Ve Steven Spielberg konuştu: Faşizmin ayak sesleri duyuluyor
AB Komisyonu 2024 Çalışma Programı'nı yayınladı. Programda planlanan genişlemeye ve bölgesel meselelere yer verdi. Özellikle altı Balkan ülkesi, Moldova ve Ukrayna'nın üyelik ihtimaline değinilirken, ne Türkiye'nin adaylığından, ne de insani kriz yaşayan Gazze'den bahsedildi.
“50 yılı aşkın zamandır Avrupa Birliği kapısında bekletilen bir Türkiye var ve şu anda NATO üyesi ülkelerin hemen hemen tamamı Avrupa Birliği üyesidir. Türkiye’yi Avrupa Birliği kapısında 50 yılı aşkın zamandır bekleten bu ülkelere buradan sesleniyorum. Önce gelin Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak İsveç’in de önünü açalım.”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın temmuzdaki Vilnius zirvesi öncesi İstanbul’dan ayrılırken havaalanında söylediği bu sözler Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) hedefinin alevini bir kez daha harlamıştı. Aradan üç ay geçti ancak ileriye doğru bir adım atmak bir yana, dün yayınlanan AB Komisyonu 2024 Çalışma Programı’nda Türkiye’nin adı bile geçmedi.
Programın ilk sayfalarında “Avrupa’da uzun vadeli barış ve istikrarın teşviki için Birlik genişlemeye hazırlanmalıdır. Bu önemli adıma hazırlanırken, Komisyon’un Hukukun Üstünlüğü Raporları’nı katılımcı ülkelerle paylaşmak da dahil olmak üzere ortaklarımızla yakın bir şekilde çalışacağız” sözlerine yer verildi.
Birlik uzun zamandır genişleme mesajı veriyor. Hem Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, hem de Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen genişleme için 2030 tarihini gösteriyor. Birliğin bu büyük büyüme hevesinde en etkili sebep Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi.
Bu bağlamda Arnavutluk Bosna Hersek, Karadağ, Kosova, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Ukrayna ve Moldova’nın birliğe dahil edilmesi planlanıyor. Bu yeni girişim, 2013 yılında Hırvatistan’ın birliğe kabul edilmesinden bu yana ilk genişleme hamlesi olacak. Türkiye’nin birliğe üyeliğine ilişkin tartışmalar, 2011 yılında Fransa’nın o dönemki Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin açıkça ‘hayır’ demesiyle son bulmuştu.
Ancak Erdoğan bu tartışmaları Vilnius zirvesiyle yeniden gündeme getirdi. Bazı Avrupa ülkeleri bunun tartışmaya açılabileceğini söylerken özellikle Almanya ve Lüksemburg gibi bazı ülkeler Türkiye’deki durumu gerekçe göstererek konunun tartışmaya kapalı olduğunu açık açık dile getirdi.
Türkiye’nin birliğe kabulünün yakın zamanda tartışma konusu olmayacağı geçen ay Avrupa Parlamentosu’nda AP Daimi Raportörü Nacho Sanchez Amor’un hazırladığı Türkiye raporunun kabul edilmesiyle resmileşmiş oldu. Bu raporda Türkiye’de hukuk devletinin gerekliliklerinin Avrupa standartlarında olmadığı belirtilmiş, siyasetçi ve gazetecilerin hapiste olması, kadın cinayetleri ve LGBTİQ+ haklarının yetersiz kalmasının bir sorun olduğu ifade edilmişti. Tüm bunlar sonucunda ‘Türkiye’nin AB üyelik sürecinin mevcut koşullarda devam edemeyeceği’ kanaatine varıldığı belirtildi.
Şimdiyse Avrupa Komisyonu yeni raporunda “Birliğin büyümesinden komisyon politikalarının nasıl etkileneceğini görmek için genişleme öncesi reformlara ilişkin bir tebliğ sunacağını” belirtiyor. Batı Balkanlar, Ukrayna ve Moldova ile çalışmaya devam edeceğini vurguluyor, Gürcistan’ın gelecekte birliğe katılmasının göz önünde bulundurulacağını da söylüyor.
Programda Afrika ile işbirliğini güçlendirmeye yönelik çabaların sürdürüleceği de belirtiliyor. Şili, Yeni Zelanda ve Kenya ile ticaret anlaşmalarının başarıyla yapıldığı, Avustralya ve Meksika ile anlaşmada sona gelmeyi amaçladıkları, Hindistan ve Endonezya ile anlaşma yoluna gidilmesinin, Singapur ve Güney Kore ile dijital ticaret konusunda anlaşmalar yapılmasına niyetlenildiği belirtiliyor. Ancak hiçbir şekilde Türkiye’den bahsedilmiyor.
Ama programda bahsi geçmeyen tek ülke Türkiye değil, Filistin’e de yer verilmemiş. 7 Ekim’de Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıların ‘İsrail ve halkına karşı ayrım gözetmeyen ve acımasız terör saldırılarının bölgedeki barış ve güvenliği doğrudan tehdit ettiği’ belirtiliyor. Orta Doğu’da barış sürecinin yeniden canlandırılmasına yönelik yeniden çabalara başlanması gerektiği belirtilen programda Gazze’de yaşananlara yönelik herhangi bir ifadeye verilmiyor.
Avrupa Birliği’nin 27 üyesi hafta sonu yayınladıkları bildiride Hamas’ın saldırılarını kınarken İsrail’e desteğini vurgulamıştı.