Amasra’daki maden faciası davasında tanıklar: Üretim baskısı vardı
Amasra’da 43 işçinin hayatını kaybettiği maden patlamasının üçüncü duruşması görülmeye başlandı. Tanıklar patlamanın yolunu döşeyen ihmalleri sıraladı. Tanıklar havalandırma sisteminin patlamadan sonra değiştirildiğini, temel eğitimlerin yeni yeni verildiğini söyledi: Bildiğimiz her şey yanlışmış.
Bartın Adliyesi’nde görülen, 43 madencinin hayatını kaybettiği patlamayla ilgili davanın üçüncü duruşması Bartın Adliyesi’nde görüldü. Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocağında meydana gelen patlamayla ilgili ihmaller bir bir sıralandı.
14 Ekim 2022’de yaşanan patlamada dört tutuklu sanık “olası kastla öldürme” suçundan bin 80 yıl, dördü tutuklu 19 sanık ise “taksirle öldürme” suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Davanın son duruşmasının öncesinde madenci yakınlarının düzenlediği basın açıklamasında asıl sorumluların yargılanmadığına dikkat çekildi. Ardından Bartın Adliyesi koridorunda oluşturulan duruşma salonuna geçildi. Duruşma tanıkların sorgusuyla başladı. Üç gün sürecek duruşmada 130 tanık dinlenecek.
Havalandırma sistemi faciadan sonra değiştirilmiş
Duvar’dan Can Bursalı’nın haberine göre ilk sözün verildiği Kaan Kerman madende düz işçi kadrosunda olduğunu ama kendisine patlatma yaptırıldığını söyledi. Kerman ön bilirkişi raporuna göre patlamanın nedenlerinden biri olarak gösterilen havalandırma sisteminin yeni yenilendiğini, belirli alanlarda çalışmaların yeniden başladığını belirtti.
Kerman ayrıca madenin İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi’nin işçilere mobbing uyguladığını ve üretim baskısı yaptığını ileri sürdü. “Acil durum eylem planını hiç görmedim, olağandışı bir durumda ne yapılacağına dair eğitim verilmedi” diyen Kerman sanıkların ve sanık avukatlarının sorularını da yanıtladı.
Kerman’dan sonra tanık Murat Aşkın’ın sorgusuna geçildi. Aşkın madendeki patlatma işleminden sonra beklenmesi gereken yarım saatlik süreye genel olarak uyulmadığını belirtti. Madendeki gaz değerlerine ilişkin ihmaller olduğuna, düzgün havalandırma sistemi kurulmadığına dikkati çeken Aşkın madende üretim baskısı ve mobbing olduğunu vurguladı.
Duruşmada sorgusu yapılan bir diğer tanık da Ferhat Dönmez’di. 15 yıllık madenci olduğunu belirten Dönmez patlamadan sonra madene inip kurtarma çalışmalarına katıldığını anlattı.
Madenin bağlı olduğu TTK patlamadan sonra açılan davada yargılanan personel hakkında herhangi bir idari ya da disiplin soruşturması başlatmadı. Nitekim tanık Dönmez davanın bazı sanıklarının hala kurumda kendisinin amiri olarak görev yaptığını belirtti.
Dönmez patlamada hayatını kaybeden madencilerden Rıdvan Acet’in cesedinin bulunduğu yerin krokide kasten yanlış işaretlendiğini, krokinin madendeki yöneticiler tarafından hazırlandığını söyledi.
Madenci yakınlarının avukatlarından Derviş Emre Aydın Acet’in cesedinin krokide yanlış işaretlenmesinin nedeniyle ilgili “Sanıklar patlamanın işçi hatasından kaynaklandığını iddia ediyor. İddialarına dayanak olarak da Rıdvan Acet’in cesedinin bulunduğu yerle ilgili bir kurgu yapıyorlar” dedi.
Dönmez’den sonra sorgusu yapılan tanıklardan Mehmet Kömeç ise bazı madencilerin kayırıldığını, onlara yer üstünde çalışmalarına rağmen yer altındaymış gibi yüksek maaş ödendiğini iddia etti.
Duruşma verilen öğle arasının ardından tanıklardan Yusuf Akar’ın sorgusuyla devam etti. Akar madendeki patlamadan sonra eğitimlere ağırlık verildiğini belirtti ve “Bundan önce kara düzen çalışıyormuşuz. Patlamadan önce bildiğimiz her şey yanlışmış. Bunu şimdi verilen eğitimlerle anladım” dedi.
Akar patlamadan önce madendeki oksijen maskelerini açmayı bilmediğini ancak şimdi verilen eğitimlerde öğrendiğini de vurguladı.
Sorgusu yapılan tanıklardan Serkan Kamış ise madende örgütlü Genel Maden İş Sendikası’nın (GMİS) etkisiz hale getirildiğini, sendika yöneticilerinin rahat işlerde çalıştırıldığını iddia ederek “Sendika yöneticileri rahat işlerinden olmamak için işçiyi korumadılar” dedi.
Sorgusu yapılan tanık Mert Gülüç madende üretim baskısı olduğunu ileri sürdü. Baskısının devam ettiğini ifade eden Gülüç patlama öncesinde de sonrasında da amirlerin işçilere “Bize adam lazım değil. Adam her yerde var. Bize kömür lazım” dediğini iddia etti.