İktidar sözcüleri konuştukça beklentiler bozuluyor
Ekonomi çevrelerinde, daha çok siyasi bir malzeme olarak görülen “Gabar petrolü” konusunun Bakan Şimşek tarafından, sanki ekonomi için bir kurtarıcı olacakmış gibi lanse edilmesinin, Bakan’ın itibarına gölge düşürdüğü konuşuluyor. Peki bunun nedeni ne olabilir?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gabar petrolüyle ilgili mesaj yayımlayıp, “Bununla cari açığı azaltıp, rezerv birikimini hızlandıracağız” dedi. Bakan Şimşek’in bu sözleri piyasa oyuncularını şaşırtırken, “Tüm çabasına rağmen dış kaynak bulamayınca moral vermek için hamaseti kullanmaya karar vermiş olabilir” yorumlarına neden oldu.
TPAO, X sosyal medya platformundan yaptığı videolu paylaşımda, Gabar projesinde günlük petrol üretiminin 25 bin varile ulaştığını, yıl sonuna kadar hedeflerinin 35 bin varile çıkmak olduğunu belirterek, “2024 yılı sonu için hedefimiz ise sadece Gabar projesinde günlük 100 bin varil üretim” dedi.
AA’nın geçtiği bu mesaja atıfta bulunun Bakan Şimşek ise Gabar’daki petrol üretiminin 2024’te Türkiye’nin ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacağını belirterek, “Böylece cari açık kalıcı olarak azalacak ve rezerv birikimi hızlanacak. 2026 itibarıyla toplam petrol üretimi, ihtiyacımızın yüzde 18’ini karşılayacak düzeye ulaşacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Sosyal medya hesabından, şimdiye kadar, temasları ve elde edilen kazanımlarla ilgili mesaj atan Şimşek’in bu mesajı şaşkınlık yarattı. Gabar’dan çıkacak petrol konusunun hâlâ çok tartışmalı olduğu, resmi ağızlar dışında, konuyla ilgili kaynakların teknik olarak böyle bir petrol rezervinin olamayacağını söyledikleri biliniyor. Seçimden önce zamanın İçişleri Bakanı Soylu da “Gabar’dan bir petrol çıkacak, çıkardığın gibi koy traktörüne çalışsın, öyle bir petrol” demişti. Soylu’nun bu sözleri, o dönem şaka konusu olmuştu ama seçimlerde bu konu kullanılmaya devam edildi. Belli ki yerel seçimden önce de böyle olacak…
Konuyla ilgili konuştuğum kaynaklar, resmi ağızlardan hiçbir somut açıklama yapılamadığını, konunun “sır” denilip gizli tutulduğunu belirtirken, küçük bir kaynak bulunmuş olabileceğini ama TPAO Genel Müdürü’nün söylediği gibi günde 25 bin varil, hele günde 100 bin varillik bir rezervin o bölgede kesin olamayacağını söylüyorlar. Bu nedenle de konuyla ilgili, “başka yerden gelecek petrolün buradan çıkmış gibi gösterilmesi” oyunu dahil, bir sürü komplo senaryosu konuşulmaya devam ediyor.
Kısacası; daha çok siyasi bir malzeme olarak görülen “Gabar petrolü” konusunun Bakan Şimşek tarafından, sanki ekonomi için bir kurtarıcı olacakmış gibi lanse edilmesinin, Bakan’ın itibarına gölge düşürdüğü konuşuluyor. Daha önce de, “piyasalara gaz verme” olarak görülen bazı abartılı mesajları olmasına rağmen, böyle bir haberi kendi sosyal medya hesabından böylesine abartılı biçimde yayımlamış olması, ekonomi çevrelerini de yadırgattı.
Bakan Şimşek’in neden böyle bir yola gittiği konusunda ise bu mesajdan yola çıkarak çeşitli yorumlar yapılıyor. Geldiğinden bu yana dış kaynak bulabilmek için ciddi çaba gösteren Şimşek’in şimdiye kadar olumlu bir sonuç alamadığı görülüyor. Piyasalarda, Ortadoğu gerilimi ve artan petrol fiyatlarının da etkisiyle, acil kaynak bulunamamasının piyasalarda rahatsızlık yarattığı bilinirken, Bakanın piyasalara moral vermeye çalışmış olabileceği belirtiliyor.
AKP’ye yakın konuyla ilgili bir uzmana sorduğumda ise kendisinin de bu mesaja şaşırdığını belirterek, “Herhalde Bakan Şimşek de sonunda Berat Albayrak’ın yöntemine başvurup, çareyi bu tür sözlerle bir miktar zaman kazanmakta buldu” yorumunu yaptı. Berat Albayrak, bakanlığı döneminde özellikle dış kaynak konusunda önceleri “onlara ihtiyacımız yok” deyip, daha sonra piyasalara sürekli dış kaynak geleceğini belirten adresler gösterirmiş, ama bunların hiçbiri gerçekleşmemişti.
Sadece Bakan Şimşek değil neredeyse tüm bakanlar hatta bürokratlar seçimlere doğru giderken artık siyasi umut verecek konuşmalara ağırlık vermeye başladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuşulmaya başlanan 12. Kalkınma Planı görüşmelerinde yaptığı konuşmada kurda herhangi bir hedef ve tahmin olmadığını belirtip, “Serbest kur rejimi var, son dönemlerde önemli hareketlilik oldu önümüzdeki dönemde böyle hareketlilik beklemiyoruz. Teknik ve siyasi olarak beklemiyoruz” şeklinde konuşmuş. Halbuki herkes biliyor ki; Merkez Bankası hala eski yöntemlerle rezervden satıp kurları belirli seviyede tutmaya çalışıyor.
Özetle; ekonomide bir türlü gereken güven sağlanamadığı için, somut bir gelişme sağlanamıyor ama ekonomi yetkilileri, ileriye dönük umutları koruyabilmek için artık değişik yöntemlere başvuruyor. Belli ki bu güveni veremedikçe, abartılı pembe mesaj verme yolunu kullanmaya devam edecekler.
Bu hafta Merkez Bankası’nın faiz kararı açıklanacak. Yerli-yabancı tüm piyasa oyuncularının çoğunluğu, anketlerin de gösterdiği gibi, 5 puanlık artış bekliyor. Umarım ekonomi yöneticilerinin giriştiği bu aşırı ve kendi itibarlarını bile tehlikeye atan mesajlarının sebebi, 5 puanlık faiz artırımı yapamayacakları için piyasaları şimdiden buna hazırlama çabası değildir.