaptırım kararının bir anlamda Türkiye’ye bir uyarı olduğu konuşuluyor. ABD’nin Rusya ambargosunu deldikleri gerekçesiyle 20 den fazla Türk şirketini incelemeye aldığı uzun zamandır biliniyordu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in dışarıdan beklediği fon akışı aksıyor. Batı ile ilişkilerdeki sıkıntılar ve son olarak ABD’nin bazı Türk şirketlerine yaptırım uygulaması, fon akış planını bozmuş gibi görünüyor.
Bakan Şimşek, yüksek oranlı faiz artışlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kabul ettirirken, bu adımlarla piyasadaki havanın değişmesi ve yabancı fon akışının hızlanmasını bekliyordu. Seçime kadar gelecek fon akışlarıyla döviz rezervlerini takviye etmek, seçimden sonra ise asıl plana geçmek istiyordu. Şimşek’in asıl planının seçimlerden sonra daha sıkı bir program uygulayarak, gelecek yıl yüklü fon ve doğrudan yabancı sermaye girişinin başlaması olduğu biliniyordu.
Son 2-3 hafta içerisinde, daha doğrusu Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesinden sonra, Türkiye’nin ısınan Batı ile ilişkilerinde bir aksama görülüyor. G-20 toplantılarında Türkiye’nin beklediği ilgiyi görmemesi, uluslararası büyük projelerin dışında tutulması, bu kanının oluşmasındaki en çarpıcı gelişmelerdi. Türkiye -ABD ilişkileri konusundaki deneyimli çevrelerle konuştuğumda, son haftalarda ilişkilerde bir sıkıntı görüldüğünü ancak aşılamayacak bir sıkıntı olduğunu sanmadıklarını söylediler. Bundan sonra yaşanacakların, özellikle Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliği hakkında takınacağı tutumun, bundan sonraki dönemde ilişkilerin geleceği için kritik olacağının altını çizdiler.
Son dönemde yaşanan sıkıntıların ekonomiyle ilgili yansımalarını konuştuğumda ise yabancı fon akışında gecikmelere neden olduğunun kabul ettiler. Bu durumun gecikme hatta ötelemelere neden olduğunu ancak Batı’nın Türkiye’nin yeni ekonomi politikalarına verdiği desteğinde köklü bir değişikliğin olmadığını ifade ettiler.
Bu arada ABD Hazinesi’nin bazı Türk şirketlerine, Rusya’ya uygulanan ambargoyu deldikleri için, yaptırım kararı alması dün alınan sürpriz bir karardı. Reuters’a önceden bilgi veren ABD yetkilileri 5 Türk şirketi ve bir kişiye yaptırım uygulanacağını söylerken, iki şirkete yaptırım kararı açıklandı.
Yaptırım kararının bir anlamda Türkiye’ye bir uyarı olduğu konuşuluyor. ABD’nin Rusya ambargosunu deldikleri gerekçesiyle 20’den fazla Türk şirketini incelemeye aldığı uzun zamandır biliniyordu. Bu şirketler arasında AKP iktidarına çok yakın, son dönemde büyük holdingiler arasına katılmış şirketler de var. Bilişim sektörü, gemicilik, kömür, demir-çelik gibi ürünlerde Rusya’nın tabi olduğu ambargoları bu şirketler kanalıyla aştığı, bu konuda Türkiye’nin zaman zaman uyarıldığını biliyoruz.
Reuters haber ajansı bu hamlenin ABD-Türkiye ilişkileri için çok kritik bir zamanda denk geldiğini belirtti. Ajans, ABD’nin İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması için meclisin açılmasının beklendiğine dikkat çekti.
Reuters’e konuşan ismini açıklamayan bir yetkili, “Son 18 aydır Türkiye hükümetine ve özel sektöre endişelerimizi paylaştık ve onların Rusya savaşıyla bağlantılı yaptırım uyguladığımız kurum ve kuruluşlarla iş yapmanın önemli risklerini söyledik” dedi.
ABD’nin bu kararla Türkiye ile ilişkilerinde yaşanan sıkıntılı süreci teyit ettiği söylenebilir. Bir başka deyişle ilişkilerin daha da sıkıntılı hale gelmesi halinde, yaptırımların kapsamının genişletileceğine ilişkin bir işaret olarak da görebiliriz.
Geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamentosu’ndan çıkan Türkiye ile ilgili olumsuz rapor Batı ile ilişkilerde sıkıntının boyutunu göstermesi açısından ilginçti. Bunun ardından yaptırım kararlarının gelmesi ise, “Batı ile ilişkilerin yumuşaması adına umutların azalması” anlamına geliyor.
Türkiye’nin bu günlerde Batı piyasalarından yüklü borçlanmalar yapması bekleniyordu. Yaşanan gelişmelerin bu fon akışını geciktirdiği anlaşılıyor. Bir başka deyişle Batı’nın yeni ekonomi politikalarına desteğinde bir değişiklik yok ama karşılıklı uzlaşmaların gecikmesi fon akışını da aksatıyor.
Tüm bu gelişmeler Mehmet Şimşek’in oyun planını aksatmış gibi görünüyor. Planlanan takvim uyarınca fon akışının sağlanamaması içeride atılması gereken adımları geciktirip, ileriye dönük yapılan planların gözden geçirilmesine neden olabilir.
Özetle; yeni ekonomi politikasıyla birlikte Batı’nın desteği kritik öneme sahipti. Bu destek kaybedilmiş değil ama gecikmeler Türkiye’nin ödeyeceği faturanın daha da ağırlaşmasına, normalleşmenin daha da uzamasına neden olabilir. Bunun nedeni ise tahmin ettiğim kadarıyla; iktidarın gideceği yol konusunda karar vermiş gibi görünse de, attığı adımlarla, hala ikircikli tutumunu devam ettirmesi olabilir.
28 Kasım 2024 - Merkez Bankası artık riskler yerine başarıları öne çıkarıyor
27 Kasım 2024 - Özel sektör hesabı yüzde 48’le yaparken enflasyon yüzde 21’e düşmez
26 Kasım 2024 - Enflasyonla mücadelede ‘kararlılık’ vurgusu yavaş yavaş unutuluyor
25 Kasım 2024 - Yüksek nakit açığı ve Merkez’in zararı enflasyon hesabını bozuyor