Zeytinyağı alamamanızın nedeni fiyatlar değil, düşük maaşlarınız
Sızma yağının litresini 330 liradan başlayan fiyatlarla almaya bekleyen vatandaşlara TARİŞ Başkanı'ndan öneri geldi: Tüketici ekonomik durumuna göre zeytinyağı yiyebilecektir. Sızma almaya gücü yetmeyenler riviera veya rafine zeytinyağı tüketebilir.
Üreticiden litre alım fiyatını 295 lira olarak belirleyen Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nin (TARİŞ) Başkanı Hilmi Sürek’ten, sızma zeytinyağını marketten yaklaşık 330-340 liradan başlayan fiyatlarla almayı bekleyen vatandaşlara öneri geldi. Birliğin 2023-2024 sezonunda üretici ortakları için ilan ettiği fiyatlar üzerinden alımlara 8 Kasım’da başladığını anımsatan Sürek, “Tüketici ekonomik durumuna göre zeytinyağı yiyebilecektir. Tüketici için tek bir zeytinyağı yoktur. Mevcut durumda çeşitli sınıflarda uygun fiyatlarla zeytinyağı bulunmaktadır. Sızma almaya gücü yetmeyen tüketiciler riviera veya rafine zeytinyağı tüketebilecektir” dedi.
Sürek, yazılı açıklamasında piyasada her zeytinyağının işlem görmediğinin altını çizerek, “Piyasada işlem gören 5 asit rafinajlık zeytinyağının alım fiyatı kilogram başına 165 lira ve 16 asit rafinajlık zeytinyağı fiyatı 75 lira. Son dönemde öne çıkarılan kilogram başına 295 lira fiyat, 0,3 Kuzey Ege natürel sızma yağı için geçerli brüt fiyat olup, 0,3 asit alımı hiç yoktur, dolayısıyla piyasada işlem görmemektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan ise “Zeytinyağında Türkiye fiyatları dünyayla paralel gidiyor. Hatta geçen sene düşüktü bile. Önümüzdeki sene fiyatların makul bir seviyeye geleceğini düşünüyorum” dedi. Tan, Türkiye’nin zeytin üretiminde dünyadaki örnekleri gibi “var” ve “yok” yıllarını yaşayan bir ülke olduğunu söyledi. Son 10 yılın “yok yılları”na bakıldığında zeytinyağı üretim ortalamasının 164 bin ton olduğunu belirten Tan, bu yıl ise “yok yılı” olmasına rağmen 180 bin ton rekolte beklendiğini dile getirdi.
Tan, diğer ülkelerin geçen seneyi de kayıpla geçirdiğini aktararak, “Yaklaşık 180 bin ton stok var, bu yıl da 180 bin ton toplamda 360 bin ton ürünümüz olacak. Bunun 160 bin tonu iç tüketimde gider. Aynı zamanda geçen yıl 1 milyar dolara gittiğimiz rekor ihracat da 150 bin tondu. Onu da üzerine eklersek 310 bin ton yapar. Gelecek yıl öncesi elimizde 40-50 bin ton zeytinyağı bile kalabilir” diye konuştu.
Sahte ve katkılı zeytinyağlarına karşı da dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Tan, “Zeytinyağında Türkiye fiyatları dünyayla paralel gidiyor. Hatta geçen sene düşüktü bile. Önümüzdeki sene fiyatların makul bir seviyeye geleceğini düşünüyorum. Tüketicimiz ‘İşte şu fiyatlara gelecek’ gibi söylemlerle korkutuluyor, çocukları korkutur gibi. Her şeyin fiyatı maliyetleri oranında artıyor” diye konuştu. Tan, zeytinyağı fiyatlarıyla ilgili spekülatif söylemlere karşı uyarıda bulunarak şöyle devam etti:
“Fiyatlar piyasada oluşur, ‘şöyle olacak, böyle olacak’ demek spekülatiftir. Bu yanlıştır. Nitekim birçok kuruluşumuz fiyatlarını açıklamaya başladı. Onlar da ticaret yapıyorlar. Ticareti kurallarına göre, maliyetlere bakarak üretici kuruluşları üreticilerin de haklarını savunarak ve aynı zamanda basiretli bir tüccar gibi de hareket ederek fiyatlar açıklıyor. Fiyatlara baktığımız zaman dünya piyasalarıyla benzeşen fiyatlar. Bu yıl kaliteli yağların miktarı çok az. Mesela 295 lira fiyat var, bu fiyat en kaliteli grubun fiyatı. Normalde 1-1,5 asitler 200-250 lira civarında.”
Bu yıl rekolte tespit çalışmalarını eylül ayında yaptıklarını, 180 bin ton zeytinyağı, 442 bin ton da sofralık zeytin rekoltesi beklediklerini anlatan Tan, iç piyasa fiyatlarının makul seviyede olmasının tüketimin artması için önemli olduğunu vurguladı.
Zeytinyağının dünya genelinde borsasının olduğunu belirten Tan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fiyatlar üzerinde spekülatif konuşmalar görüyorum. Burada somut olarak gördüğümüz, birkaç firmanın açıkladığı fiyatlar var. Çünkü ticaret yapılıyor. Üreticiden alım fiyatları var. Hem sofralık hem de zeytinyağı bölümünde Marmarabirlik ve Tariş’in açıklamaları var. Ben o birliklerin yapısını iyi bilen biriyim. Onlar daima dünya fiyatlarına bakarlar. Üretici maliyetine bakarlar ve üreticinin geçim standardını da düşünerek makul oranda bunu artırırlar ve fiyatlarını barem bazında verirler. Bu fiyatların içinde hangi kalitede yağlar olduğu da önemli. Bugünlerde bu firmaların açıkladığı en yüksek fiyatlar telaffuz ediliyor. Bu yanlış. Ortalama biz hangi yağdan, ne kadar alıyoruz. ‘İşte bu kadar çok fazla fiyat artacak’ filan deyip zaten zeytinyağına artmakta olan ilginin azaltılması noktasına gelinebilir. Bu konuda hassasiyetle durulması lazım. Fiyatlar üzerinden konuşmamak lazım.”
Tan, fiyatların yükselmemesi için hükümetin önlemler uyguladığını dile getirerek, “Ne yapılırsa yapılsın fiyatlar dünya fiyatlarıyla orantılı olarak gidiyor. Peki neden yükseliyor? Dünyada yokluk var, dünya fiyatları ondan yükseliyor. Gelecek yıllarda da yokluk olabileceği endişesi var. Çünkü 500 yılın en yüksek en kurak yıllarını yaşadı İspanya, İtalya, Tunus. Bu durumda o endişe var. Tüketimi çok fazla artıramıyorlar çünkü fiyat artışındaki nedenlerden birisi de bu. Ülkemizde ise üretim maliyetlerimiz yüksek. Ülkemizde zeytincilik yapılan alanların yüzde 75-80’i dağlık yerlerde ve burada zeytin de az olduğu için normalde 10 liraya mal olacaksa kilogramdaki hasat maliyeti 30 liraya kadar çıkabiliyor” değerlendirmesini yaptı.