Efeler dörtlü finalde!
Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesi değil miydi? Ama 100. yıl kutlamalarını ‘seyretmeleri’ dışında halkı gören olmadı. Herkesin referansı da kuruluş dönemiydi. Peki cumhurun 90 yıllık macerası nerede? Ödevini sadece kulüpler ve tribünler yapmış gibi sanki.
Cumhuriyet’in 100. yıl kutlamaları bitti. Artık hesap kitaba oturabiliriz. Kutlama coşkusu sırasında her şey toz pembeydi. Güldük, eğlendik. Heyecanlandık, hüzünlendik. Artık düğün ertesi ve altınları sayma vakti…
Kutlamalardan gerçekten memnun musunuz? Reklam furyası dışında ne gördük? Haksızlık etmeyelim. Bir dolu para harcandığı belli. Ama yeterli değildi sanki. 99. yıldan bir farkı yok gibiydi. Ya da 10. yıldan? 50. veya 75. yıldan? Tersine, onlar daha iyi bile olabilir.
10. yılda bütün vatandaşlara söz söylemek imkânı vermek üzere şehir meydanlarında kürsüler kurulmuş mesela. Tiyatro, sinema günlerce bedava hizmet vermiş. İngiliz gazetesi The Times’ta, Yunan gazetesi Kathimerini’de cumhuriyeti öven yazılar çıkmış. Peki 100. yılda buna benzer ne gördük? İktidarından muhalefetine ortaya kalıcı bir şey koyan oldu mu? Bir cumhuriyet anıtı var mı? Bir külliyat oluşturuldu, Cumhur’u temsil edecek ve devamlılığı olan bir düzenek kuruldu mu? Elle tutulur bir şey yok.
Arsenal’ın yeni stadında görmüştük ilk. Zaman kapsülü diye bir şey vardı. “Eski stadı hatırlatan en önemli yadigarlar ne olabilir” diye taraftara sormuş, onları alıp bir kapsüle koymuşlar. Onu da üstü cam bir çukura gömmüşler. Yıllar sonra açacaklarmış. Eskiyi unutmamak için hep orada saklanacak. Hissetmemiz gereken bu işte.
Belki de benim cehaletim. Görmedim, duymadım, bilmiyorum. Daha can sıkıcı olan bir şey daha var. Cumhuriyet, cumhur değilse nedir? Öznesi kral, padişah falan değil insan olan bir siyasi rejim değil midir? En beylik deyimiyle, halkın kendi kendini yönetmesi diyelim hatta? Kutlamaların neresinde halka dair bir şey vardı? Gelip kutlamaları ‘seyretmeleri’ dışında onları gören olmadı. Cumhuriyet en başta demokrasiyle bütünleşmez mi?
Yadırgadığım bir başka şey: Herkesin referansı kuruluş dönemi. Tabii ki o yıllar en önemli yıllar. Peki kalan 90 yıl? Cumhurun devamındaki macerasına dair bir şey yok. Sanki bugünü alıp kuruluşa teyellemiş gibiler. Yapılan her şey 10. yılda yayınlansa teknoloji büyüler, ama içerik yadırganmazdı bence.
Neyse alışık olmadığım sularda gezmeyeyim. Spora döneyim. Havalı havalı mesajlar dışında devletin hangi spor kurumu bugünün hakkını verdi? Sözde özerk federasyonların sporseverlere layık gördüğü kutlama neydi Allah aşkına? Böylesine önemli bir yılda Süper Kupa’yı Suudi Arabistan’da oynatmak mı? Ya da kuru bir sosyal medya mesajı mı? Nerede 100 yılın spor tarihi, nerede buna özel filmler, buna özel belgeseller? Keşke tüm bu eksiklikler cahillikten, becerisizlikten olsa. İşin içinde kasıt kokusu aldıkça insanın canı daha da sıkılıyor.
Yine de en çok kulüpler ve tribünler sahip çıktı 100. yıla. Unutulmaz koreografiler, koleksiyonluk formalar, sosyal medya kampanyaları… Daha görkemli şeyler olabilirdi ama ellerinden geleni de yaptılar. Hiç değilse yapmak istediler. Bari onlara bir alkış gönderelim.
21 Aralık 2024 - Fenerbahçe için gidiyor gitmekte olan
16 Aralık 2024 - Kadıköy’de yağmur, ter ve gözyaşıyla gelen üç puan
12 Aralık 2024 - Fenerbahçe’ye Mourinho değil Freud lazım
8 Aralık 2024 - Bir derbi klasiği: Kalite değil mücadele kazandı
29 Kasım 2024 - Tel tel dökülüyor Beşiktaş, sahada da masada da…