Mahkeme Üsküdar’daki olaylı yıkımla ilgili karar verdi: Yetki İBB’nin
Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının ardından yerel mahkemeden tahliye kararı beklenirken, mahkeme topu Yargıtay’a attı. TCK’nın mimarlarından Prof. Sözüer, “Böyle bir usul yok” dedi, Atalay ise “AYM’nin kararı neredeyse bir kılavuz niteliğinde” diyerek karara tepki gösterdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, cezaevinde tutuklu bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ı, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hak ihlali kararına rağmen tahliye etmeyerek dosyayı Yargıtay’a gönderdi. AYM, Atalay’ın “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının” ihlal edildiğine hükmetmişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararında, Gezi Parkı davasında 25 Nisan 2022 tarihinde verilen kararla Can Atalay’ın 18 yıl hapis cezasına çarptırıldığı, yapılan istinaf başvurusunun esastan reddedildiği ve diğer dava süreçleri hatırlatılarak, AYM’nin 25 Ekim’de aldığı hak ihlalleri kararının yerel mahkeme kararına ilişkin olmadığı ifade edildi.
Mahkeme kararını, “AYM kararı Yargıtay’ın tahliye talebinin reddi kararına ilişkin, Atalay’ın dosyası Yargıtay’dayken milletvekili seçildi ve Yargıtay bireysel başvuru yapıldıktan sonra dosyayı esastan inceleyip karar verdi” şeklinde temellendirdi.
Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından Prof. Dr. Adem Sözüer, yerel mahkemenin kararına “Anayasa Mahkemesi daha açık nasıl yazabilir ki. Yerel mahkemeye Can Atalay’ı serbest bırak ve yeniden yargılama yap diyor” sözleriyle tepki gösterdi.
Enis Berberoğlu ve İlker Başbuğ başvurularını hatırlatan Sözüer, “Tüm dosyalarda AYM’nin ihlal kararları ilk derece mahkemesine gönderildi ve mahkemeler tutukluluğa ilişkin bir karar verdi. İhlal kararının Yargıtay’a gönderilmesi şeklinde bir usul hiç izlenmedi. AYM; verilen mahkumiyet kararının Anayasanın 19. maddesi uyarınca özgürlük ve güvenlik hakkına aykırı olduğunu belirterek ihlal kararı verdi. İhlal kararının sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyayı ilk derece mahkemesine gönderdi. Ayrıca kararın son paragrafında, başvurucunun tahliyesinin gerektiğini ve kesin hükmün tüm sonuçlarıyla kaldırıldığını açıkça belirtti” dedi.
Sözüer, yerel mahkemenin nihai tutukluluğa itiraz kararını Yargıtay’ın verdiği gerekçesiyle başvuruyu Yargıtay’a göndermesine ilişkin, “AYM’ye başvuru için başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğinden yüksek mahkemeye giden dosyaların neredeyse tamamı zaten Yargıtay’ın verdiği son karardan sonra AYM’ye gitmektedir. Yargıtay, denetim makamı pozisyonda olup, ihlal kararı 13. Ağır Ceza’nın verdiği mahkumiyet kararına ilişkindir. Dolayısıyla, AYM’nin ihlal kararının sonuçlarını ortadan kaldırma görevi ilk derece mahkemesine aittir. Yargıtay mahkumiyet kararını onamak suretiyle dosyadan el çekmiştir. Yargıtay’ın bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verme yetkisi bulunmamaktadır” yorumunu yaptı.
Öte yandan gazeteci Canan Coşkun, AYM’nin Atalay ile ilgili kararını uygulamayan 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanının CHP’li Enis Berberoğlu hakkındaki AYM kararını da uygulamayan heyette olduğunu yazdı. Berberoğlu kararını uygulamayan heyetin başkanının da sonradan Adalet Bakan Yardımcısı olan Akın Gürlek olduğunu hatırlattı.
Can Atalay da kararın ardından sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yayınladı. Atalay, AYM kararının uygulanmamasının “herkesin hak ve özgürlüğünü korumakla yükümlü devletin niteliklerine zarar verdiğini, ikili devlet anlayışını kabul etmediğini” söyledi.
Atalay, “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine neredeyse bir kılavuz açıklığında yazılan Anayasa Mahkemesi kararını, başka bir merciye ‘gereği için’ göndermesinin açık hukuka aykırılığının HSK tarafından soruşturulmasını talep ediyorum” dedi.
AYM kararına uyulmamasının yerel mahkeme başkanının kararı olamayacağını söyleyen Atalay, “Hukuka bağlı olmayan Devlet hayalinin sahipleri kimlerdir?” diye sordu. Üyesi olduğu TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nu ihlalin devam ettirilmesinin araştırılması başlıklı gündemle toplantıya davet etti.
Atalay, Meclis’i de “Yargının yerine geçerek karar verenlerin kim olduğunu araştırmaya ve Anayasal düzeni askıya almaya teşebbüs edenleri tespit etmeye” çağırdı.