Bir efsanenin sonuna geldik: Cem Garipoğlu 10 yıldır ölüymüş, mezarında yatıyormuş
Bursa'da gece kulübünün güvenlik görevlisi olan Emir Çelik’in (26), bir araçtan açılan ateşle öldürülmesine ilişkin, 4’ü tutuklu, 12 sanığın yargılandığı davada ‘kasten öldürmek’ suçundan müebbet hapsi istenen kuzeni İ.Ç.‘nin (34) avukatı Sedat Gülen’in yaptığı savunma, davanın seyrini değiştirdi.
Olay, 9 Ağustos 2022’de, saat 04.30 sıralarında Nilüfer ilçesi Barış Mahallesi’nde meydana geldi. Akşam saatlerinde gece kulübüne eğlenmeye gelen Caner Yaşa (29) ile Yusuf A. (38), taşkınlık yaptıkları gerekçesiyle işletmeci M.S. ve güvenlik görevlileri tarafından dışarı çıkarıldı. Dışarıda görevlilerle tartışıp olay yerinden ayrılan Caner Yaşa ve Yusuf A., durumu arkadaşları Veysel Karani Karakaş (27), Aytaç Yaşa (36) ve Güven Yaşa’ya (27) söyledi. Bunun üzerine Veysel Karani Karakaş, Aytaç Yaşa ve Güven Yaşa kendilerine ait otomobile binip kulübe gitti. Dışarıda bekleyen şüpheliler, mekanın kapanmasının ardından patronunun otomobilini almaya gelen Emir Çelik’e ateş edip kaçtı. Yaralanan ve özel bir hastaneye kaldırılan Çelik, kurtarılamadı.
Olayla ilgili soruşturma başlatan Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, güvenlik kamerası görüntülerini izleyip, cinayette kullanılan otomobilin sahibinin, olayların başlamasına neden olan Caner Yaşa olduğunu tespit etti. Polis, Caner Yaşa ile arkadaşı Yusuf A.’yı gözaltına aldı. Şüphelilerin sorgularında Veysel Karani Karakaş, Aytaç Yaşa ve Güven Yaşa’nın arkadaşları oldukları, olayın ardından Yıldırım ilçesinde bir araya geldikleri, yanlarına da Yusuf Çelik (26), D.Ç. (33), H.M. (30), Y.S. (34), A.İ.’yi (38) yardım için çağırdıkları öğrenildi. Ekipler, söz konusu 5 şüpheliyi de gözaltına aldı.
Bu kişiler ise ifadelerinde Veysel Karani Karakaş, Aytaç Yaşa ve Güven Yaşa’ya İzmir’e kaçmaları için yardım ettiklerini ve aracı da sakladıklarını itiraf etti. Şüphelilerin, İzmir’de S.T.’ye (37) ait bağ evinde saklandığı belirlendi. Ekipler, cinayetten 3 gün sonra 12 Ağustos günü, sabaha karşı düzenledikleri operasyon ile Veysel Karani Karakaş, Aytaç Yaşa ve Güven Yaşa ile saklanmalarına yardım ettiği belirlenen S.T. yi gözaltına alıp Bursa’ya getirdi.
Gözaltına altına alınan 11 şüpheliden 7’si adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Aytaç Yaşa, Güven Yaşa, Veysel Karani Karakaş ve Yusuf Çelik tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Öte yandan olay, güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, şüphelilerin otomobille gelip hareket halindeyken ateş açtıkları, Emir Çelik’i vurdukları ve olay yerinden kaçtıkları görüldü. Görüntüler de olay yerinde bir de minibüs olduğu tespit edildi. Otomobilden açılan ateşle Emir Çelik’in vurulduğu sırada, minibüsten de ateş açıldığı kamera görüntülerine yansıyınca, ateş açan kişinin Emir Çelik’in amcasının oğlu olan İ.Ç. olduğu belirlendi.
Olaydan 2 ay sonra bir yaralama olayına karışan İ.Ç., kuzeni Emir Çelik’in, olay günü de kullandığı silahtan çıkan kurşunla öldürülmüş olma ihtimali üzerine, cinayetten 5 ay sonra ‘kasten öldürme’ suçlamasıyla gözaltına alındı. İfadesinin ardından İ.Ç., serbest bırakıldı.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında 4’ü tutuklu, 12 sanık hakkında, Bursa 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. 4’ü tutuklu 8 sanığın ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 3 sanığın ‘suçluyu kayırma’, ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçlamasıyla 5 yıla kadar hapis, dosyaya sonradan dahil edilen ve iddianamede ‘müşteki şüpheli’ olarak yer alan maktulün kuzeni tutuksuz sanık İ.Ç.’nin ise ‘kasten öldürme’ suçlamasıyla müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi.
Davanın 5’inci celsesi avukat savunmalarıyla devam etti. Olay yerinde 2 aracın bulunması ve Emir Çelik’in hangi araçtan açılan ateşle öldüğünün tespiti için, cinayet anına ilişkin 2 farklı güvenlik kamerasını birleştiren tutuksuz sanık İ.Ç.’nin avukatı Sedat Gülen, olay yerinde yaptığı canlandırmayı mahkemeye sundu. Ateş açıldığı anda Emir Çelik’in, kuzeni İ.Ç.’nin içinde olduğu minibüse binmeye çalıştığını belirten Gülen, yaptığı canlandırmada aradaki mesafeyi metre ile ölçtü. Emir Çelik ile İ.Ç. arasındaki mesafenin 30 santim olduğuna dikkat çeken Gülen, şunları söyledi:
“Olay yerine Emir’in binmiş olduğu araca benzer bir aracı getirdik. İ.Ç.’yi ön yolcu koltuğuna oturttuk ve o minibüs tarzı aracın içerisine, Emir gibi binmeye çalışan birisini geçirdik. İ.Ç.’nin silahı ile ateş etme pozisyonunu mahkemede canlandırdık ve aradaki mesafenin 20-30 santim olduğunu mahkemeye ispatladık. Polisin ve dosyayı hazırlayan savcının iddiası, Emir Çelik’in, İ.Ç.’nin silahından çıkan kurşunla öldüğü yönündeydi. Eğer ki İ.Ç., Emir’i öldürmüşse, Emir’in yakın atış mesafesinden ölmüş olması gerekir. Böyle iddia edildiği için, Emir’in üzerinde barut izlerinin, atış artığının kalmış olması gerekirdi. Mahkemeye biz dedik ki; ‘Siz bunu Adli Tıp’a yollayın, eğer ki Emir’in üzerindeki tişörtte atış artığı varsa İ.Ç. öldürmüştür, atış artığı yoksa diğerleri öldürmüştür.”
Gülen’in, atış mesafesinin hesaplanması yönündeki talebi üzerine, Çelik’in öldüğü anda üzerinde olan kıyafetleri kriminal incelemeye gönderildi. Yapılan incelemede Emir Çelik’in kıyafetinde atış artığı bulunmadığı ve uzak atış mesafesi ile öldürüldüğü tespit edildi. Bu rapor üzerine savcının esas hakkındaki mütalaasında, müebbetle yargılanan müvekkili hakkında beraat talep ettiğini söyleyen avukat Sedat Gülen, “Emir’in olay anında üzerinde bulunan tişörtün, İstanbul’da Uzman Kriminal Polis Laboratuvarına ve Adli Tıp’a gönderilmesini ve Emir’in ölmesine neden olan kurşunun, hangi atış mesafesinden atıldığının ortaya çıkmasını mahkemeden istedik. Bizim ceza sistemimizde 3 tane atış mesafesi vardır. 1’incisi bitişik atış, yani şu parmağımı silah olarak varsayarsak, şu şekilde ateşleme sonucu birisi ölmüşse bitişik atıştan ölmüş olarak sayılır. 0 santim ile 40 santim arasında ateşleme sonucunda bir kişi ölmüşse, yakın atış sonucunda ölmüş var sayılır. 40-45 santimden sonraki atışların hepsine de uzak atış denir. Burada önemli olan şey şu, öldürülen bir kişi, bitişik atış ve yakın atış sonucu ölmüşse, o ölen kişinin üzerinde barut izi kalır. Üzerinde atış artığı olmadığı ortaya çıktı. Dolayısıyla Emir’in yakın atış mesafesinden değil, uzak atış mesafesinden öldürüldüğü ortaya çıktı” dedi.
Savcının esas hakkındaki mütalaası üzerine, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.