Şarkıyı Gazze’de ölen gazetecilere ithaf etti, Melbourne’deki konseri iptal edildi
İsrail-Gazze savaşının 34'üncü gününde İsrail ordusu Gazze'nin kalbindeki kara operasyonunu yoğunlaştırırken 10 binlerce Filistinli bölgeden ayrılmaya başladı. Kimi yaşadıklarını ikinci Nakba'ya benzetti. Geçtikleri yolların parçalanan cesetlerle dolu olduğunu anlatanlar oldu.
İsrail’in “Gazze’nin kalbindeyiz” açıklamasının ardından binlerce Filistinli, Gazze’nin yoğun kara ve hava harekâtı gerçekleştirdiği kuzeyden güneye göçe başladı. Kadın, çocuk, yaşlı ve engellilerden oluşan insan seli İsrail ordusunun tahliye koridoru olarak belirlediği Gazze’deki kuzey-güney arasındaki Salah Eddin otoyolu üzerinden güneye geçiyor.
Bu kitlesel göç İsrail’in kuruluşu sırasında Filistinlilerin evlerinden sürülmesini ifade eden ve “felaket” anlamına gelen “Nakba”ya benzetildi. Bu ordunun tahliye yolunu açtığı beşinci gün. Ve güneye kaçanların sayısı her geçen gün biraz daha artıyor.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant salı günü ordunun “Gazze’nin merkezinde” olduğunu ve Hamas altyapısı ile komutanlarını hedef aldığını söylemişti. Ordunun şu an Hamas’la tam olarak nerede çatıştığı bilinmiyor ancak saldırıların daha çok Hamas’ın yıllardır inşa ettiği tünellere yönelik olduğu belirtiliyor. Gazze’yi “insanoğlunun inşa ettiği en büyük terör kalesi” olarak nitelendiren Gallant “Bütün şehir büyük bir terör üssü. Yeraltında hastanelere ve okullara bağlanan kilometrelerce uzunlukta tüneller var. Bunu ortadan kaldırmaya devam ediyoruz” dedi.
Ordu sözcüsü Daniel Hagari çarşamba günü yayınladığı bir basın brifinginde Hamas’ın bölgenin kuzeyinde kontrolü kaybettiğini bildirdi. Hagari ateşkes olmayacağını, ancak İsrail’in belli zamanlarda insani molalarla halkın güneye çekilmesine izin vereceğini sözlerine ekledi.
Birleşmiş Milletler (BM) sadece pazar günü iki bin kişinin güneye geçtiğini, sayının salı günü 15 bine yükseldiğini açıkladı. İsrail hükümeti ise çarşamba günü 50 bin Gazzelinin tahliye koridorundan geçtiğini söyledi. Bu sayı doğrulanamamış olsa da olay yerinden haber yapan CNN International muhabiri ayrılanların sayısının salı gününden çok daha fazla olduğunu söyledi.
Kuzeyden güneye gelen bir Filistinli “dehşet verici günlerden geçtiklerini” anlattı. Birkaç kez taşınmak zorunda kalmışlar, ancak hava saldırılarından kaçmak imkansızmış. “Bu savaş hiçbir şeyi güvende bırakmadı, ne kiliseleri ne de camileri” diyen Filistinli “Bugün sözde güvenli bölgeye gitmemizi emreden bir bildirim gönderdiler. Şimdi Gazze’nin merkezinden çıktık, ancak hâlâ bombardıman sesleri duyuyoruz. Gazze’de güvenli denecek bir yer yok. Biz yedi kişilik bir aileyiz. Evimiz gitti, hiçbir şeyimiz kalmadı. Hiçbir şey almadık. Ne giysi, ne su, hiçbir şey. Buraya gelmek çok zordu. Bir şey düşürseniz kaldırmanıza izin vermiyorlar. Yavaşlamanıza da izin yok. Her yer ceset dolu” diye anlattı.
16 yaşındaki Baraa ise uzun süredir yürüdüğünü söyleyerek “2023’te Nakba’yı hissettim. Parçalara ayrılmış insanların, ölü bedenlerin yanından yürüdük. Tankların yanından geçtik. İsrailliler bizi yanlarına çağırdı, insanlardan soyunmalarını ve eşyalarını atmalarını istediler. Çocuklar çok yorgundu, su da yoktu” dedi.
Khader Hamas adındaki başka bir Filistinli ise “Direnişle hiç alakası olmayan insanlar bombalanıyor. Onlar da güneye kaçıyor. Hepsi çocuk, yeni doğmuş bebek ve kadınlar” diye anlatıyor. Yakıt olmadığı için insanlar eşek arabalarına yönelmiş. Ebu İda “Eşek arabaları geriye kalan tek ulaşım aracı. Arabalar için yakıtımız kalmadı, yakıtı olanlar da araba kullanmaya korkuyor” diyor.
“Yok ediliyoruz” diyerek isyan eden bir Filistinli ise “Kimsenin umurunda değiliz. Belki şimdi güvendeyiz ama geride kalanlardan emin değilim. Ailemin nerede olduğunu bilmiyoruz. Kardeşlerim arkada kaldı. Korkudan arkama bakamadım. Ne sağa ne sola. Şifa Hastanesi’nden geldik ve yolda ölüm gördük. Ölü bedenler, her yerde yıkım” dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Paris’te siyasetçilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve BM insani yardım hareketinin liderlerinin katılımıyla alelacele toplanan insani yardım konferansı açılışında İsrail’in sivilleri Gazze’nin güneyindeki güvenli bölgelere itme planını reddetti ve bölgedeki insanların hayatlarını kurtarmanın tek yolunun “insani ateşkesi sürdürmek” olduğunu söyledi.
Gazze’nin güneyinde güvenli bölgeler oluşturma önerisini “çok kötü bir fikir” olarak nitelendiren Macron, bölgenin güneyi için siyasi bir anlaşma olmamasının “güvenliği garanti altına almayacağı”na dikkat çekti. Bununla birlikte konferansta Kıbrıs’tan Gazze’nin güneyine deniz yoluyla uzanacak insani yardım koridoruna sıcak bakıldı.
İsrail, Macron’un Paris’teki konferansına yaptığı daveti reddederken Filistin Yönetimi’nin Başbakanı Muhammed Iştıyye konferansa katıldı. Iştıyye saatte altı çocuğun öldürülmesinin katliam olarak kabul edilmeye yetip yetmeyeceğini sorarak “Bu savaş Hamas’a karşı değil, tüm Filistin halkına karşı yapılmıştır” dedi, uluslararası toplumu İsrail’in Gazze halkını güneye sürme planını desteklememeye çağırdı. Macron konferans sonunda İsrailli yetkililerle görüşeceğini söyledi.
Savaşın başından bu yana İsrail’in “kendini savunma hakkına” en açık destek veren ülkelerden biri Fransa’ydı. Savaş başladıktan sonra İsrail’e giden Batılı liderler arasında yer alan Macron, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin ardından İsrail’in yanında oldukları mesajını vermiş, tüm ülkelerin Hamas’a karşı da terör örgütü IŞİD’e karşı savaşır gibi savaşması gerektiğini iddia etmişti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bölgeden kitlesel göçlerin hastalık riskini daha da artıracağını ve ağır hastaların tahliye edilmesinin aslında ‘ölüm’ anlamına geleceğini söylüyor. DSÖ’den yapılan resmi açıklamada “Gazze’de yoğunlaşan çatışmalar nedeniyle ölüm ve yaralanmalar artmaya devam ederken, aşırı kalabalık ve bozulan sağlık, su ve temizlik sistemleri ek bir tehlike oluşturuyor: Bulaşıcı hastalıkların hızla yayılması tehlikesi. Bazı endişe verici tablolar ortaya çıkmaya başladı bile” dedi.
DSÖ ekim ayının ortasından bu yana Gazze’de 33 bin 551’den fazla ishal vakası görüldüğünü, çoğunun da beş yaşın altındaki çocuklar arasında yaygın olduğunu bildirdi. Yakıt eksikliği çöplerin toplanmasını da aksatıyor. DSÖ bunun “hastalık taşıyıp bulaştırabilen böceklerle kemirgenlerin hızla yayılmasına elverişli bir ortak yarattığını vurguluyor.
Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye son derece sınırlı gıda, su ve ilaç sevkiyatı yapılmasına izin veriliyor. Hamas’ın eline geçer gerekçesiyle yakıtların geçişine ise hiç izin verilmiyor. Yakıt sorunu nedeniyle Gazze’de 35 hastaneden 18’i kapandı, kalan sağlık tesisleri ise büyük baskı altında. Ameliyatların anestezi olmadan ve dezenfektan yerine sirke kullanılarak gerçekleştirildiği bildiriliyor.