Sonuç seçimden dört gün sonra kesinleşti, halk orduya rağmen İmran Han’ın müttefiklerini seçti
Pakistan'ın ülkede bulunmak için gereken yasal belgelere sahip olmayan mültecilerin ülkelerine dönmeleri yönünde verdiği ültimatom 1 Kasım itibarıyla doldu. Şimdiyse bir insani kriz Pakistan-Afganistan sınırında yaşanıyor.
Pakistan çarşamba günü ülkenin en büyük göçmen topluluğunu oluşturan 1.7 milyon Afgan’ın da dahil olduğu tüm belgesiz yabancıları sınır dışı etme sürecini başlattı. Yetkililer ilk kez geçen ay duyurduğu politikanın aşamalı olarak uygulanacağını, göçmen ve mültecilerin sınır dışı edilmeden önce geçici olarak bekleme merkezlerinde tutulacağını söyledi.
Pakistanlı yetkililer belgesiz mültecileri arama çalışmalarının özellikle liman kenti Karaçi, garnizon kenti Rawalpindi ve Afganistan sınırındaki Belucistan ile Hayber Pakhtunkhwa’da yoğunlaştığını söyledi. Yetkililer sürenin dolmasıyla ilk gün 64 Afgan’ın ülkelerine gönderildiğini bildirdi.
BBC International Punjab’ta bir petrol istasyonunda çalışan Afgan Abdullah’la konuşmuş. Abdullah 20’si Pakistan’da doğan 22 kişiden oluşan ailesinin hepsini Afganistan’a götürmek için kamyon kiralamış ve hikayesini şöyle anlatıyor:
“Ben buraya Rusya savaşı başladığında gelmiştim. Bir tuğla ocağında işçi olarak çalışıyordum. Afganistan’da çok daha az iş imkanı var. Evimden ayrılmak zorunda olduğum için çok üzgünüm. Hissettiğim acıyı kelimelerle ifade edemem. Tüm aile hep beraber evimizi balçıktan yapmıştık. Buraya bir sürü ağaç diktim. Biz ayrılırken komşularımla arkadaşlarım gözyaşları içindeydi. Bizi buradan gönderen hükümet çok acımasız.”
Pakistan daha önce de ülkedeki Afgan mültecileri zorla evlerine gönderme politikası uygulamış, ancak operasyonun büyüklüğü hiçbir zaman bu ölçekte olmamıştı. İslamabad belgesiz mültecilerin topluca sınır dışı edilmesinin ülkeyi daha güvenli hale getireceğini iddia ediyor. Ancak analistler hükümetin bu kararında iç siyasetin ve Taliban’ın yönettiği Afganistan ile ilişkilerin kötüleşmesinin etkili olduğunu düşünüyor.
İslamabad yaklaşık bir ay önce kaçak yollarla ülkeye giren mültecilerden Pakistan’ı terk etmelerini istemişti. Hükümet pazartesi günü yaptığı açıklamada son iki ayda yaklaşık 200 bin Afgan vatandaşının ülkeyi terk ettiğini söyledi. Son günlerdeyse Afgan öğrencilerin Pakistanlı sınıf arkadaşlarıyla kucaklaşarak vedalaştığı, Afganların eşyalarını doldurduğu kamyonlarla sınıra yığıldığı görüntüler sosyal medyada paylaşılmaya başladı.
Your Namak (Salt) was enough. Thanks everyone. An Afghan student says goodbye to his classmates. pic.twitter.com/DSg16wBeKv
— Arshad Yousafzai (@Arshadyousafzay) October 30, 2023
Pakistan’ın bu kararının olası yansımalarının yıkıcı olacağı düşünülüyor. Taliban yönetimindeki Afganistan zaten zor durumdayken son dönemde kuraklık, sel ve depremlerle çok daha büyük bir sınav vermeye başladı. Afganistan’da yaşayan 15 milyon Afgan’ın bile gıda güvencesi olmadığı düşünülünce ülkeye dönen kitleleri barındırmaya hazır olup olmadığı soru işareti.
Ayrıca Taliban’ın kız çocukları ve kadınların çalışma, eğitim ve hatta parka giderek temiz hava alma hakkını elinden alması sonucunda küresel yardımlarda büyük bir kesinti yaşandı, sınır bölgelerinde faaliyet gösteren uluslararası yardım grupları ise birer birer ülkeden ayrılıyor. Bu noktada Afganistan’a gönderilen kız çocukları ve kadınların hakları da tehlikeye girecek.
Pakistan çatışmadan kaçan Afganlar için yıllardır en önemli ülkelerden biri. 1970’lerden bu yana Pakistan’a giren Afganların sayısı birkaç milyonu buldu. Bunların en az 600 bini Taiban’ın 2021’de ülkeyi ele geçirmesinden bu yana Pakistan’ı sığınanlardan oluşuyor. Dünya genelinde yoksul bir ülke olarak kabul edilen Pakistan çok sayıda Afgan mülteciye ev sahipliği yapabilmesiyle övünüyor.
Ne var ki insan hakları grupları sığınmacı Afganların işte, okulda, ev sahiplerinin ve kolluk kuvvetlerinin elinde yıllarca ayrımcılığa uğradığını belgeledi. Hükümet yetkilileri de dahil olmak üzere bazı Pakistanlılar, Afganların işleri kapması sebebiyle iş bulamadıklarını, uyuşturucu kaçakçılığında ve terörist eylemlerde Afganların parmağı olduğunu söylüyor.
Tüm bunların etkisiyle birlikte birçok Afgan son 10 yıldır Pakistan’dan uzak durmaya başladı. Sığınmacılar da Pakistan yerine Akdeniz üzerinden Avrupa’ya kaçma yollarını arıyordu. 2021 yılında Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesiyle yüz binlerce Afgan için gitmesi en kolay seçenek yine Pakistan’dı. Şimdiyse özellikle zamanında ABD ordusu için çalışmış ve özel göçmen vizesiyle ABD’ye gitmek için onay bekleyenler için kara günler yakın görünüyor.
Taliban hükümetinin sözcüsü Zabihullah Mücahid ise Afganların zorla sınır dışı edilmesine dair endişelerini dile getirerek, Afganistan’da son 45 yıldır süren savaş ve çatışmaların milyonlarca kişiyi göçe zorladığını söyledi. Afgan göçmenlerin sığındığı ülkelerde herhangi bir sorun yaşatmadığını belirten Mücahid üstü kapalı şekilde Pakistan’a seslenerek, söz konusu ülkeyi “zorla sınır dışı etme faaliyetlerini durdurmaya” ve “İslam’a ve komşuluk terbiyesine uygun hareket etmeye” çağırdı. Mücahid ayrıca “siyasi endişeler nedeniyle” sürgünde olan tüm Afganların ülkeye “gönül rahatlığıyla dönebileceğini” söyleyerek, Taliban’ın herkese “güvenli bir ortam sağlayacağını” iddia etti.
Öte yandan Taliban’ın bir heyeti Kabil’in doğusundaki Nangarhar vilayetine gelerek Pakistan’dan gelen Afganlar için çözüm yolu aradı. Eyalet vali yardımcısı Ahmed Banvari yerel basına yetkililerin geçici kamplar kurmak için yoğun çaba içinde olduğunu söyledi.
New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü salı günü yaptığı açıklamada Pakistan’ı “yasal statüsü olmayan Afgan sığınmacıları Afganistan’a dönmeye zorlamak için tehdit, tecavüz ve gözaltı yöntemlerine başvurmakla” suçladı. Örgüt, Pakistanlı yetkililere, mültecilere verdiği süreyi kaldırmasını ve belgeleri olmayanı kayıt altına almak için BM’nin mülteci ajansıyla çalışması çağrısı yaptı.
İslamabad kararının uluslararası normlara uygun olduğunda ısrarcı. Pakistan hükümeti bu politikanın sadece Afganları değil, tüm belgesiz yabancıları hedef aldığını ve yasal yollarla ülkeye giren göçmenlerin karardan etkilenmeyeceğini vurguluyor. Benzer uygulamalar Batı’da da mevcut. Akdeniz üzerinden ülkeye gelen kaçak göçmenler mülteci merkezlerinde tutuluyor.
Hatta İngiltere gibi bazı örneklerde mültecilerin karaya ayak basmasını önlemek için insan hakları gruplarının deyimiyle “deniz hapishaneleri” kurulmaya başladı. Pakistan’daki sınır dışı işlemlerinin Afganistan dışında İran, Myanmar ve Sri Lanka’dan gelen göçmenleri de etkileyebileceği düşünülüyor.
Bu arada Pakistan da son yılların en kötü ekonomik krizlerinden birini yaşıyor, ayrıca Afganistan merkezli Tehreek-e-Taliban Pakistan (TTP) terör örgütünün yeniden canlanmasıyla ülkedeki saldırılar da artmaya başladı. Bunun sonucunda Afganlar genel olarak “günah keçisi” haline geldi. Geçen ay geçici İçişleri Bakanı Sarfraz Bugti, Afganları organize suç ve terörizme karışmak ve dolaylı olarak da Pakistan ekonomisinin toparlanmasını engellemekle suçladı.
Pakistan içinde de bazı vatandaşlar bu sözleri kınadı ve ülke genelinde protestolar düzenlendi. Her halükârda kamuoyunun İslamabad’ı etkilemesine pek olası gözle bakılmıyor. Ülke ocak ayında yapılacak seçimlere kadar geçici hükümetle yönetilecek. Ancak analistler geçici hükümetin bağımsız karar alabildiğini düşünmüyor, daha ziyade bu zamana kadar iktidara geçen hükümetlerin arasını iyi tutmak zorunda kaldığı ordu tarafından yönlendirildiğini düşünüyor.