Dağlık Karabağ’da Hankendi’de felaket: 125 kişi yaşamını yitirdi
Azerbaycan'ın operasyonu sonrası Karabağ'dan ayrılan Ermenilerin sayısı 100 bin 625'i geçti. Karabağlı Ermenilerin Ermenistan'a entegrasyonunun nasıl yapılacağı, Erivan'ın Ankara ve Moskova ile ilişkilerinin bundan sonra nasıl şekillenebileceğini Ermeni gazeteci Robert Ananyan 10Haber'e anlattı.
Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’daki 24 saatlik operasyonunun ardından bölgeden ayrılmaya başlayan Karabağ Ermenilerinin dün itibarıyla 100 bin 625’i Ermenistan’a geçiş yaptı. Azerbaycan, silahlı Ermeni grupları hedef aldığını belirttiği operasyon sonrasında yaptığı açıklamada Karabağ Ermenilerinin ‘eşit vatandaş’ olarak Azerbaycan’a entegre edileceğini söyleyerek, sivillerin endişe duymasına gerek olmadığını duyurmuştu.
Ancak ‘etnik temizlik’ korkusu yaşayan Ermeniler, bölgeden ayrılma kararı alarak yollara döküldü. Ermenilerin Karabağ’da 9 Eylül’de yaptığı seçimle lider seçilen Samvel Şakramanyan, bölgede yaşayan 120 bin Ermeni’nin Azerbaycan yönetiminin bir parçası olmak istemediğini dile getirirken, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Karabağ’dan ayrılmayı isteyen Ermenilere kucak açacaklarını açıkladı.
Böylelikle Karabağ Ermenilerinin dağlık yollardan geçen zorlu yolculuğu başlamış oldu. Ermeni gazeteci Robert Ananyan, 10Haber’e Karabağ’dan Ermenistan’ın Kornidzor ve Goris kentlerine gelen insanların durumunu anlattı. “Öldürülme korkusu nedeniyle yaşadıkları yerden ayrılmak zorunda kalan kişilerin duygularını bir düşünün” diyen Ananyan, “Savaşın dehşeti, belirsizlikler ve gelecek korkusu insanların yüzlerinden okunuyor” diye aktardı.
İnsani yardım gruplarının Karabağlı mültecilere yiyecek, su, para ve yakıt sağladığını belirten Ananyan, Goris’teki mültecilerin ülkeye giriş kaydını yaptırdıklarını ve devlet tarafından tahsis edilen konaklama yerlerine gönderildiklerini anlattı. Ananyan, “Devlet kalıcı daireler tahsis edene ya da daire satın almaları için gereken parayı sağlayana kadar bu konaklama yerlerinde yaşayacaklar. Her halükârda kökenleri Ermeni olduğu için Ermenistan’daki yaşama kolayca entegre olacaklardır. Ancak kaybettikleri evlerinin ve Karabağ’ın acısı daima kalplerinde kalacak” dedi.
Ermeni hükümeti, Karabağlı Ermenilerin her birine daire kiralamaları ve faturalarını ödemeleri için 50 bin Ermeni dramı (3326 TL) sağlayacak. Buna ek olarak diğer ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için her bir Karabağlı Ermeni’ye 100 bin Ermeni dramı (6653 TL) verilecek. Ananyan, “Diğer bir deyişle devlet dört kişilik bir aileye ayda 600 bin Ermeni dramı (39 bin 918 TL) sağlayacak. Ülkenin taşrasında yaşayan aileler için bu miktar hiç de fena sayılmaz, masraflarının çoğunu karşılamalarına ve normal bir hayat yaşamalarına yeter” değerlendirmesinde bulundu.
Ermenistan’da daire fiyatlarının o kadar yüksek olmadığını belirten Ananyan, altı kişilik bir ailenin 120 bin Ermeni dramı (7983 TL) karşılığında ev kiralayabileceğini söyledi. Mülteciler şu anda devletin tahsis ettiği konutlara yerleştirildi ve kiraları devlet tarafından karşılanıyor. Ananyan’ın aktardığına göre kiralık daire bulana kadar bu dairelerde yaşamaya devam edebilecekler. Gazeteci, birkaç yıl içinde 100 bin mültecinin barınma sorunun çözülebileceğini tahmin ediyor.
Ayrıca Ermeni hükümeti, Karabağ’dan gelenlerin sağlık, eğitim ve diğer sosyal hizmetlerden ücretsiz olarak faydalanmasına izin verecek. Bu adımların ‘temel tedbirler’ olduğunu belirten Ananyan, hükümetin istihdam olanakları yaratmak gibi uzun vadeli planlarını gelecek günlerde açıklayacağını belirtti. “Dağlık Karabağ’da doktor, öğretmen, kolluk kuvvetleri ve diğer mesleki alanlarda çalışanların verileri toplanıyor. Bu kişilere Ermenistan’ın devlet kurumlarında uygun işler bulunacak” diyen Ananyan, özel şirketlerin de Karabağlı mülteciler için seferber olduğunu ve iş pazarlarının organize edildiğini söyledi.
Ananyan, Ermenistan’ın zaten her yıl Karabağ’a karşılıksız kredi sağladığını belirterek, bu miktarın 2022 yılında 350 milyon dolar olduğunu ve bu miktarın doğrudan 100 bin Karabağlıya tahsis edileceğini düşündüğünü dile getirdi.
Dağlık Karabağ, Azerbaycan ve Ermenistan arasında 1990’lardan bu yana çözülemeyen çatışma konusuydu. 90’larda başlayan ilk Karabağ Savaşı’nda Ermeniler üstün gelerek bölgeyi ele geçirdi ve Karabağ Azerileri göç etmeye zorlandı. 2020’de ise 44 gün süren 2’nci Karabağ Savaşı yaşandı ve bu savaş, Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlandı. Şu anda uluslararası arenada Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağı olarak kabul ediliyor ancak etnik Ermeniler, bu zamana kadar kendi yöneticilerini seçerek Azerbaycan’ın itirazlarına karşı çıktı.
19 Eylül’de başlayan operasyonu tetikleyen, Azerbaycan’ın bildirdiğine göre aynı gün içerisinde farklı noktalarda patlayan iki mayın sonucu 6 Azerbaycan Türkü’nün hayatını kaybetmesi oldu. Bunun üzerine Azerbaycan, silahlı Ermeni birliklerini hedef aldığı operasyonu başlattı. Ermenilerin aktarımına göre sadece 24 saat süren operasyonda 200 Ermeni hayatını kaybetti. Azerbaycan hükümeti, operasyon sırasında 192 Azerbaycan askerinin yaşamını yitirdiğini duyurdu.
Bu süreçte Paşinyan, halka seslenişinde “Askeri tırmanışın devam etmemesini umuyoruz, çünkü mevcut durumda istikrarı sağlamak ve çatışmayı durdurmak çok önemli” sözleriyle Azerbaycan’la tersleşmeyi düşünmediğini açık bir şekilde ifade etti.
Ananyan, Paşinyan’ın bu tutumunun 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’ndan sonra Ermeni hükümetinin Dağlık Karabağ sorununu diplomatik yollarla çözme stratejisini desteklemesinden kaynaklandığını belirterek, “Ermeni yetkililerin askeri operasyonlara müdahale etmeleri durumunda çatışmaların Ermenistan topraklarına taşınabileceği konusunda uyarıldığını düşünüyorum” dedi.
Ermenistan hükümetinin ‘öngörülebilir sonuçları olan operasyona müdahale etmenin anlamsız olduğu sonucuna vardığı’ kanaatinde olan Ananyan, “Ermenistan’ın egemenlik alanını tehlikeye atmamayı tercih ettiler” dedi ve Rusya’nın Erivan’da ‘Rus yanlısı güçleri iktidara getirmek için Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı gelmesini ve yenilgiye uğramasını istediği’ görüşünü de dile getirdi.
Ananyan’ın düşüncesini Batı medyası da sıkça dile getiriyor. Paşinyan’ın sessiz kalmasının ardından Erivan’da hükümet binasının çevresinde binlerce protestocu toplanarak, ‘Paşinyan istifa’ sloganları attı. Ayrıca ilerleyen günlerde Paşinyan’a yönelik darbe girişimi hazırlığı içinde olduğu belirtilen 8 komutan da Ermenistan Ulusal Güvenlik Servisi tarafından gözaltına alındı. Ananyan, operasyonun ardından ‘Rus yanlısı siyasi güçlerin Erivan sokaklarında boy göstererek hükümetten istifa talep etmesinin tesadüf olmadığını’ söylüyor.
Yıllardır sıkı müttefik olan Rusya ve Ermenistan’ın ilişkileri özellikle Ukrayna savaşından sonra çatırdamaya başladı. Paşinyan, temmuz ayında bir İtalyan gazetesine verdiği demeçte Karabağ’da 2000 asker bulunduran Rusya’nın, Ukrayna savaşı sebebiyle kendisine bile zor yettiğini belirtti.
‼️Massive anti-government protests in Yerevan, #Armenia following the attack of #Azerbaijan against #Artsakh/#Karabakh. People demand the removal of PM Nikol Pashinyan. pic.twitter.com/KiIRqVGDc2
— Anush Mkhitaryan (@Haybaji) September 24, 2023
Bu açıklamayı Ermenistan’ın 11-20 Eylül tarihlerinde ABD ile yaptığı askeri tatbikat takip etti. Tabii bu sırada Ermenistan parlamentosu da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında tutuklama kararı çıkaran Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Roma Statüsü’nü görüşüyordu. Hükümetin kararı netleşti: Roma statüsü kabul edildi. Böylece Putin, Ermeni topraklarına adım atarsa tutuklanmak zorunda kalacak. Rusya tüm bu zaman boyunca Ermenistan’ın hal ve tavırlarını ‘endişe verici’ bulduğunu söyledi.
Operasyonda Azerbaycan’a karşı tavır almadığı ve bunun Azerbaycan’ın kendi iç meselesi olduğunu söylediği için Paşinyan tarafından eleştirilen Rusya, esas sorumlunun ses çıkarmayan Ermenistan hükümeti olduğunu, “Eğer Paşinyan ateşkesi haftalar önce kabul etmiş olsaydı, kayıplar daha hafif olacaktı” sözleriyle dile getirdi.
Rusya’nın Ermenistan’ın iç meselelerine müdahale ettiğini söyleyen Ananyan, ‘Kremlin propagandacıları’ olarak nitelendirdiği Ermeni asıllı Rus gazeteci Margarita Simonyan ve Rus gazetesi Vladimir Solovyov’un halkı muhalefetin iktidar karşıtı mitinglerine katılmaya çağırdığını belirtti. ‘Ermeni toplumunun değiştiğini’ belirten Ananyan, son zamanlarda Ermenistan’a karşı güvenlik yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı Rusya’nın ülkedeki miladının dolduğunu öne sürdü.
2013 yılında Ermenilerin yüzde 83’ü Rusya’yı dost bir ülke olarak görürken bu oran, 10 yılda üç kat geriledi. Ananyan, “Bugün Rusya, Ermeniler arasında en tehlikeli üçüncü ülke olarak görülüyor” diyor. Dolayısıyla Ermeni gazetecinin anlattığına göre esasen çoğu Ermeni, bu protestoları ‘Ermenistan’ın egemenliğine yönelik bir tehdit olarak algıladıkları için’ protestolara katılmaktan kaçınmış.
Ananyan, Ermenistan’ın Rusya’nın da bir parçası olduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) çıkmasının ‘ihtimal dışı’ olmadığını belirtiyor. Paşinyan, Azerbaycan’ın operasyonu sırasında KGAÖ’yü olayların büyümesini engellemekte etkisiz kalmakla suçlamıştı.
Ananyan’a Ermenistan’la normalleşme doğrultusunda adımlar atan Türkiye ile ilişkilerin son operasyondan sonra nasıl etkileneceğini düşündüğünü de sorduk. Zira Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Azerbaycan’ın operasyonunu desteklediğini vurgulayarak, “Karabağ Azerbaycan toprağıdır. Muzaffer Azerbaycan ordusunu gerek tarihi başarısı gerekse sivillere yönelik sergilediği insani tavrı dolayısıyla canı gönülden tebrik ediyorum” demişti.
Erdoğan’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yakın müttefik olduğunu herkesin bildiğini söyleyen Ananyan, her şeye rağmen Ermenistan hükümetinin Erdoğan hükümeti ile orta yol bulmaya çalıştığını söyledi. Paşinyan hükümetinin Türkiye ile ilişkilerin yoluna sokulmasının ‘ülkenin güvenliğini artırmanın yolu’ olarak gördüğünü belirten Ananyan, “Garip gelebilir ama Ermeni toplumunun büyük bir kısmı Türkiye ile çözüm senaryosuna hazır. 2009’un aksine Erivan’da Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesine yönelik herhangi bir protestoya rastlanmıyor” dedi.
Ermenilerin daima Türkiye’ye sorunsuz bir şekilde girebildiğini ve burada kendini güvende hissettiğini söyleyen Ananyan, “Her ne kadar Erdoğan Ermenistan ile ilişkilerin düzelmesini Azerbaycan ile müzakerelerin sonucuna bağlasa da umarım Ermeni-Türk uzlaşması sağlanabilir. Bu her iki ülke için de olumlu bir gelişme olacaktır” diye belirtti.
Öte yandan Ananyan, Ermeni hükümetinin 14 Mayıs’ta Türkiye’de yapılan seçimleri Millet İttifakı’nın kazanmasını umduğunu da dile getirdi. Gazeteci, “Böylelikle Türkiye’nin yeni demokratik hükümetiyle işbirliği yapma ve yeni ilişkiler kurma şansımız olacaktı. Ancak ne yazık ki Türkiye’nin demokratik güçleri ne kadar birleşirse birleşsin zafere ulaşamadı. Türkiye’nin ilerici, demokratik, Batı yanlısı siyasi partileri iktidara gelememiş olsa da sivil ve siyasi düzeyde temasların gerekli olduğunu düşünüyorum. Ermenileri ve Türkleri birbirine bağlayacak köprü demokrasi olabilir” dedi.
Ananyan ayrıca Ermenistan’ın Rusya ile bağlarının zayıflamasının Türkiye ile yeni ufuklara açılmaya alan açacağını da söyledi. Şimdiye kadar Rusya ile Türkiye gerilimlerinde Ermenistan, Rusya’nın tarafında yer alıyordu.
Geçen yıl Azerbaycan ‘bölgeden silah geçişinin sağlandığı’ gerekçesiyle Laçin Koridoru’nu kapattı. Böylelikle bölgeye giden insani yardımların da önü kesilmiş oldu. Azerbaycan’ın operasyonuna kadar bölgedeki en büyük sorunlardan biri Laçin Koridoru’ydu. Ne var ki 100 binden fazla Ermeni Karabağ’ı terk ettiği için bu koridorun bir önemi kalmadı.
Azerbaycan toprağı olan Nahçıvan, anakaradan karasal teması kesilmiş halde bulunuyor. Ermenistan’ın Zengezur kentinden geçecek demiryolu ve karayolu hattıyla Türkiye’den Nahçıvan’a, Nahçıvan’dan da Azerbaycan’a bir yol oluşturulması planlanıyordu. Bu bağlamda Zengezur Koridoru, Ermenistan’ı Karabağ’a bağlayan Laçin Koridoru’na karşılık geliyordu. Şimdiye kadar bu plan uygulamaya konulmadı. Laçin Koridoru’nun öneminin artık yitirilmesiyle akıllara, ‘Peki ya Zengezur Koridoru?’ sorusu geliyor. Erdoğan, Nahçıvan dönüşünde yaptığı açıklamada, Ermenistan’ın yolun açılmasına izin vermemesi halinde koridorun İran üzerinden açılabileceğini söyledi.
Ananyan Zengezur Koridoru’ndaki asıl problemin koridorun kontrolünün Rusya’da olmasından kaynaklandığını söylüyor. İkinci Karabağ Savaşı sonrası imzalanan anlaşmanın dokuzuncu maddesine göre Zengezur Koridoru’nun denetiminden Rusya sorumlu tutuluyor. Ananyan, “Ermenistan’ın kendi topraklarından geçen yollar üzerindeki egemenliği ve yargı yetkisi korunmalıdır. Bu yol üzerinde Rusya ya da başka yabancı güçler konuşlandırılmamalıdır. Sınır noktalarında Ermenistan topraklarından geçen trafiği kontrol edecek gümrükler bulunmalıdır. Hiçbir devlet kendi topraklarında kendi yetki alanı dışında bir yol açılmasına izin vermez” vurgusunda bulundu.
Bu bir sebep olsa da İkinci Karabağ Savaşı’nda Türkiye’den Azerbaycan’a gönderilen silah yardımını göz önünde bulundurursak, Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan arasında doğrudan bir hat oluşturacak bu yolu kendisine yönelik bir tehlike olarak görmesi çok da tuhaf olmaz.