Moody’s not artırımının gerçek yüzü
8 Eylül tarihi itibariyle TL mevduatların ortalama faiz oranının yüzde 40 olduğu anlaşılıyor. Ancak yüzde 25’den başlayarak, yüzde 50’ye kadar uzanan bir aralık içinde, 4 farklı TL faizinin uygulamada bulunduğunu söyleyebiliriz.
Merkez Bankası tasarrufların TL’ye döndürülmesi için kararlı bir tutum izliyor. Dün yayımlanan kararlarla bu dönüşün hızlandırılması amaçlanıyor. Bu arada döviz bazlı KKM ile TL bazlı KKM’den dönüş için farklı uygulamalar nedeniyle, TL mevduattaki 3 farklı faiz sayısı da 4’e çıkmış bulunuyor.
Bankacılarla konuştuğumuzda dünkü kararlarla birlikte Merkez Bankası’nın TL’ye dönüş için ısrarlı olduğunun belirginleştiğini söylediler. Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın geçtiğimiz hafta bankacılarla yaptığı toplantıda da çok açık biçimde “Başka çaremiz yok; TL hesaplarına dönmek zorundayız” dediğini kaydeden bankacılar, bu yolda adımların devam ettiğini söylediler.
8 Eylül tarihi itibariyle TL mevduatın ortalama faiz oranının yüzde 40 olduğu anlaşılıyor. Ancak yüzde 25’den başlayarak, yüzde 50’ye kadar uzanan bir aralık içinde, 4 farklı TL faizinin uygulamada bulunduğunu söyleyebiliriz. Eğer döviz bazlı KKM’de kalanlar ile TL bazlı KKM’de kalanlara da farklı oranlar uygulansaydı, bu sayı 5’e çıkacaktı. Her iki türde de politika faizi geçerli.
Merkez Bankası’nın, daha önce Hazine’nin finanse ettiği, TL bazlı KKM hesaplarının yarısının tasfiyesini istediği, döviz bazlı KKM’de ise (bankacılar buna DDM diyor) bireysel hesaplardan olmak üzere TL’ye yüzde 10 dönüş istediği, şirketlerin döviz bazlı KKM’sinin ise artmamasını istediği ortada.
Merkez Bankası’nın istediği bir başka şey de KKM’den dönüşlerde yeniden döviz hesabı açılmasının mümkün olduğunca engellenmesi, küçük bir oranda kalması yönünde. Döviz hesabı açılıp bu hesaplar büyüdüğünde bunun zorunlu karşılığını çok yüksek belirliyor ve böylece caydırıcı olmak istiyor. Ancak bir yandan da döviz hesapları nedeniyle artan zorunlu karşılıkları kendisine alıp, bununla dövizdeki aşırı dalgalanmayı önlemeye çalışıyor. Son haftalarda swap hariç net rezervler azalırken brüt rezervlerin artmasının nedeni de bu.
İşte Merkez Bankası’nın bu planı nedeniyle KKM’de yüzde 25 faiz uygulayan bankalar, döviz bazlı KKM’den dönüşlerde, döviz hesabı caydırıcılığı nedeniyle tasarruf sahiplerine en yüksek faizi vermek zorunda kalıyor. Bu tür TL hesaplarında faizin yüzde 50’ye kadar çıktığı görülüyor. TL bazlı KKM hesap sahipleri ise zaten TL mevduat eğilimi olan yani TL’ye daha kolay dönebilecek tasarruf sahipleri. Bu nedenle bunlara önerilen TL faiz oranı, bir kademe aşağıda yüzde 40-45 arasında oluyor. Bunun yanında zaten TL mevduatı olan tasarruf sahiplerinin aldığı faiz oranları da arttı ama yüzde 30-35 arasında bir faiz oranı ile bunların TL hesapları devam ettirilmeye çalışılıyor.
Tabii ki bu 4 farklı faizle birlikte tasarrufun büyüklüğüne göre bankaların ödediği faiz oranları da değişiyor. Yüksek miktardaki tasarruflara TL ‘de olduğu zaman, normal uygulanan oranların 3-5 puan üzerinde faiz uygulanabiliyor.
Bankacılar, henüz 2 ay önce başka bir şey yapan Merkez Bankası’nın şimdi tam tersi bir uygulama içine girdiğini, bankalar ve tasarruf sahiplerinin başlarının döndüğünü kaydediyorlar. İzlenen yeni yolun doğru olduğunu, TL hesap hacminin artması gerektiğini, enflasyonla başka türlü mücadele edilemeyeceğini çok iyi görüyorlar. Bu nedenle de Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin son dönem uyguladığı politikaların doğru olduğunu kabul ediyorlar.
Buna karşılık kredilerde yine selektif uygulamaların devam edeceğinin anlaşıldığını belirtiyorlar. Son kararla yine selektif kredinin süreceğinin ancak miktarların artırıldığını kaydeden bir bankacı, “Sonuç olarak baktığınızda mevduat ve kredide otoritenin eski tavrı kesin yanlıştı, ama şimdiki de yanlış çünkü müdahaleci tutum devam ediyor, bu durum değişmiyor” dedi.
Özet olarak; Merkez Bankası’nın yeni girdiği yolun kaçınılmaz olarak önüne çıktığı açık. Mevcut Merkez Bankası Başkanının göreve başladıktan sonraki ilk toplantıda, “TL mevduat faizlerinin düşmüş olmasından duyduğu memnuniyeti” dile getirmesinin yanlışlığını anladığını sanıyoruz. Bu konuda yapılacak bir özeleştiri, bence kazanılması gereken kredibilite için gerekli bir adım olmalı.
Girilen yol doğru ama çok zorlu bir yol olduğu da kesin. Siz tasarruf açığı olan bir ülke olarak mevcut tasarruflarınızı “faiz takıntısı” nedeniyle neredeyse tümüyle dövize yönlendirdiniz, şimdi tam tersini yapmaya çalışıyorsunuz. Ancak yanlışta ısrar ettiğiniz için döviz rezervlerinizi erittiniz, şimdi toparlamaya çalışsanız da bir türlü gerçekleşmediği için eliniz kolunuz bağlı.
Sonuçta KKM’nin eritilmesi için, ancak maliyeti bir miktar azaltacak, böyle bir yol izlemekte karar kıldılar. Ancak KKM’nin tümüyle tasfiyesinin çok zor ve zaman gerektirdiği kesin. Bunun için döviz rezervlerinizi yeniden biriktirmeniz gerek ama kısa sürede bunun olması da çok zor görünüyor.
O nedenle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tüm işi gücü bıraktı, yabancı fon akışı sağlayacak pazarlama faaliyetlerine ağırlık vermek zorunda kaldı. Ancak patron belli ve yarın ne yapacağı belli olmadığı için, fon için yabancıları ikna etmekte çok zorlanıyor.